Aşk eski bir masaldır ama her zaman yepyenidir. -Heine |
|
||||||||||
|
-Bir sigara verebilir misiniz? dedi. Sesi titriyordu. Birden şaşırmıştım, anlayamadım. Gözlerinin içine baktım. Mahcup bir çaresizlik simsiyah gözlerindeki öfkeyi gizleyemiyordu.Tekrar edince anladım.Tiryaki tiryakinin halinden anlar.Bir değil, üç tane sigara verdim.Anlıyordum, neyi anladığımı bilmeden . Böyle zamanlarda sigara, fırtınada sığınılan gemi gibi yetişir insanın imdadına. Kafamda kadınla ilgili binlerce soru işareti, kendime: ’ Sana ne ?!..’ diyemedim. Eşiyle tartışmış olmalı. Bir kadın kolay kolay kalabalıkta öfkesini dışa vurmaz. Bastırır genellikle. Gülümsedim kendi kendime: -Bir senaryo ürettin ya yine!.. Sardın yükü erkeğin sırtına…. Kuruntu işte…Ne çok nedeni olabilir aslında. Örneğin: annesine kızmıştır, patronu çileden çıkarmıştır; ne bileyim ev sahibi evden çıkmalarını söylemiştir… Geriye aldım düşüncelerimi. Bu, kesinlikle bir erkek işi. Hem de sıradan bir öfke değil, çileden çıkaracak kadar biriktirilmiş öfkelerin dışavurumu. Bir kadın patronuna kızsa , anlatır , kusar zehrini en yakın arkadaşına; böylece rahatlar. Ev sahibine kızsa , geçer karşısına, yükseltir sesini , meydan okur korkusuzca, hakkını arar. Bir kadın sabırla yoğrulur . Bilir ki özveri asli görevidir. Taşmadığı sürece bardak ; kilitlenir, sineye çeker . En yakın dostuna bile anlatamaz yaşadıklarını. Bilir ki her tartışma, çocuğundan da kendin de bir şeyler alır götürür. Susar çoğu zaman , razı olur kaderine. Süslenir püslenir , mutlu olacak tezler üretir kendi kendine. -Amma da yaptın! dedim, aklıma farklı örnekler getirerek. Tezler üretirken istisnaların kaideleri bozduğunu unutarak, birilerine haksızlık yapmaktan korktum. Yine şöyle bir ruhumu dinlendireyim diye yola çıktığım sahil gezisi takıldı insanca duygularıma. Geriye dönüşte uzaklaştırmaya çalıştım düşüncelerimi , konuşmalarına katıldım yanımdakilerin. Doğayı hissetmeye çalıştım, kafamdaki tüm tilkileri uzaklaştırdım. Güzel bir gündü. Her şey yolundaydı. İnsan Allah’tan başka ne isteyebilirdi? Pırıl pırıl bir deniz , ısıtan ama yakmayan bir güneş ruhumu arındırıyordu. ….Yine aynı kadın. Belli ki o da geriye dönmüş, bu kez tam gezinti modunda karşımdan geliyor. Tek farkla; yanında yuvarlak yüzlü , kumral, otuzlu yaşlarda bir adam , ela gözlerinde suçlu bir ifade, yavaş yavaş yürüyor.Çocuk mutlu, sanki rahatlamış babasını da yanında görmekten, gülümsüyor.Kadın kasmış kendini; ama öfkesi dinmiş. Mutlu olmasa da haklı olduğu gözlerinden okunuyor. Ne o bana baktı, ne de ben daha önce karşılaştığımızı hatırlatacak bir davranışta bulundum ona. Geçip gittik….
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hilâl Erboyacı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |