..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Türkiye > Mehmet Sinan Gür




23 Mayıs 2002
Türkiye’nin Avrupa Birliğine Girme Umutları  
Mehmet Sinan Gür
AB'ye girebilir miyiz, giremez miyiz diye çok düşünmeye gerek yok. Veriler ne olacağını gösteriyor. Yeter ki at gözlüklerini çıkarıp görebilelim.


:BICC:
Türkiye kötü bir durumda. Bütün umudunu AB’ne girmeye bağlamış. Böyle düşünmekte haksız de sayılmaz; ancak acaba AB bizi bünyesine kabul eder mi? Düşünmemiz, bakmamız gereken noktalar var.

Kişi başına yıllık gelir
Türkiye’nin kişi başına düşen yıllık geliri gerçekten de kişi başına 2140 dolara düştü. Aylık 200 dolar bile değil. Bu da yüksek göstermek için kim bilir ne dolambaçlı yolardan geçilerek hesaplanmıştır. Türk lirasına çevirirsek 260 milyon lira eder. Bu paranın da çok büyük bir kısmını büyük şirketler ve birkaç aile kazanıyor. Yani ülkemiz insanlarının çoğunluğu fakirlik sınırı altında yaşıyor.
AB ülkelerinde kişi başına yıllık gelir 20000 dolar civarında. Bizim 8-9 katımız kadar para kazanıyorlar. Başka hiçbir veriyi düşünmeden yalnız bu iki rakama bakarak Türkiye’nin bu şartlarda AB’ye girmesinin hayal olduğunu söylemek garip kaçmaz. Çünkü Türkiye bu haliyle AB’ye girebilirse onların cebinden yüklü bir para çekecek demektir. Hangi enayi buna razı olur?

Ekonomik çıkarlar
Türkiye AB ile gümrük birliğine girmekle pazarlarını zaten açmış durumdadır. Bu durumda Türkiye’nin birliğe girmesinde onlar açısından fazladan bir yarar yoktur. Zaten istediklerini şimdi almaktalar. Bu durumda Türkiye bir ortak değil, sağılması gereken bir inek konumundadır. Türkiye’nin AB gözünde bir Afrika ülkesinden farkı yoktur. Hatta gümrük birliğine girdiğimiz için daha da kötüdür.

Sosyal farklılıklar
Türkiye çoğunluğu Müslüman olan bir ülkedir. İçinde aşırı dinci unsurlar barındırmakta, Türk hükümeti bile onlarla tam olarak başa çıkamamaktadır. Bazı uzantıları devlet içine girmiştir. Halk arasında da çok sayıda destekçileri vardır. Ayrıca aşırı milliyetçiler de devlet kademelerinde yer edinmişlerdir ve onların da geniş kitle tabanı vardır. Bu iki unsur, yalnız AB’yi değil, ülke içindeki birçok insan grubunu kendileri için tehlike olarak görmektedirler. AB de bunun böyle olduğunun farkındadır. Doğal olarak kendisini korumak ister.

Türkiye’deki karışıklıklar
Bilindiği gibi uzun bir süredir güneydoğu illerinde Kürtlerle sorun yaşanmaktadır. Bu sorunlarda ve Ermenilerle olan sorunlarda AB üyelerinin çoğunluğu, neredeyse hepsi Türkiye’nin değil karşı tarafların yanında yer almışlardır. Gerçeği görmek gerekirse Türkiye’nin bölünmesi için gizli veya açık ellerinden geleni yapmaktadırlar. Çünkü şimdikinden küçük bir Türkiye daha az korkulan hatta korkulmayan bir ülke olur.

Tarihsel çelişkiler
Türkiye ile AB ülkeleri arasında henüz çözüme ulaşmamış çıkar çatışmaları vardır. Örneğin Kıbrıs, Ege Denizinde 6 mil, 12 mil sorunu ve Lozan Antlaşması. Lozan antlaşmasında taraf olan ülkelerin hemen hepsi şu anda AB içindedir. Bu antlaşmayı içlerine sindirememektedirler. Bu ülkeler Türkiye’ye dostça bir tavır içinde değillerdir. Türkiye’nin zayıf bir anında ve ilk fırsatta Osmanlı Devletinin yıkılmasına neden olan Sevr antlaşmasını yeniden ortaya çıkarmak niyetindedirler. Gözlenen her davranışları bunu gösteriyor. Daha da kötüsü Türkiye’ye zaman zaman dostmuş gibi yaklaşmakta, yöneticiler de gösterilen güler yüze kanmaktadırlar. İki taraf da yüzyıllardır süren aynı tavırları şimdi de göstermektedirler.

Her şeye rağmen Türkiye’nin geleceği AB olabilir. Ancak yapması gereken şeyler var. Yukarıda saydığım bütün sorunları eksiksiz aşmalıdır. Bu sorunlar aşılmadıkça Türkiye’yi AB ülkesi olarak görmek hayalden öteye gidemez, aksine bunu hayallemek bize yarar yerine zarar getirir.

Kısa cümlelerle çözümler:
-     AB ile birleşmeden önce Türkiye kişi başına düşen gelirini onların düzeyine çıkarmalıdır.
-     Birlik eşit şartlarda oluşmalıdır. Şartlar eşit değilse birlik mümkün olamaz. O yüzden gümrük birliğinden çıkılmalıdır.
-     Türkiye içindeki karışıklıkları önlemek üzere etnik ve dini kimlikler geri çekilmelidir. Yalnızca yurtsever ve yurttaş olma kimliği kalmalıdır.
-     Bu şartlar yerine getirilirse Türkiye güçlü olur. Türkiye’nin güçlü olması, Sevr antlaşmasının gündeme gelmesini olanaksız kılar.

Çok zor bir duruma girdik. Ne yazık ki kabahatin büyük çoğunluğu AB ve ABD’de değil, bizi yönetenlerde. Türkiye bu durumdan kurtulacaksa bunu başaracak, sağlayacak olanlar ekonomistlerden önce yurtseverler olacaktır.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Zeynep'e yanıt
Gönderen: M. Sinan Gür / Kadıköy/İstanbul
20 Ocak 2003
Sayın Zeynep Tok, (Sanırım isminizi doğru yazdım) Önce, mesajınız için teşekkür ederim. Benim asıl mesleğim mimarlıktır. Avrupa Birliği konusunda bildiklerim gözlemlerime ve dinlediklerime dayanıyor. Bende uyanan kanı yazıda yazdığım gibidir. Bu yazıyı yazdıktan sonra gelişen olaylar, kanımın doğru olduğunu gösteriyor. Bir brifing sırasında brifingi veren generale AB ne yapmak istiyor diye sorduğumda bana yanıtı: “AB bir ev ise, biz küçük bir kız çocuğu gibi kapıyı çaldık, içeriden şişman bir alman kadın çıktı. Bize bakıp, ‘tamam, içeri giremezsin, ama bir yere de ayrılma.’ dedi.” Gümrük Birliğinden çıkma konusu ise biraz daha karmaşık. Başka bir kişiden öğrendiğime göre bu birlik 50li yıllardan beri imzalanan antlaşmaların bir sonucu. O yüzden o kişinin dediğine göre çıkmak istemek yeterli olmuyor. Ancak İspanya’nın AB’ye katıldıktan yıllar sonra gümrük birliğine gitmesi, gerçekte bu olayın olmasının gerekmediğini gösteriyor. Bizi gümrük birliğine sokan Tansu Çiller Türkiye’yi yüzmeyi öğrenmek için havuza bırakılan çocuğa benzetmişti (Ya yüzer, ya yüzer). Ama geçen zaman boğulmakta olduğumuzu gösteriyor. Selamlar M. Sinan Gür

:: ???
Gönderen: zeynep / eskişehir
19 Ocak 2003
ben türkiye ve ab ilişkileri üzerine oldukça ilgilenen üniversite öğrencisiyim ve bunun üzerine de ders almaktayım ... bu yazdıklarınızın çoğunu hepimiz biliyoruz..önemli olan sonuç yani şimdiye kadar bunların gerçekleşmesi ne yaptık yada naptınız? türkiye gümrük birliğinden nasıl çıkabilir?ve çıkabildiği takdirde bu ülke ekonomisini nasıl etkiler? bu yazının sonucunda insanınkafasında gerçekten soru işartetleri kalıyor.. biraz daha ayrıntı olur ve sorularıma cevap alabilirsem sevinirim..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın türkiye kümesinde bulunan diğer yazıları...
Antakya’da Bir Çiftlik ve İzlenimler
01 13 Sivil Toplum Örgütleri Nasıl Güçlenir?
Çanakkale Kara Savaşlarında Taktik Kararlar
01 10 Anti Küreselleşme
01 14 Teröre ve Savaşa Hayır!
01 11 Bizim Kızılderililerimiz

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gizemli Mısır - Tek Tanrılı Firavun Akhenaton
Müzik - Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz
Yeni Bir Vatandaş Tanımı 2
İnsan Neden Sanat Yapar?
Kitap - Martı Jonathan Livingston
Kitap - Suyu Arayan Adam - 1
Neanderthal İnsanı
Google Earth - Moskova'da Bir Araştırma Öyküsü
Orhan Gencebay Trt1'de
Milliyetçilik Üzerine

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.