Yazar yazı yazmayı başka insanlara göre daha zor yapan insandır. -Thomas Mann |
|
||||||||||
|
Bir şeyi isteyebilmek epey zor bir mesele..en azından benim için. Çocukken her şeyi isterdim. Vitrinde bir şey görür, onun hayaliyle geceleri uykuya dalardım. Bir köpeğim olsun ister, onu gezdirdiğimi düşlerdim. Bir şeyi istediğim zaman bütün hücrelerimde bu arzuyu kuvvetlice hissederdim. O zamanlar gerçekten istemenin, bir şeyi, bir şeyleri arzu etmenin nasıl bir şey olduğunu bilirdim. Ne zaman istemekten vazgeçtim hatırlayamıyorum. Uzun yıllar boyu “istemek, isteyebilmek” meziyetini yitirmiştim. Bu süre içinde hep düşünürdüm: Karşıma şu anda bir cin çıksa ve “Dile benden ne dilerse!” dese ne dilerdim diye. İnanırmısınız, düşünmüş, düşünmüş…düşünmüş..ve bulamamıştım! İnsan bir şeyi isterse, istemenin gücüyle ona sahip olacağına çok inanırım. İsteyince sahip olacağını bilmek, ama isteyememek çok ironik, değil mi? Ama şeytanın bacağını kırdım nihayet. Yaklaşık beş ay önce yeniden bir şeyi istediğimi hissettim. Bir sabah kalktım ve unutmuş olduğumu sandığım bu hissi yeniden yaşadığımı gördüm. Gece gözlerimi kaparken yeniden hayal kurmaya başlamıştım. Ne mi istiyordum? Kitap yazmaya başlamıştım ve tek isteğim yazdıklarımın basılıp yayınlanmasıydı. Bu isteği de yitirmekten korktum önce. Ya ertesi sabah kalktığımda bunu da istemediğimi hissedersem, bu arzu da saman alevi gibi söner giderse ne olacaktı? Öyle olmadı.. Her gün bu heyecanla yataktan kalktım, bu arzuyla sayfa sayfa kitabımı tamamladım. Öyle çok istedim ki, yayınlanmama ihtimalini düşünmedim bile. Hayatında hiçbir yazar tanımamış, yayınevi görmemiş, kitap basılmasına dair en ufak bir fikri olmamış biri olmama rağmen istemenin verdiği güçle hayalimin gerçekleşeceğine emin oldum. Kitabı bitirdiğimi düşündüğümde yayınevi arayışına giriştim. Saatlerimi internette yayınevi adresleri almakla, onlara kitabımı anlatan elektronik postalar göndermekle, web sitelerine ulaşabildiğim yazarlara “genç yazarlara yol göstermelerini” rica eden iletiler göndermekle geçirdim. Kitap yayınlatma sürecinin zor bir süreç olduğunu anlatan sayısız hikaye dinledim. Bana aylarca belki de yıllarca bekleyebileceğime dair umut kıran uyarılarda bulunanlar oldu. Ben istiyordum, yazdıklarımın bir kitap haline gelip kitapçı raflarında durduğunu hayal ediyor, tanıdığım ve tanımadığım yüzlercesi tarafından okunmasını arzuluyordum. Bir an bile bunların gerçekleşmeme ihtimalini düşünmedim. *** Bugün 14 Kasım 2006. Yaklaşık on gün önce kitabım basıldı, yayınlandı ve kitap evlerinin raflarında yerini aldı. Bazen kitabımı elime alıyorum ve bunun bir rüya olmadığını kendime hatırlatmak için ona uzun uzun bakıyorum. Eğer bir şeyi gerçekten isteyebilirseniz, hayal eder ve henüz gerçekleşmeden gerçekleşmiş gibi zihninizde olayları imgeleyip, bunu bedeninizin her hücresinde hissederseniz istediğiniz şeyin gerçekleşmeme ihtimali hiç kalmaz. Hayallerinizi asla bırakmayın ve sizi mutlu edeceğini bildiğiniz şeyin peşinde koşun.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şebnem Pişkin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |