Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarını düşünmedim. Tersine yaşam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onları seçti. -Juliette Binoche |
|
||||||||||
|
—Adam olmanın şartı nedir? Hoca, elini kulağına götürüp cevap verdi: —Kulaktır. Tekrar sordular: —Nasıl yani? Açıkla da anlayalım. —İlim irfan sahibi olanlar konuşurken onu can kulağı ile dinlemeli, dinledikleri de kulağına küpe olmalıdır. Bir de, ağzından çıkanı kendi kulağı duymalıdır. Boş sözlere, dedikoduya kulak asmamalıdır. *** Hoca, sıfatı gibi ilim, irfan, erdem, ahlâk ve muhabbet sahibi bir kişiliğe sahiptir. Bunu hoca için araştırma yapan konunun uzmanları, hoca ile ilgili yazmış oldukları eserlerde ifade etmektedirler. Zaten aksini düşünmek için Hoca ile Timur konulu fıkraları üretenlerin fıkralarına ve hocaya dair teşhislerine inanmak demektir ki, bu da kişinin tarih bilmediğini, bilmediği gibi bir de araştırma yapmadan malayani fikirlerin, Hoca’nın gerçeği sandığı anlamına gelmektedir. Nasreddin Hoca, Mevlânâ ile çağdaştır. Hatta yaklaşık olarak aynı yıllar arasında ömür sürmüşlerdir. (Mevlânâ 1207–1273…-Nasreddin Hoca 1208–1284) Oysa Timur 1336–1405. tarihleri arasında yaşamış, tarihteki meşhur Ankara Savaşı’nda (1402) Yıldırım Bayezid komutasındaki Osmanlı ordusunu yenilgiye uğratarak Osmanlı’ya kısa süreliğine de olsa Fetret Devri’ni yaşatmıştır. Ama bu fetret bir fıtrat değil, yeniden şahlanışa bir arefedir. Gelelim hocamıza, Bu yıl hocamızın doğumunun 800. yılı olması münasebetiyle ruhunu memnun etmek ağzı dualıların Fatihaları ve eli kalem tutanların kelamları ile mümkündür. Biz de kelam ve kaleme aşinalığımız ve hayranlığımız dolayısıyla milli değerimiz hocamızın ruhunu memnun etmek arzusundayız. Allah (c.c.) hocamıza hayırlı bir kabir ve ahiret hayatı nasip etsin. O, bu duaya ve bundan daha fazlasına hakkıyla layıktır. Çünkü: “Nasreddin Hoca’nın babası Sivrihisar, Hortu Köyü’nün imamlığını yapan Abdullah Efendi, annesi ise bu köyün yerlilerinden Sıdıka Hanım'dır. Nasreddin Hoca tahsil çağına gelince ilk dini bilgilerini babasından aldı. Muhtemelen babasının bu köyde ders verdiği bir medrese vardı. Bu bilgilerin yanı sıra doğu dillerinden Arapça ve Farsça öğrendi. Çok küçük yaşta hafızlık derecesinde Kuranı Kerim bilgisine sahip oldu. İslami ilimlerden fıkıh ve kelam konusunda da eğitim aldı. Nasreddin Hoca, daha sonra tahsiline Sivrihisar'daki medreselerde devam etti. Bir rivayete göre de kıtlık yüzünden Hortu’dan Sivrihisar’a ailecek göç ettiler. Hoca, babasının ölümünden sonra köyüne dönerek burada imamlık ve vaizlik yaptı. Bu görevini zaman zaman Sivrihisar'da da yerine getirdi.” (http://www.sivrihisar.bel.tr/nasreddin.htm) “Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim’in derslerini dinledi, İslam diniyle ilgili çalışmalarını sürdürdü. Bir söylentiye göre medresede ders okuttu, kadılık görevinde bulundu. Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hâce adi verilmiş, sonradan bu ad Nasreddin Hoca biçimini almıştır.” (http://konya.meb.gov.tr/nasreddin/hayati.htm) Hoca; engin bir zekâya, kavi bir dostluğa, kadirşinas vefaya, içtimai yardımlaşmaya, sevgi, saygı, hoşgörü merkezli bir yaşama… sahiptir. Onu, çağlar üstüne taşıyan en önemli özelliği ise, güldürürken düşündüren hazır cevap fıkralarıdır. Ona ait fıkralarda yalana, insanı kandırmaya, ben merkezli anlayışa…. Asla yer yoktur. Onun fıkralarında adına münhasır “hoca” sıfatına yarenlik eden dostane bir yaklaşım söz konusudur. Günümüzde onun adı ile özdeşleştirilen fıkraların çoğu Hoca’nın yaşamına asla sirayet etmemiştir. Sadece gülmecede çeşitli sebeplerden onun adı kullanılmak istenmiştir. Eğer bir fıkrada onun genlerine kadar işlemiş olan manevi düsturlara aykırı unsurlar var ise, bilinmelidir ki, o fıkra onun adına uydurulmuş sahih olmayan bir fıkradır. Ahmed Yesevi’yi (k.s.), Yunus’u (k.s), Mevlânâ’yı (k.s.), nasıl bilirsek çağdaşı Nasreddin Hoca da odur. *** KİTAPTAKİ YANLIŞLAR Akşehir’e tayin edilen bir kadı halkın silah satmasını yasak etmiş. Küçük bir çakı taşımak bile suç sayılır olmuş. Görevli memurlar sıkı bir takibe ve kontrole başlamışlar. Bir gün Nasreddin Hoca’nın üstünü başını aramışlar. Kuşağın arasından kocaman bir bıçak çıkınca şaşırmışlar: — Bu da nedir Hoca? Sen silah taşımanın yasak olduğunu bilmiyor musun? Demişler. — Evet demiş, biliyorum. Fakat bu silah değildir. Kitaplarda bir takım yanlışlar görünce bunun ucuyla kazıyorum. — Olur mu Hocam demişler, kocaman bir bıçakla kitaptaki yanlışlar kazınır mı? — Olur, olur demiş Hoca. Siz bilmiyorsunuz ama bazı kitaplarda o kadar büyük yanlışlar var ki bu bıçak bile küçük kalıyor... *** Hayatımızda o kadar çok yanlışlıklar var ki, onlardan bir tanesi de Nasreddin Hoca’yı, Türk filmlerinde olumsuz nitelenen, üstad Necip Fazıl’ın deyimiyle; “kaba softa, ham yobaz” cahil imam karakterlerinden sanıyoruz. Oysaki o bir âlim ve müderristir. (Üniversite Profesörü). Hocanın zamanında, hocanın deyimiyle, yanlışları bıçakla kazırlarmış. Bugünün yanlışlarını ise, herkesin her şeyi bildiği bir ortamda, dozer bile kazımakta zorlanır herhalde. Hocamız göle Selçuklu mayası çalmış, göl bereketlenmiş. Biz ise bugün hocanın ruhuna Fatiha mayaları çalalım ki, Hocanın amel defteri bereketlensin. Selam ve muhabbetle.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Adem KALINSAZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |