Başka dillerle ilgili hiçbir şey bilmeyenler, kendi dilleriyle ilgili de hiçbir şey bilmiyorlar. -Goethe |
|
||||||||||
|
Klasik psikiyatride homoseksüellik (eşcinsellik), lezbiyenlik ile pederasti/pedofili (oğlancılık) ayrı ayrı incelenen cinsel sapkınlıklardır. Modern psikiyatri bunları birer ruhsal hastalık olarak görme eğilimindedir. Antik Yunan'dan kaynaklanan lezbiyenlik semitik toplumlarda pek bilinmiyordu ya da görmezden geliniyor ya da anlaşılamıyordu. Çünkü kadın cinselliği şeriat hükümleriyle zaten büyük bir baskı altındaydı. Bu nedenle Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamlık'ın kutsal kitaplarında bu konuda yaptırımlara rastlanmaz. Prof. Dr. Ayhan Songar, İslam kültüründeki cinsel patolojiyi incelerken Divan şiirinden örnekler verir ve Osmanlı Sarayındaki “içoğlanı” kurumunun eşcinsellik ve oğlancılığa en somut örneklerden biri olduğuna değinir. Songar'ın verdiği bilgiye göre Osmanlı Sarayının oğlan gereksinimini karşılamak üzere Sakız adasında edilgen eşcinseller yetiştirilirmiş. Oğlan çocuğunu bu iş için yetiştiren aile, önce çeşitli kateterleri çocuğun anüsüne sokmak suretiyle onu alıştırır, elverişli hale gelince aile bireylerince bu eylem bizzat uygulanır ve sonunda oğlan hazır olunca yüksek ücretle saraya satılırmış. (Psikiyatri, Prof. Dr. Ayhan Songar, Seksüel Patoloji, s: 345, Gül Matbaası, 1971) Zaten Şark-İslam kültüründe erkek adam için “edilgen eşcinsellik” hoş karşılanmaz, ancak, “etken eşcinsellik” olan "oğlancılık, kulamparalık" veya bir başka sapkınlık olan "zoofili" (hayvanla ilişki) bir noktaya kadar hoş görülebilir. Zoofili özellikle kırsal kesimde çok yaygındır. Tercih edilen hayvanların başında eşek (nallı Fatma), koyun, keçi, inek, köpek, tavuk başta gelmektedir. TVlerde boy gösteren bir çok ünlü arasında sıradışı cinsel tercihleri olanların özellikle varoş kesimlerce neden daha büyük bir beğeniyle izlendiğinin de yanıtını bu şekilde az çok öğrenmiş bulunuyoruz. Birincisi böyle tipler erkekler tarafından, kendi erkekliklerinin pekiştirilmesi bakımından, alayla karışık bir hoşgörü ve sevecenlikle karşılanıyor. İkincisi kadın kısmı için herhangi bir cinsel tehlike oluşturmadıkları sanıldığından ailenin erkekleri gönül rahatlığıyla kadınların, kızların bu tip şarkıcıların programlarına katılmalarına izin veriyorlar. Herkes mutluluk, dayanışma ve karşılıklı güven içinde gül gibi yaşayıp gidiyor. BİLİNMEYEN EDEBİYAT Bu nedenlerle ve bir de oğlan çocukları “erkek” olarak görülmediğinden olsa gerek, Doğu-İslam toplumlarında oğlancılığa tarikatlarda ve genelde tüm Divan şairlerinin eserlerinde sıkça rastlanır. Harem uygulamasının şeriat tarafından desteklenmesi, içoğlanlara düşkünlüğün mahkum edilmemesi ve Osmanlı Sarayının cevaz vermesi nedeniyle eşcinsel-pederastik bir edebiyat –özellikle divan şiiri- gelişmiştir. Bu kadar zengin bir çeşit ve estetiğe sahip sapkın bir edebiyat Batıda yoktur. Hemen hemen tüm Divan şairlerinin kullandığı oğlancılık ve eşcinsellikle ilintili şiir türlerinden bazıları şunlardır: 1. Hamamname: Gazalî'nin öncülüğünü yaptığı bu şiir türü, hamam alemlerinden, bu mekanlarda karşılaşılan yakışıklı delikanlılardan, erkeklere her tür hizmet sunan hamam oğlanlarından söz eder. 2. Şehrengiz: Kentin eğlence yerleri ve güzellerini anlatan bir edebiyat türüdür. Erkekler erotik bir şekilde betimlenir. Mesihî'nin “Medhi Cüvânânı Edirne” (Edirne Oğlanlarına Övgü) adlı şehrengizinde çok çeşitli fiziksel erkek tasvirleri bulunur. 3. Hubabname: Enderunlu Fazıl Bey'e ait olan “Hubabname” şiirsel bir metin olarak alanında tektir. Bu eserde dünyanın çeşitli uluslarından delikanlıların cinsel özellikleri anlatılır. Fazıl Bey'in “Defteri Aşk” adlı eseri de eşcinsel aşkı konu alan bir metindir. “Çengîname”sinde ise 18.ci yüzyıl İstanbul'unun erkek dansçılarını anlatır. Divanı da eşcinsel, pederastik temalı şiirlerle doludur. İslam kültürüne ve münhasıran Osmanlı’ya özgü bu edebiyat türlerini acaba biz hangi yozlaştırıcı Batı kültüründen aldık dersiniz? EŞCİNSELLİK, ZENNELER VE ŞERİAT Kuran’da zoofiliye karşı bir ceza yoktur. Eşcinsellere zina yapanlar gibi dayak atılması veya başka bir ceza verilmesi hakkında bir ayet, veya, Tevrat’ta olduğu gibi eşcinselliği mekruhluk olarak tanımlayan, ağır bir şekilde kınayan ve ölüme mahkum eden sert bir ceza Kuran'da yoktur: “Kadınla yatar gibi bir erkekle yatmayacaksın. Bu mekruhtur. Ve hiç bir hayvanla kendini murdar etmek için yatmayacaksın; ve bir kadın hayvanla yatmak için onun önünde durmayacak; sapıklıktır.(...) Bir erkek başka bir erkekle yatarsa, ikisi de iğrençlik etmiş olur. Kesinlikle öldürüleceklerdir.” (Tevrat, Levililer 18: 22-23; 20: 13) Yahudi şeriatında bu cezalar taşlanarak (recm) veya yakılarak infaz edilir. Tevrat'ta erkeğin kadın, kadının erkek elbiseleri giymesi bile mekruhtur. (Tevrat, Tesniye 22: 5) Oysa, bu bağlamda Yahudiliğe karşın İslamiyet çok daha hoş görülüdür. Örneğin, Ortaoyununda kadın tipleri "zenne" adı verilen kadın kılığına bürünmüş erkek oyuncular tarafından canlandırılırdı. Zenne sözcüğü Farsçadan gelme olup "kadın" anlamına gelir. İslam şeriatı kadını sanat dünyasından dışlayınca kadın rolünü erkekler üstlenmek zorunda kalmıştır. Ortaoyunundaki zenne tiplemesini travestiliğin ve transvertizmin kamufle edilmiş ilk prototipleri olarak kabul etmek mümkündür. Neml ve Araf surelerinde eşcinsellik konusunda Lut halkına yapılmış nazik uyarılar vardır: Araf: 81 “Çünkü siz kadınları bırakıp da şehvetle erkeklere gidiyorsunuz. Belki de siz haddi aşan bir kavimsiniz.” Neml: 55 "Siz ille de kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? Doğrusu siz beyinsizlikte devam ede gelen bir kavimsiniz!" Buradaki “haddi aşmak” ve beyinsizlik” gibi söylemler ağır bir kınama değildir. Zina yapanlara olduğu gibi eşcinsellere ve bunlarla cinsel ilişkide bulunan kişilere sopa cezası verilmez. O halde, Yahudilik'ten farklı olarak İslamlık'ta eşcinsellik şeriata göre cezalandırılması gereken suçlar veya davranışlar kapsamında değildir. Bunlara verilecek ceza insandan değil, Lut olayında (Sodom-Gomorra) olduğu gibi, doğrudan Allah'tan gelecektir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hulki Can, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |