Hayaller olmasaydı, umutlar dünde kalırdı. - Dolmuş atasözü |
|
||||||||||
|
Programın yöneticisi Tim Sebastian, BBC World’de yayınlanan ve programın kendisiyle yıllardır özdeşleşmiş olan HARDtalk’un eski sunucusu. HARDtalk’ta devlet başkanlarını, başbakanları, ünlü yazar ve sanatçılar dahil dünyaca tanınmış bir çok ismi zeki ve cesur sorularıyla köşeye sıkıştıran Tim Sebastian bu programda da profesyonel tavrını koruyor. Her ay Müslüman toplumlarca tabu olarak kabul edilen konular dahil olmak üzere tek bir konuda birbirine zıt görüşler özgürce tartışılıyor ve hemen akabinde dinleyiciler tarafından konu oylanıp sonuca bağlanıyor. Irak’ta demokrasi, İslam toplumlarında kadın hakları, din ve devlet işlerinin ayrılması, bölgede petrolün statüsü, Ortadoğu’nun barış yolu haritası, Arap Medyası gibi bazı hususlar geçtiğimiz ayların tartışılan konuları oldu. 4 Mart, Cumartesi akşamı BBC World’de yayınlanan forumun konusu ise Hamas’dı. Kimilerince İsrail’de bombalı intihar saldırıları düzenleyen “terörist bir grup” kimilerince 1967’lerden beri işgal altındaki toprakları için direnen “özgürlük savaşçıları” olarak görülen Hamas’ın uluslararası topluluklarca yasal bir parti olarak kabul edilip edilmemesine ilişkin farklı görüşler panelistler tarafından dinleyicilere aktarıldı. Hamas, Ocak Ayının sonunda Filistin Halkının çoğunluğu tarafından demokratik bir seçimle yönetime getirildi fakat bu yetmiyor yasal bir parti olarak kabul edilebilmesi için İsrail’e karşı tutumunu değiştirmesi, uluslararası anlaşmaları dolayısıyla İsrail’i tanıması ve silahsızlanması gerekiyor. Bu nedenledir ki Hamas bugünlerde Batı’nın, özellikle de İsrail’in yoğun baskısı altında. Partinin önde gelenleri, önşartsız ve eşit bir platformda tüm dünya ile diyaloga açık olduklarını belirtirken İsrail’in topraklarındaki işgaline son vermelerine ilişkin nerdeyse yarım yüzyıllık beklentilerini de koruyorlar. Doha Eğitim Merkezinde Şubat’ın 26’sında gerçekleştirilen forumda, farklı eğitim, deneyim ve fikirlere sahip dünyanın değişik yerlerinden davet edilen toplam dört kişiden oluşan konukların ikisi konunun lehinde diğer ikisi de aleyhinde olan görüşlerini özgürce ve değişik açılardan kendilerine ayrılan ikişer dakikalık süre içinde ifade ettiler. Genelde üniversite öğrencileri olmak üzere baştan aşağı beyaz ulusal giysileri içerisinde Umman, Yemen, Pakistanlı, Katarlı ve Batılılardan oluşan renkli bir topluluğunun dinleyici olarak katıldığı programda gençler konuklara kışkırtıcı sorular yöneltti. Tartışmanın sonunda oylama yapıldı ve forumun başkanı yani Tim Sebastian sonuçları açıkladı. Aynı gece programa katılanlar arasında, Katar Vakfının genç, güzel başkanı ve aynı zamanda forumun evsahipliğini de yapan Katar Emirinin eşinin görüntüsü de sık sık ekrana yansıdı. Programda tartışılan konuların ilginçliği kadar zıt fikirlerin tamamıyla sakin ve hoşgörülü bir ortamda özgürce ifade edilebilmesi dikkat çekiciydi. Salondaki üniversite öğrencilerinin ve diğer dinleyicilerin farklı düşüncelere karşı gayet medenice ve seviyeli yaklaşımlar sergilediği bu tür programları izlemek oldukça sevindirici. Hamas’ın yasal bir parti olarak tüm dünyada kabul görmesi gerektiğini savunanlar; Harvard Araştırma Programının yardımcı başkanı, Dr. Muhammed-Mahmut Muhamedov ile Amerikalı avukat, Stanley Cohen’di. Cohen, Yahudi olmasına ve kuzenlerinden birini İsrail’deki bombalı saldırıda kaybetmesine rağmen özellikle Hamas’ın üst düzey lideri Dr. Musa Ebu Marzuk’u ABD mahkemelerinde savunması ve yıllardır ABD’de ve dünyanın her yerinde Filistinliler adına çalışması ve onları temsil etmesi ile tanınıyor. Hamas karşıtı konuşan diğer ikili ise Bush’un konuşmalarını yazan eski özel danışmanı ve aynı zamanda yazar David Frum ile Kanada’nın Western Ontario Üniversitesinde yardımcı profesör ve Toronto Sun gazetesi köşe yazarı Salim Mansur oldu. David Frum, Hamas terörizminin İsrail’i hedeflediğini fakat gücünün buna yetmeyeceğini buna rağmen Katar gibi ülkelere zarar verebileceğini belirtirken, Hamas’ın ideolojisinin Samarra’daki camiyi bombalayanlarla, İran’daki tiran yönetimiyle ve 1994’te binlerce Cezayirlinin ölümüne neden olan iç savaşları tetikleyen ideolojilerle aynı olduğunu ifade etti. Tartışmanın en heyecanlı ve çekişmeli yeri dinleyiciler arasında sorulan bir soruya yanıt vermeye çalışan David Frum’a Stanley Cohen’in sık sık ateşli bir şekilde müdahale etmesi oldu. Filistin Halkı lehinde söyledikleri her şey salondan bol bol alkış aldı. Doha tartışması Hamas lehine yüzde 89 oyla sonuçlandı. Bu yüzölçümü küçük ama sesi büyük ve güçlü çıkan minik ülkenin bir başka özelliği de 1996 yılında Katar Emiri tarafından kurulan yarım ada anlamına gelen El Cezire uydu televizyonu. Kanal, ismini ilk kez, 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin Afganistan’a başlattığı operasyon ile yine Amerikan haber kanalı CNN aracılığıyla, El Kaide örgütünün lideri Usame bin Ladin’e ait kasetleri yayınlayarak ve Afganistan Savaşı’nda kimsenin giremediği Kabil’den yaptığı canlı yayınlarla dünyaya duyurdu. El Cezire her ideolojiye açık ve eşit duruşuyla, siyasi tarafsızlığı, yorumsuz, sansürsüz ve bağımsız habercilik anlayışıyla kendisini Arapların CNN’i yada BBC’si ve de “özgürlüğün sesi” kabul ededursun Beyaz Saray’a göre El Cezire halen bir propaganda kanalı ve Bin Ladin’in sesi. Amerikalıların CNN’i, İngilizlerin BBC’si ve Katarlıların yada Arapların El Cezire’si -her ne kadar bir çok Arap ülkesince protesto edilse de- ticari kaygıları olmayan ve 24 saat yayın yapan haber kanalları. Uydular aracılığıyla tüm dünya tarafsız haberler için bu kanalları izlemeyi tercih ediyor. Bu programlarda yayınlanan bir çok tartışma programı gerçekten son derece ilginç olabiliyor. Özellikle CNN’de yayınlanan “Larry King Live ve Weekend”, BBC’de yayınlanan “HARDtalk”, “Have Your Say”, “Doha Debates” gibi uluslararası tartışma programlarının Türk Televizyonlarınca ve özellikle TRT aracılığıyla yayın haklarının alınması ve Türkiye’de de gösterilmesi kanallarda bu yöndeki önemli bir açığı kapatabilir. Üniversite gençliğinin dinleyici dekoru olarak kullanılmadığı, gençlerin fikirlerini özgürce ve seviyeli ortamlarda tartışabildiği bu tür uluslararası tartışma programlarının ülkemizde de yayınlanması insanların bilgi dağarcığını büyütebilir, olaylara bakış ufkunu genişletebilir, bilgi ve fikir alışverişiyle dünyada neler olup bittiğini takip edebilme, yaşamı ve dünyayı değerlendirebilme yeteneğini geliştirebilir. Kendisinden farklı düşünenlere karşı anlayış kapasitesini artırabilir. Dünyada yaşayan diğer insanların bakış açılarını, onların neler düşündüğünü, bulundukları yerden olaylara nasıl baktıklarını öğrenmek suretiyle üç boyutlu perspektif bir dünya görüşü yakalayabilir. Özellikle dizi ve magazin çöplüğü görüntüsüne bürünen özel kanallarda bu programları yayınlamak görüntü kirliliğinden kurtulmak ve yeni bir başlangıç yapmak isteyen yayıncılar için bulunmaz bir fırsat olabilir. Not: Yukardaki yazı, Nokta Dergisinin 1160-10 sayısında; 31 Mart-07 Nisan tarihleri arasında yayınlanmıştır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hülya Atakan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |