..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçı, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır. -Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Özlem Özcan




23 Ocak 2009
Ölü Veda  
Altın Vuruş...

Özlem Özcan


Ölüm şimdi bir beyaz melek, gözümün görmediği diyarlarda uçan, Sen, son bir kez bile martıların kanatlarında can bulamayacak olan…


:BFBG:
Ağlamadım… Oysa hep ağlayacağımı düşünmüştüm o kaçınılmaz son geldiğinde, bir iki damla belki ama ıslak bir son bakışla görecektim seni orada… Öyle olmadı, zaten ne umduğumuz gibi oluyor ki.
Seni kaybetmenin o tuhaf bağışıklığı bile engelleyemedi bacaklarımın titreyişini, bu tanıdık bir zehirdi ama yetmedi ezberimde ki ayrılık cümleleri… Bir bağımlıydım seninle başlayan ayrılıklara, şimdi altın vuruşunu yapan eski bir bağımlı haline gelirken seni taşıyorum tabutlar içerisinde… Damarlarımda ki zehre inat…
Ne çok gömmüştüm oysa seni, ne çok dirilmiştin ardından… Okuduğum bir gerilim romanını andırıyordun, bambaşka biri oluyordu dirilen, eskisini özleyip çıkarttıkça mezarından daha derinlere gömme isteği uyandıran yaşayan ölü… Her defasında daha derin kazıyordum toprağını, beden içine beden gömüyordum umarsızca, düşünmeden taşıyabilir miyim diye, öylece yuvarlıyordum boşluğa. Şimdi benim ağırlığı olmayan topraklarımdan başka bir toprak düşecek üzerine, korkma… Artık ne ben diriltebilirim seni, ne de sen çıkabilirsin olduğun yerden, kokusunu duyduğun nem de gözümün yaşından değil artık, yağmur damlaları can yakmaz, huzurlu ol…
Ağlamadım… Bacaklarımın sevimsiz çırpınışları bile dindi. Ben bir kere düştüm senin ardından, bir daha düşmek kısmet değilmiş diye düşündüm kendimi yollara vurmuşken… Uzun uzun yürüdüm, bir ölüye sahipken yaşayan olmanın verdiği o ezici suskunluğun arkasında veda cümleleri kura kura, yürüdüm dünyalar kadar. Senin artık bu dünyada olmadığını bile bile…
En son düşündüğün neydi, ben geçmiş miydim aklından, her zaman cevapsız kalmıştın, şimdiyse cevapları sensiz kılıyordu bu ayrılık… Şaşkınlığımı gizleyemiyordum, hayatın hiç görmediğim bir yüzüne karşı bir çocuk şaşkınlığı değildi oysaki bu, büyümüş ellerimin jestleriyle ifade edebildiğim telaşsız bir şaşkınlık, meraksa son anlarına takılıp kalmış, yenik başlanan bir savaştan geri dönüyordu gözlerime ve gözlerim bir daha seni göremeyecek olduğunun bilincinde daha da kuruyordu, öyle ki canım yanıyordu… Ve ben, öylesine alışıktım ki senin ardından yakmaya canımı…

Ölüm şimdi bir beyaz melek, gözümün görmediği diyarlarda uçan,
Sen, son bir kez bile martıların kanatlarında can bulamayacak olan…
Ardından son defa seslenmek isterken,
Dudaklarımda yaşamın nefesiyle donup kalan…

Ne kadar sürdü bilmiyorum, ölümün ardından yürüdüm sahil boyunca, eğer varmaya çalıştığın yokluksa zaman anlamını kaybediveriyor. Artık senin için bir önemi olmayan dakikaları hiçe saydım bende, ne bir adım yaklaşabildim sana, ne de uzaklaşabildim… Çığlık çığlık uçuşan martılarda duydum ölümün sesini ve yine onların kanatlarında ki bir damla hayatta veda ettim sana, seni bir martı kanadının özgürlüğüne emanet ettim, elimden bu kadarı geldi, hazin değil; ama beyaz bir elveda…
Seni günahlarından sıyırabilmeyi istedim, seni affedebilmeyi… Martıların gagasına sıkışmış ah’ımı çekip çıkarabilmeyi istedim, sana olan kırgınlıklarımı tıpkı senin şimdi olduğun gibi özgür kılabilmeyi… Yüreğim de tutsak kalmış tüm acılarımı ardından salabilmek için onu çıkarıp atmayı bile düşledim; ama ben hala yerçekimine mahkûm bir esirdim, beni hapseden parmaklıklar olmasa da yerinde, şartlamıştım kendimi sana, senin olmadığın bir dünya da bile, sana kırgın kalmaya…

Yine de kırdığın kanatlarımla değil,
Martıların o bembeyaz kanatlarıyla uğurladım seni…
Kulaklarım uğuldadı,
Çığlık çığlığa silkinip uyandım yalanlarından,
Derin bir uykuya daldığın çizginin öte yanından…




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Cam Kenarı Yolculuklar
Doğum Günü/n
En Güzel Hayalin

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ziyaret
Zamana Hükmeden Kadın
Bedel
Yine Gel...
Senin Ayrılığın
Kendime Aldanırken, Aradığım Gerçek...
Tek Gece
Raslantı...
Karalama
Gayri Resmi Hatıralar Geçidi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Rüya... [Şiir]
Dilek [Şiir]
Gidersem Eğer... [Şiir]
Saklı Yalnızlık [Şiir]
Dinleme Faslı [Şiir]
Gizil Bilmece [Şiir]
Taşınma [Şiir]
Geç Kaldık [Şiir]
Bekleyen [Şiir]
Düşününce, Sen... [Şiir]


Özlem Özcan kimdir?

Daha kendimi tanıyacak kadar yaşayamadım kendimde. . . Hep başka hayatların peşinde sürükledim kendi hayatımı. . . Yorulduğumda çok geçti artık,kimbilir kimde unutmuştum bana ait tüm özellerimi. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Ümit Yaşar Oğuzcan


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Özlem Özcan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.