Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Şiir sabır ve tahammül ister. İnce bir iştir şiir… Kuyumcu titizliği ve sabrı gerektirir. Yahya Kemal’in ömrü boyunca şiirlerini bir kitap haline getirmemesi, bir kısım şiirlerinin tamamlanmasını on yıllara yayması şiirde titizliğin önemine işaret eden müşahhas örneklerdir. Şiirin müşterisi okuyucudur. Siz duygusal bir üretim yaparsınız, okuyucu onu alır okur; ya beğenir, ya da beğenmez. Fakat okuyucunun beğendiği şiir güzeldir, beğenmediği kötüdür kanaati sağlıklı bir şey değildir. Öte yandan sizin yazdığınız şiir okuyucunun muhayyilesinin genişliği kadardır. Şiir okuru nasibine düşeni alır mısralardan… Şiirleri derinleştiren ve zenginleştirenler bilinçli okuyuculardır. Okur şiiri tamamlayan son tashihçi gibidir. O, şiire bambaşka bir anlam zenginliği katar. Şiir ancak ruh ve mana derinliği olan okurların yüreklerinde büyür, gelişir, serpilir. Aslında iyi bir şiir okuru iyi şairle kötü şairi çok iyi tanır ve iyi olanın elinden tutar; kötü olanı ise görmezden gelir. Şiirden anlamak için dilci, edebiyatçı veya şair olmak gerekmez. Bu, ruhla alakalı bir durumdur. Ruhların aynalarının sırları dökülmemişse gerçek şiir o aynadan bütün ihtişamıyla yansır. Günümüz modern şiirinde anlam, imge yorganıyla iyice örtüldüğü için okurlara daha çok iş düşmektedir. İmge yoğunluğu olan şiirleri anlamlandırmaya çalışan okurun işi çok da kolay olmasa da, onun şiirden alacağı haz, tembel okurunkiyle asla kıyaslanamaz. Zira şiir deşildikçe iç güzelliğini cömertçe sergiler. Gizler açıldıkça şiirdeki esrar perdesi kalkar. Bilinçli okurla şiir aynı frekanslarda hareket eder durur. ‘Okur kolay anlasın, fazla zahmet çekmesin’ diye şiiri basitleştirmek şiire ihanettir. Zira şiir basitliğe düşünce derinliğini, yoğunluğunu ve özünü kaybeder. Şair basitleşmemeli, okur şairin ruh ve duygu mertebesini anlayacak düzeye gelme gayreti içerisinde olmalıdır. Bilinmelidir ki şiir, duygu ve düşüncelerin yoğunlaştırılmış halidir. Behçet Necatigil’in şu sözleri şiir-okur ilişkisini ne güzel ifade ediyor: “Modern şiirin biraz da okuyucu tarafından doldurulması gerekli boşluklar taşıdığını bilmeyen, böyle bir şiir tecrübesinden geçmemiş kimselere bu tür şiirler biraz katıdır, kapalıdır, kabul ediyorum. Ama, şiirin ilk bakışta çapraşık ve bilmeceli görünmesi, onun çözülemeyeceği anlamına gelmez. Ön planla geri plan arasında bağlar, belirli motif, örgüt ve atkıları varsa, her şiir, bir kumaş gibi iplik iplik açılabilir.” Şair her zaman sözü olan, yeni şeyler söyleyen insandır. Şair tekrara düştüğü noktada bitmiş demektir. Tekrar şairin felaketidir. Şairin daima bir arayış içerisinde olması gerekir. O, hayatının her safhasında yeni duygular peşinde koşmalı, bu koşusu son nefesine kadar devam etmelidir. Zira şiir sonsuz bir ummandır. O ummanda kayığını yüzdüren şair, kürek çekmekten yorulmamalıdır. Ufuk ne kadar ötede de olsa şair daima ufkun ötesini düşlemeli, geriye dönmeyi, kıyıya çıkmayı asla düşünmemelidir. Zira geri dönenler hep kaybedenlerdir. Günümüz gençliği boş uğraşlarla zamanını zayi etmektedir. Bu gençleri şiire yöneltmeliyiz. Gençlerin şiire yönelmesi onların sığ ruhlarını derinleştirecektir. Zira şiir ruhun dirilişidir. Şiir umut denizlerinde sonsuzluğa yelken açmaktır. Çocuklarımıza şiiri sevdirmeliyiz. Onların nazarlarını aptal kutularına çivilenmekten kurtarmalıyız. Bunu da okullarda ancak Türkçe ve Edebiyat öğretmenleri başarabilir. Öğretmen arkadaşlarımız şiirin katı kurallarını ezberletmek yerine, onu sevdirmeli ve gençlerin şiir okuyup yazmasını sağlamalıdır. Zira geçmişin ve bugünün usta şairleri ilk şiir sevgilerini okul sıralarında almışlardır. Lakin günümüz müfredat programları şiiri sevdirmekten çok uzaktır. Fakat buna rağmen öğretmenlerimiz kendi çaba ve gayretleriyle şiiri gençlerimize sevdirebilir. Bunu başarabilirsek gençlerimizi kötü alışkanlıklardan da önemli ölçüde kurtarmış olacağız. Günümüzde şiir yazmaya duyulan rağbet, şiir okumaya duyulmuyor. Bunu ‘şiir yazanlar bile şiir okumuyor’ diye de değiştirebiliriz. Burada en büyük vazife gerçek şairlere düşüyor. Zira gerçek şair; okurunu eğiten, ona ruh derinliği kazandıran insandır. Şairle şiir okuru şiir paydasında buluşur. Fakat bu öyle bir çırpıda olmaz; bu belli bir süreçte gerçekleşir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |