..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"İşimden büyük tat aldığımı söylemeliyim." -John Steinbeck
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > M.NİHAT MALKOÇ




17 Mart 2012
Baharın Müjdecisi: "Nevruz Bayramı"  
M.NİHAT MALKOÇ
Adı ne olursa olsun, bayramların kültürümüzde hep birleştirici bir gücü olmuştur. Bayramlarda kin ve nefretler unutulmuş, sevgi, dostluk ve barış baş tacı edilmiştir. Uzakları ve uzaktakileri yakın etmiştir dinî ve millî bayramlar… Sevgi hamurunun mayası olan bayramlar, geçmişten bugüne kadar yaşadığımız ve yaşattığımız ortak kültür değerlerimizdir. Bayramlarda geçmişten getirdiğimiz kıymet hükümlerimizi yeni nesillere aktarırız. Uzun bir tarihî geçmişi olan nevruz da bizi bize yakınlaştıran, kenetlenmemizi sağlayan bir bayramdır.


:BCBI:
M.NİHAT MALKOÇ

Adı ne olursa olsun, bayramların kültürümüzde hep birleştirici bir gücü olmuştur. Bayramlarda kin ve nefretler unutulmuş, sevgi, dostluk ve barış baş tacı edilmiştir. Uzakları ve uzaktakileri yakın etmiştir dinî ve millî bayramlar… Sevgi hamurunun mayası olan bayramlar, geçmişten bugüne kadar yaşadığımız ve yaşattığımız ortak kültür değerlerimizdir. Bayramlarda geçmişten getirdiğimiz kıymet hükümlerimizi yeni nesillere aktarırız. Uzun bir tarihî geçmişi olan nevruz da bizi bize yakınlaştıran, kenetlenmemizi sağlayan bir bayramdır.

Baharın müjdecisidir nevruz… Uzun geçen kışın ardından yıpranmış yanlarımızın tamiridir bir anlamda. Nevruz, Türk mitolojisinde ‘güneşin koç burcuna girdiği yeni gün’ anlamına gelir. Bu bayram Türk kökenli topluluklarının ortak paydasıdır. Nevruz, Türk’ü Türk’e bağlayan güçlü bir kültürel bağdır. Türk kökenli topluluklar nevruz sayesinde kaynaşırlar. Türk dünyasında “sultan nevruz” olarak ifade edilen bu bayram, Çin Seddi’nden, Adriyatik’e kadar Türklerin varlığını sürdürdüğü geniş bir coğrafyada kutlanır. Avrasya’nın ortak bayramı olan nevruz, sadece Türklerle sınırlı bir bayram değildir. İranlılar, Bahaîler, Afganistanlılar da bu bayramı kendi geleneklerine göre coşkuyla kutlarlar.

Nevruz değişik adlarla anılsa da en yaygın adı “nevruz(yeni gün)”dur. Bu bahar bayramı içimizi sevgi, dostluk, barış, dayanışma ve kardeşlik duygularıyla doldurur. Kışın bizden uzaklaşan güneş, baharla birlikte içimizi ısıtır. Böylece hayata bakışımız da güzelleşir.

Maddî ve manevî temizliğin gerçekleştirildiği, yeni yılın başı olarak kabul edilen nevruz, geçen onca asrın bizden koparamadığı kadim bir bayramdır. Türklerin Ergenekon’dan çıkışının yıldönümü olarak kabul edilen nevruz, geçmişten bugünlere taşıdığımız ortak kültür mirasımızdır. Nevruz, Türklerin tarih sahnesine çıkışını da temsil eder. Onun içindir ki “Ergenekon Bayramı” olarak da ifade edilir. Bir anlamda dirilişin sembolü de olan bu kadim bayram, Türklerin Müslümanlığı kabul etmesinden daha önceki yıllara dayanır.

Nevruz sevgidir, hoşgörüdür, muhabbettir, umuttur, dayanışmadır, fikren ve bedenen yenilenmedir. Onun içindir ki bu en eski bayram bir ayrışma unsuru değil, bizi birbirimize bağlayan bir manevî rabıta olmalıdır; birbirimizi doğru anlamak için bir vesile sayılmalıdır. Farklılıklarımızdan daha çok benzerliklerimizin ve ortak değerlerimizin olduğu bilincini bizlere aşılamalıdır. Bu müstesna gün, tabiatı uyandırdığı gibi, kardeşlik duygularımızı da uyandırmalıdır. Bizi birbirimize düşürmek isteyen şer odaklarına inen bir tokat hükmünde olmalıdır. İhtilafa değil, ittifaka zemin hazırlamalıdır. Gönüllere kardeşlik tohumu ekmelidir.

Uzun kış mevsiminde üstündekileri çıkaran tabiat, baharla birlikte giyinmeye başlar. Kışın kısalan günler, gittikçe uzar. Cemreler düşmeye başlar; havaya, suya ve toprağa… Toprak uyanır derin uykusundan. Baharla birlikte tabiat bir gelin gibi süslenir. Bolluk ve bereketin habercisi olan çiçekler açmaya başlar. Evvela bir çiçekle bize göz kırpan bahar, kışın soldurduğu ruhumuzu da yeşertir. Yakılan nevruz ateşleri, kış boyunca üşüyen içimizi ısıtır. Nevruz da sadece tabiat yenilenmez, biz de ruhen yenileniriz. Gönüllerimiz bahar neşesini doyasıya yaşar. Baharın gelişiyle birlikte kış mevsiminin içimizde bıraktığı tortuları atarız. Bir bayram sevinciyle ve coşkusuyla çocuksu hissiyatımız gönül göklerinde kanatlanır. Nevruzda sadece doğa dirilmez, ruhumuzdaki cevherin yansıması olan iyi duygular da dirilir.

Uzun süren kışın ardından doğanın uyanışıdır nevruz… Baharın ilk günü sayılır nevruz… Bu günde (21 Mart) gece ile gündüz eşitlenir. Ateş üstünden atlamak, demir dövmek, yumurta tokuşturmak bir nevruz geleneğidir. Nevruz, dünyanın kutlanan en eski ve köklü bayramı olma özelliğini taşımaktadır. Sözlerimi nevruz duasıyla noktalamak istiyorum:

“Bu ulu gün, Türklerin büyük işlere adım atmasına vesile olsun. Dünyanın dört bir yanında yaşayan halklarımızın dostluğuna güç katsın. Tanrı, bizlere bereket ve birlik versin. Kötülükler yok olsun, iyilikler artsın. Zorluklar yenilsin, sıkıntılar azalsın. Aydınlansın dört bir yan, yolumuz açık olsun. Türk dünyasının ortak bayramı Nevruz Bayramınız kutlu olsun!”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölümünün 16. Yılında Türkülerin Efendisi Erkan Ocaklı
Şehadetinin 29. Yılında Batı Trakya Türklerinin Yolbaşçısı: Dr. Sadık Ahmet ve Davası
15 Temmuz Gecesi Tankların Önünde Yatan Yiğitler Vardı
Futbolun Efendisi: Fatih Tekke
Köprübaşı Lisesi'nin Eğitim Çınarı: Recep Aydın
İçimde Ne Varsa Yazı Döktüm
30 Ağustos Zafer Bayramı
Ben de Yaşadım
Kirli Hava Kader Değil
Bir Güzel İnsan: Muhsin Yazıcıoğlu

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Vahşet Çağının Vicdanı: Aliya İzzetbegoviç
beklenen Nesil
Anadolu Âşığı Bir Gönül Adamı: Sabahattin Eyüboğlu
Şair Nurettin Özdemir'le Trabzon Lisesinde Bir Gün...
102. Sene - İ Devriyesinde 30 Ağustos Zafer Bayramı
dünden Bugüne Malazgirt Zaferi ve Edebiyatımızdaki Yeri
Türkçenin Berrak Sularında…
Vali Recep Yazıcıoğlu ve "Köprü"nün Hikâyesi
Çağ Kapayıp Çağ Açan Bir Fethin Hatırası: Ayasofya
Sizin Çocuğunuzun da Bir Pulsuz Dilekçesi Vardır

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Gönüle Nasihat [Şiir]
İmtihanındır Ey İnsan! [Şiir]
Senin Olan Sana Gelir (Manzum Reçeteler - 1) [Şiir]
Sen Kurtuldun, Bizler Öldük [Şiir]
Ümmetin Yetimleri [Şiir]
…... Gecenin Kanat Sesleri…... [Şiir]
Kıyameti Bekle Bir Gün! [Şiir]
Sen Hep On Beş Yaşındasın! [Şiir]
Derbeder [Şiir]
Sizin Kafanız İyi Mi? [Şiir]


M.NİHAT MALKOÇ kimdir?

NİHAT MALKOÇ’UN BİYOGRAFİSİ Beş çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak 1970 senesinin 1 Haziran’ında Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Gündoğan Köyü’nde hayata “Merhaba” dedi. İlkokulu komşu köy olan Güneşli Köyü’nde okudu. Orta ve lise öğrenimini Köprübaşı Lisesi’nde tamamladı. En büyük emeli iyi bir hukukçu olmaktı. Lise son sınıfta girdiği üniversite imtihanında KTÜ/Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı. Dersaneye gitme imkânı ve zaman kaybına tahammülü olmadığı için kazandığı fakülteyle yetindi. 1992 yılında okulu bitirdi. İlk göz ağrısı olarak nitelediği Gümüşhane’de beş yıla yakın öğretmenlik yaptı. Her geçen gün öğretmenliği daha çok sevdi. Artık öğretmenliği bir tutku olarak görüyor. Vatan borcunu İstanbul’da Kara Kuvvetleri Lisan Okulu’nda Yedek Subay Öğretmen olarak onurla yerine getirdi. Bu peygamber ocağında yüzlerce yabancı subaya güzel Türkçe’mizi öğretti. Ankara’da girdiği sınavı kazanarak Akçaabat Anadolu İmam-Hatip Lisesi’ne Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak atandı. Burada iki yıl görev yaptı. Daha sonra girdiği yazılı ve sözlü imtihanı kazanarak Türkî Cumhuriyetlerden Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’a,üç yıl görev yapmak üzere, öğretmen olarak gönderildi. Burada Mahdumkulu Türkmen Devlet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde ve İlâhiyat Lisesi’nde Türk Dili öğretmeni olarak çalıştı. Yine Aşkabat’ta Türkçe Öğretim Merkezi’nde(TÖMER) bir yıl boyunca değişik milletlerden kişilere Türkçe’yi sevdirerek öğretti. Şu anda Akçaabat’a bağlı Derecik İlköğretim Okulu’nda görev yapmaktadır. Bugüne kadar,en büyüğünden en küçüğüne kadar onlarca dergi ve gazetede fikrî,edebî,felsefî ve kültürel konularda yüzlerce yazı ve şiir yazdı. Bu yayın organlarından Türk Edebiyatı,Türk Dili,Bizim Çocuk,Çınar,Bizim Azerbaycan,Anadolunun Sesi,Üniversitelinin Sesi,Türkiye,Bizim Okul,Şenliğin Sesi,İnsanlığa Çağrı,Yeni Sesleniş,Gençliğin Sesi gibi dergilerde;Türksesi,Demokrat Gümüşhane,Kuşakkaya,Ortadoğu,Yeni Mesaj,Hergün,Candaş,Edebiyat,Bolu Üçtepe,Akçaabat Yeni Haber,Karadeniz Olay,Hizmet gibi gazetelerde yıllardan beri deneme,makale,fıkra ve şiirler yazmaktadır. “Bizim Okul” isimli kültür,sanat ve edebiyat dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptı. Kültürel organizasyonların çoğunda aktif olarak görev aldı. Sevgi,Dostluk ve Kardeşlik konulu şiir yarışmasında birincilik,Trabzon Belediyesi’nin düzenlediği Çevre ile ilgili yarışmada birincilik,yine aynı belediyenin düzenlediği “İki binli Yıllara Doğru Trabzon” konulu makale yarışmasında mansiyon,Akçaabat Belediyesi’nin değişik zamanlarda organize ettiği şiir yarışmalarında birincilik,ikincilik,üçüncülük ödülleri kazandı. Karadeniz Yazarlar Birliği kurucularındandır. Halen bu birliğin üyesidir. Bunların yanında elinin altındaki öğrencilere rehberlik ederek ve bizzat örnek olarak,onların da pek çok kültürel yarışmada ödüller almasına zemin hazırlamıştır. İkisi kız,biri erkek olmak üzere üç çocuk babasıdır.

Etkilendiği Yazarlar:
Necip Fazıl Kısakürek,Mehmet Akif Ersoy,Yahya Kemal Beyatlı


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.