Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine |
|
||||||||||
|
Bugündeyim değil mi şimdi,tarih bildiğim tarih...Ne zamandı yaşananlar,ya onları yaşayan ben miydim? Kaçıncı pazartesi bu annemsiz geçirdiğim,kim bilir kaç yıl oldu.Kaç bin sayfaya yazdım özlediğim her şeyi satır,satır...Bir daha bulamayacağım nelerimi kaybettim... Sevdiklerimi mi kaybettim,sevmeyi mi unuttum yoksa ben...Gerçekten sevmeyeli kaç ömür geçti,uğurlarında harcadığım hayatlardan kimin haberi var?? Güvenmek doyasıya çocuklukmuş diyorum.Hep en ağır bedelleri ödedim,öğrendim,büyüdüm sandım hala deli gibi severken dondurmayı,buzdolabından bir dilim pasta çalarken büyümüştüm aslında...Ama yarım kalmıştı kahkahalarım,yaşamam gerekenler,oynamam gereken oyunlar yarım kalmıştı...Ve ne kadar hınzırca tırtıklasam da tatlıları tamamlanmıyordu..Öyle ya çok giden vardı,geri dönmeyen ve asla eskisi gibi olmayacak harcanmış çok hayatım vardı... Boyumdan büyük sevdalara kalkıştım,güvenmeye çalıştım...Ağır bedeller bile unutulurmuş dedim;oysa hiç unutmadım. Kendimi bildim bileli oturduğum evde bilmediğim öyle çok hayat yaşadım ki...Ama belli ki hiç büyümüyordum,hala geceleri gizli,gizli ağlamaktan vazgeçmemişken,hala zamanı geri alabileceğime inanıyorken geçiyordu zaman;ama ben büyümüyor,büyüyemiyordum...Geçmişte kalmıştı çünkü yaşamak istediğim bütün anlar,ben orda olmak,hiç ağlamayı öğrenmemiş halimle kalmak istiyordum... Hani zamandı her şeyin ilacı,hani alışırdı insan ve gün gelir unuturdu belki...Zaman hiç alıştırmadı beni yalnızlığa,hiçbir boşluk dolmadı,hiç kimse geri dönmedi.Üstelik git gide umudumu yitiriyorum,artık daha zor inanıyorum ' Bir gün uyanacağım ve hiçbir şey yaşanmamışken olacak zaman...' Hayal gibi bir eski hayat şimdi hatırladığım,şehri İstanbul,mevsiminde dört ayrı hava ve artık büyüdüğü için okula tek başına gidebilen bir kız çocuğu...Şimdi İstanbul'da bile değilim,önlük giymeyeli kim bilir kaç yıl oldu...Her pazar ailece çıktığımız sahil yürüyüşleri bitmişte,beni unutmuşlar denizin kenarında...Hiç hatırlamadığım bir filmin dönüşünde annem gitmiş,tüm eşyalarını almışta yine ben unutulmuşum...O çok sevilen,öpmeye doyulamayan ben,yine unutulmuşum... Hiçbir ayrılık sonradan koymadı,hep ilk anlayan oldum unutulduğumu,unutulmak bıraktı unutulmaz acıları ve geceleri akıttığım her gözyaşında bir defa daha unutuldum...Yaşadığımı hatırlayan olmuyordu... Alışkanlıklarım vardı,mutfakta annemin olmasına alışıktım,uyumadan önce içtiğim ılık sütlere alışmıştım...Anne elinden içilmeliydi uyumadan önceki sütler.Sütü hala seviyorum da bir garip tadı var artık... Büyüyünce de ağlanıyormuş,ben büyükler ağlamaz sanıyordum.Ama daha çok koyuyormuş,beraber büyüyormuş gözyaşları,taşınamayacak kadar...Hele bugün hiç olmadığı kadar büyükler...Hatırlamak istemiyorum diye bir,bir hatırlıyorum,hepsi güzel olan şeyleri.Ah birde anı olmasalar,seneler önce yaşanmış değil,bir kaç gün önce yaşanmış olsalar...Oysa o söylenmesi çok basit olan seneler geçti... O seneler içinde kaç kişinin mutluluğunu paylaştım,benim paylaşacak mutluluğum olmadan...Üzüntüleri paylaştım,bir damlada onlar için akıttım,benim paylaşılacak çok kırıklığım vardı;ama çoktular işte paylaşılamayacak kadar çok.Yarım yamalak anlattım dostlara,tamamını anlatamazdım,önce benim anlamam gerekiyordu.ben hiç anlayamadım... Belki ondan küçük kaldım,büyürsem anlamak zorunda kalmaktan korkuyordum... Seneler geçerken yeni alışkanlıklar edindim,sık sık yeni hayatlar yaşamaya başladım.Hiçbiri tamamlanmadan bir yenisi..Eksik kalmaya alıştım.Babam damat oldu mesela,alışmaya alıştım...Tanıdığım hayatlara yeni hayatların eklendiğine şahit oldum.Tek hayat olduklarını gördüm;ama ben ekleyemedim başka hayatları,tam alışmışken yarım bıraktım,yeniden başlattım kendi zamanımı.Böylesi daha kolaydı,eski alışkanlıkları değiştirmeye uğraşmaktansa,alışkanlığı olmayan yeni bir hayata başladım hep.Şimdi yaşadığım kaçıncı başlangıcın ortası bilmiyorum... Onca şeyi değiştiren ben,bir ağladığım şeyleri değiştiremedim,özlenenler hep daim kaldı. Bu gece hatırlamam gerekenler hatırımda.Uyumamam gereken koca saatler var,doğmasını beklemek zorunda olduğum bir güneş... Uyumamalıyım..Çünkü : Eğer uyursam umut başlayacak.Yine inandıracağım kendimi,çocuklaşacağım.... Sabah annem uyandıracak beni,yavrum diye saçlarımı okşayarak ve dağınıklığımı şikayet edecek babama...Ama bu sefer toplayacağım odamı,söz veriyorum,bu defa kaybetmeyeceğim....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özlem Özcan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |