Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein |
|
||||||||||
|
Yeni şarkılar dinliyorum sürekli, sanki bir gün döneceksin diye bir köşede saklıyorum sevdiklerimi. Nasıl hevesle birikiyorlar bir bilsen, bir tarafta benim beğendiklerim, bir tarafta senin beğeneceğini bildiğim, hepside sana tutulmuş şarkılar. Oysa sen şarkılarımı bile sevmedin değil mi? Sana sormam gereken öyle çok soru var ki, eskilerini unutmayayım diye sürekli tekrar ediyorum, bir gün döndüğünde şunu da soracağım, acaba buna ne der… Uzayıp gidiyor kararsızlıklarım, sen olmayınca hiçbir şeyin ucu bucağı yok… Anlamını bilmediğim kelimeleri, ruhu kalmamış sözlüklerde bulmak nasıl da buruyor cümlelerimi… Senden arda kalan kelimelerle idare ediyorum şimdilik; ama gün gelip de yetmeyince… Yok, bunu düşünmek dahi istemem, hem sensizlik hem kuramadığım cümlelerin boşluğu, tahammül edemem bu kadarına… Bir an önce gelmelisin, anlıyor musun? Dünya işlerine boşverdim iyice… Tüm düşüncelerim senin tarafından zapt edilmişken, hiçbir şey anlam kazanmıyor gözümde… Boyuna aynı soru etrafında dönüp duruyorum, bir girdabın, bir felaketin tam orta yerinde olmak gibi… Beni hiç özlemedin mi? Sahiden gelmiyor muyum aklına, belki çok şey paylaşmadık,-yalan bu biliyorsun; ama hadi öyle varsayalım- hala evinin bir köşesinde öylece duran eşyalarımı da görmez oldun, yoksa ben kokmuyor mu artık anılar? Ne yani, beraber dinlediğimiz şarkıları duyunca, sahil kenarlarını mı düşünüyorsun, yoksa âşık olduğun adamlar mı geliyor aklına? Beni hatırlamıyor musun? İnanacağım tutuyor bu zırvalara, ne olur dön artık… Yalanların ortasına doğmuşum bilirsin. Yani herkes gibi olman artık dokunmaz bana, anladım ki farklı olanlarda birbirinin aynı aslında… Bir zamanlar kahramanımdın, nasıl da büyüdükçe büyüyordun, nasılda büyütüyordum demeliyim belki de. Artık bir kahramana ihtiyacım yok, sana sahip olduğundan başka anlamlar yüklemeyeceğim. Bana var olduğun kadarla gelsen kabulüm; çünkü artık kalbime sığdırabiliyorum seni. Aslında bazen geri dönmenden korkuyorum, tarifsiz bir huzursuzluk sarıyor içimi. Şehir ayaklanıyor sanki birden, seni taşıyor önümden geçen her araba. Her an göz göze gelecekmişiz gibi, nasıl bir tedirginlik anlatamam. Seni gördüğümde yitirmiş olduğumu anlayacağımı biliyorum… Oysa seni kaybetmekten çok korkuyorum. İşte bu yüzden geri döneceğini varsayarken, aslında hep ayırıyorum yollarımızı, sana anılar biriktiriyorum, anlamsız cümleler kuruyorum bize dair, senin geri dönüşünü rivayetlere gömen cümleler… Gelmen sadece bir hayal olsun istiyorum… “Karalamışsan bir şeyi, silsen de karalanmamış edemezsin.”* Masama, sonra da tüm hayatıma iliştirdiğim bu cümlenin izlerini taşıyoruz şimdi biz. Çoktan karaladık birbirimizi, izi kalmayacak bir geri dönüşümüz yok artık. Şimdi sadece yırtıp atmak kalmış bize, karaladığımız her şeyi, tıpkı başından beri sadece bir karalamaymış gibi… Yine de… Sakın unutma beni… *limantoloji
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özlem Özcan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |