..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Paranız varsa toprak alın. Artık üretmiyorlar. -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Kâmuran Esen




3 Eylül 2008
Başlık Yok!  
Eğtim öğretim durumumuz.

Kâmuran Esen


Yazının başlığını siz koyun.


:CDIF:
Üç gün önce torunum okula başladı. İlk günü ben de gittim anne- babasıyla birlikte. Bize kadar kimse yoktu, bir çocuğu üç kişi birden okula getiren.

Bir veli olarak okula gitmek yerine, öğretmen olarak gitmeyi çok isterdim. Öğrencileri görünce içimde denizler dalgalanmaya başladı. Kıyılarım büyüdükçe büyüyor, içime sığmıyordu. Damarlarımda kızlar kilim dokuyor gibiydi. Öğretmenlik yaptığım yılların sadece birisinin geri gelmesine bile razıydım. Torunumun öğretmenini çok kıskandım. Keşke onun yerinde olsaydım. Hatta bir ara öğretmen konuşurken, onun yüzünde kendimi gördüm. Gözlerimin içi gülüyordu. Bütün çocuklar avcumun içini gıdıklıyorlardı.

Sınıfın, badana yapılmış mı yapılmamış mı bir türlü anlayamadığım duvarlarına baktım. Bir önceki öğretim yılından izler taşıyordu. Yeni öğretim yılına ait hiçbir işaret yoktu. Duvardan kaldırılmış bazı levhaların izleri görünüyordu. Çizikler ve lekeler içindeki öğrenci masalarının üzerinde minik eller geziniyordu.Yazı tahtasında, bir öğretmene yazılmış veda cümlesi vardı: " Hoşçakalın öğretmenim ! "… Bir önceki öğretim yılının son gününe ait bir anıydı bu. Birkaç aylık tatilden sonra, o cümlenin yazı tahtasında nasıl olup da kalabildiğine şaşırdım.

Koridora çıktım. Yerde, paketlenmiş kitaplar duruyordu. Altıncı sınıfa ait dağılmış paketin içinden Türkçe Kitabını elime aldım. Bir gül tutuyor gibiydim. Nasıl özlemişim ders kitaplarını. Kitap elimde kâğıt mendil gibi kaldı. İncecikti. Bir yıl boyunca işlenecek kitap, cetvel kalınlığındaydı.

Sonra sayfalarını çevirdim yumuşak yumuşak. Mis gibi kokuyordu. Kitabın sayfa düzeni özensizdi. Okuma parçalarının basitliğine, resimlerin çalakalem oluşuna hayret ettim. Eğer kitabın üzerinde yazmasaydı, bu kitabın 3. sınıf öğrencilerine ait olduğunu sanabilirdim . Bu kitabı 6. sınıf öğrencisine sunmak, on beş yaşındaki bir kız çocuğuna bebek vermeye benziyordu oynaması için.

Eğitim - öğretim düzeyini bilerek mi bu kadar basite indirgediklerini sordum kendime. Acaba birileri, çocuklarımız daha az şey öğrensin diye gayret mi ediyordu?

Hani az önce, torunumun öğretmenini kıskanmıştım ya, şimdi ise onun için üzüldüm. Öğretmenlerin etkisiz eleman haline dönüştürülmeye çalışılmasından rahatsız olacağına inanmak istedim.

Sonra eve geldim. Başımın birden bire çatlayacak gibi ağrıdığını fark ettim. Ağlamak istiyordum. Sokağa çıkıp çılgınca koşmak, düşmek, kanayan dizlerim için ağlamak istiyordum.

Tanrım! Sen beni daha farklı yaratmalıydın ya da şimdikinden farklı olmam için ayrı bir güç vermeliydin. Böyle yerime çakılmışken, ne yapabilirim ki çocuklar için?

Şimdi, yüreğimde yüzlerce çocuk gülümsüyor bana yüzünün bir yarısıyla. Diğer yarısında hüzün var. Gözlerimde ise, duvarı yıkık bir okul.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Günümüz Eğitim Sistemi
Gönderen: Ece ZEYBEK / , Türkiye
21 Ekim 2008
Öğretmenim diye başlamak istiyorum... Öğretmenim, Öğreten kişi, öğretirken bir yandan sürekli öğrenmeyi de sürdüren yüce varlık... Anaokulundan beri öğretmen olma aşkıyla yanıp tutuşan minik bir kız çocuğuydum, anımsıyorum da öğretmenim beni derse kaldırmazsa ne kadar da üzülürdü... Yerimde derse kalkmak için çırpınır, onun duyamayacağı kadar kısık sesle şarkılar dillendirirdim, "Ne olur beni kaldırın!" diye... Yıllar yılları kovalarken bir üst sınıfa, bir üst sınıfa daha doğru ilerliyordum... Ama içimdeki sevinç günden güne ölüyordu, artık derse kalkmak istemiyordum... İstemiyordum, çünkü ortaokul sıralarına geçişimizle yerini Hoca sıfatına bırakan öğretmenlerimizi tanımıyordum... Onlar kendilerini sevdirmek için çok uğraştı, hatta ve hatta başardılar da... Bugün bildiklerimin pek çoğunu onların sıralarında öğrendim... Kopya çekmemeyi onlarla öğrendim, çünkü önemli olanın not olmadığını, gerçekten öğrenmek olduğunu işlediler... Bugün KPSS'ye girmediği için öğretmenlik yapmayan bir öğretmen adayıyım... Hala babamın benden çok daha fazla şey bildiğine inanıyorum ve üzülüyorum... Ben ilkokuldayken öğrenmiştim kızım, nasıl bilmezsin diyor kimiz zaman... Bizi geçmişten bu denli ayıran sistemin içinde yer almak istemedim... Korktum... Bir yanım delicesine öğrencilerimle tüm bildiklerimi paylaşmak isterken, onlar için daha da fazlasını öğrenmek için çırpınırken, bir yanım durmam için diretiyor... Neden? Çünkü ben hayatlarında belki de hiç kullanmayacakları bilgilerin yığıldığı, ancak bu yığıntıların da çocuklarımızın altından kalkabileceklerinin çok daha altında bir seviyede yer aldığı müfredata bağlı kalmak istemiyorum... Leo Buscaglia'nın Yaşamak, Sevmek ve Öğrenmek adlı yapıtında bir öğretmenin çocukların derslerde daha istekle yer alması için, onların istediği konularda yeni bir müfredat oluşturmasından bahsediliyordu. Buna karşın, öğretmen müfettişler okulu denetlemeye geldiğinde sırf çocuklara onların istediği seviyede bir eğitim verdiği ki bu eğitim günümüz üniversitelerinde verilenle neredeyse eş değerdedir, uyarı alır... Bu nedenle mevcut müfredatı hızla bitirerek, kendi oluşturdukları müfredata devam etme yolunu bulan öğretmen, tekrar müfettişler geldiğinde o günün konusunu işliyor gibi yaparak, ikinci bir uyarıdan kendini ve dolayısıyla çocukları kendilerini körelten o yetersiz müfredata geri dönmelerinden kurtarmıştı... Yapılan güzel şeyler niçin gizlenmeli, niçin bu denli duyarsız bir sistemimiz var ve öğretmenim ben bir birey, bir öğretmen adayı olarak bu sistemle nasıl başa çıkabilirim? Şimdiden teşekkür ederim... Saygılarımla, Ece ZEYBEK

:: başlık
Gönderen: Aysu / , Türkiye
10 Eylül 2008
Bir yanım maviydi,şimdi griye dönüyor her yanım... saygılar




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yüzleşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Güzel Dilimiz Türkçe
Türkülerimiz
Imf'ye Borç Veriyoruz Yalanı
Kadın İkinci Sınıf Vatandaş mı?
Ne Yazsam Ne Yazsam!
Umutla Başlayan Bir Günün Hikâyesi
Anneanneler Üzerine Bir Araştırma(!)
Bir Pazar Yerinde Yaşananlar
Bize Bi'şeycikler Olmaz!
Dün Gece Bir Rüya Gördüm – 6

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kızım Sen Avukat Ol!
Atatürk'e Mektup
İstanbul Sizin Olsun
Ben Birazcık Deli miyim?
Öğretmenler Günü
Mudurnu'da Bir Günlük Gezi
Yeğenime Yaptığım Peynirli Börek Tarifi
Bişim Efde Heykes Bi Asayip...
Kaybedecek Hiçbirşeyi Olmayana / Ölüm...
Canı Sıkılmak Nasıl Birşey?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.