İnsan melek olsaydı dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret |
|
||||||||||
|
“Karafatma’ya Karşı Gelin böcekleri”ydi son yazımın başlığı ve şöyle bitirmiştim konuyu “Böcekler öldüklerinde ne yazık ki yaşadıklarından hiç bir iz kalmaz geriye. Hiçbir iz. Ne cenaze törenleri olur ne de arkalarından ağlayan, varlığı yokluğuyla eş değer. Hiç mi değerleri yoktur?” Aslında bu yazıda anlatmak istediğim farklı bir şeydi ama akıl akıl gel karafatmada takıl, yapılacak fazla şey yok. Sıkı bulmaca avcıları bilir mutlaka hamam böceğinin bir diğer adı ‘kakerlak’ı ? Eminim herkesin bu haşerelerle ilgili anlatacağı birçok sevimli anısı vardır! Benim tüm anılarım hafızamda dün gibi canlıdır. İlk hatırladığım şey… Alt komşumuz Belgin Teyzenin çıplak ayağıyla bir tanesinin üzerine son derece doğal bir şeymiş gibi bastığı andır. İkincisi anneciğimin tüm titizliğine karşın Belgin Teyzelerin kalorifer ve su boruları yollarını takip ederek mutfağımızı uzun bir süre istila ettikleri vakitlere denk gelir. Özellikle sinema çıkışı veya ailece yapılan komşu gezmesi dönüşlerinde gündüz nerede yaşadıkları bilinmez böceklerin ışığın aniden yanmasıyla saf saf tümenler halinde dört yana kaçışmaları ve ağbilerimin terlikler ellerinde savaş çığlıkları atarak kim, kaç tane haklayacak diye girdikleri yarışlara oldum olalı hep mesafeli durmuşumdur. Üçüncüsü, mutfak rafına bir tabak için uzandığım andır. Tabakla birlikte önce elime sonra tezgaha sırt üstü düşüp ince tüylü ayaklarıyla debelenen yaratıkla birlikte benimde salondaki annemin yanına koşup elektroşoka uğramış gibi baştan ayağa titreme krizine girdiğim saatleri unutmama imkan yok. Sonra hayret uzun bir ara, tam soyları tükendi derken Paris’te bir Çin lokantasında sipariş edilen kurbağa bacağını beklerken masanın altından karşı masaya doğru seri adımlarla antenlerini sağa sola hareket ederek transit geçen bir hamam böceğini fark ettiğimde iştahım anında kapanıvermişti ve ne tuhaf yine Paris’te üç yıldızlı bir otelde banyonun lavabosuna saatlerce su akıtarak canavarı Seine Nehri’ne gönderdiğimi düşünsem de kafayı yastığa koyduğumda acaba bir daha çıkar mı diye duyduğum endişe de dün gibi aklımdadır. Ve son karşılaşmamız Haziran 2005, kapımın önünde yolunu kaybetmiş Gregory Samsa’m. Her an insanın karşısına çıkma ihtimali yüksek olan bu korkuyla mücadele edebilmek için onları iyi tanımak gerekir. Kim bilir bakarsınız tanıdıkça sevilebilir. O her an kanatlanıp üzerimize uçacakmış gibi duran kapkara pelerinleriyle belki de gerçekten Bay Samsa’sıdır Kafka’nın. Sanal bilgi aleminde biraz gezinince bu canavarların aslında iğrenilecek değil aksine insanoğlunun onlardan çok şey öğreneceği yaratıklar olduğunu gördüm ve yalnızca onların değil sivri sineklerin ve kendileri küçük fakat fıtratları büyük diğer böceklerinde. Bazıları insanlara zarar veriyor gibi görünüyordu ama bu zararlar uzun vadede yerkürenin ekolojik yapısının dengesi için elzemdi. Ve asıl olan da evrenin düzeniydi. İşte karafatmalarla ilgili muhteşem tespitler:* Genellikle geceleri aktif olan bu böcekler ışığa karşı hassastırlar. Antenleri çok küçük miktarlardaki nem ve yiyeceği tespit edebilir. Karınlarının arka tarafından uzanan duyargaları çok hafif hava akımlarına bile duyarlıdır; öyle ki, potansiyel bir tehlikeden saniyenin binde 54'ü gibi bir zamanda kaçmaya başlayabilirler. Sayıları itibariyle ekosistemin önemli bir parçası olan bu böcekler, bağırsaklarındaki bazı bakteriler sayesinde hemcinsleri de dahil olmak üzere bir çok şeyi yiyebilirler. Bu sebeple de ormanlardaki çör-çöp ve diğer hayvanların artıklarının yeniden tabiata dönmelerini hızlandırırlar. Isırmadıkları ve sokmadıkları için bakımları kolay, kullanımları güvenli ideal laboratuar hayvanıdırlar. Hızlı üremeleri, ortalığı kirletmeleri, kötü kokuları ve en azından potansiyel hastalık taşıyıcıları oldukları için bir çok böcek kırıcı ilaca maruz tutuldukları halde bunların bir kısmına adapte olmayı başarmışlardır. Kanları beyazdır. Bazı türleri kanatlıdır, fakat uçmaktan ziyade yürümeyi tercih ederler. Dünyanın en büyük hamamböceği Güney Amerika'da yaşar ve yaklaşık 15 cm uzunluğunda olup iki kanat arası uzunluğu da 30 cm civarındadır. İskeletleri vücutlarının dışındadır. Yılda birkaç defa iskelet, yani kabuk değiştirirler. Kabuğunu yeni değiştirmiş bir hamamböceğinin rengi beyaz, göz kısmı siyahtır. Kabuk 8 saat sonra normal rengini kazanır. Bazı türlerde dişiler sadece bir defa çiftleşir ve bu onlara ömürleri boyunca yeter. Kafası kopmuş bir hamamböceği 1 hafta daha yaşayabilir. Sonuçta ağzı olmadığından su içemediği için susuzluktan ölür. Yüzebilirler, ama ağız veya burunları ile değil de yanlarından nefes aldıkları için su yüzeyine doğru yüzerken çok zorlanırlar. Saatte 4.800 m kadar koşabilirler, maraton rekoru olmasa da boylarına göre çok çok iyi. HAMAM BÖCEKLERİ HAKKINDA BAZI SAYILAR : 6 ayakları vardır. Bir çoğunda 18 eklem bulunur. 40 dakika boyunca nefeslerini tutabilirler. Hayatlarının % 75 ini dinlenerek geçirirler, bu günde 18 saat demek olur ki, bayağı tembel oldukları anlamına geliyor. Dünya üzerindeki türlerinin sayısı 5000 civarındadır. Yaklaşık 320 milyon yıl önce, karbonifer çağda ortaya çıkmışlardır ve bu güne kadar görünüşleri çok az değişmiştir. Ağızları sağa-sola doğru hareket eder. Yiyeceksiz 1 ay, ancak susuz 1 hafta yaşayabilirler. Kalbi basitçe valflı bir tüten ibarettir. Tüp kanı ileri ve geri pompalayabilir. Kalp böceğe hiçbir zarar vermeden durabilir de. Yavru hamamböcekleri milimetrenin yarısı kadar bir deliğe sığabilir. Yetişkin erkekler 1.5 mm, hamile dişiler de 4,5 mm büyüklüğündeki aralıklara sığabilirler. Dünya üzerinde her yerde bulunurlar. Türlerinin çoğu tropiklerde yaşar, ancak Kuzey ve Güney Kutuplarında da yaşayabilirler. -32 dereceye kadar dayanabilirler. Ayaklarındaki pençeleri sayesinde duvarlara tırmanırlar. Koku alma duyuları o kadar gelişmiştir ki ev halkını misafirlerden ayırt edebilirler. Dişiler feromon denilen bir tür koku salgılayarak erkekleri davet ederler. HAMAM BÖCEKLERİNİN ZOR KOŞULLARA DAYANABİLİRLİĞİNİN ÖLÇÜLMESİ AMACIYLA YAPILAN ÇALIŞMALAR Jason L. Maron, Department of Physics, California Institute of Technology. Bu deneyler minimum bilimsel kesinlikle yapıldı. Aynı hamamböceğini bir daha kullanma imkanı olmadığından hiç bir kontrol yoktu. Bu da bir referans hamamböceği tanımlamanın gerekliliğini kanıtlıyor. Aslında deneyler özellikle hamamböcekleri üzerinde kurulmamıştı, ancak bir deney yapılırken her yerde olduğu kadar laboratuarlarda da bulunan bir hamamböceği, istemeden de olsa, deneyin bir parçası oldu. Sıvı Azotta Dondurma: Öldü. Yaşamını sürdürebileceği en düşük sıcaklık belirlenemedi. Havasız Bırakma: Hava boşaltılırken şiddetle titredi, sonra hareketsiz kaldı. Vakum 10 dakika boyunca uygulandı. Tekrar havaya çıkarıldığında yavaş yavaş canlandı ve 2 dakika sonra normale döndü. Maksimum vakum zamanı belirlenemedi. Radyasyon: 40 kW gücünde ve dönen bir anot kaynağından üretilen X-ışınlarına uzun süre maruz kalmış hamamböceklerinin yaşamaya devam ettikleri biliniyor. Kıyaslama için söylemek gerekirse insan vücudunun buna 1 saniye bile maruz kalması ölüm nedenidir. Brookhaven Ulusal Laboratuarındaki synchrotronun ürettiği 10 keV X-ışınına maruz kalan bir hamamböceği öldü. Buradaki synchrotron demetinin yoğunluğu dönen bir anot kaynağından üretilen demetin yoğunluğundan yaklaşık 1000 kat büyüktü. Radyasyona maruz kalmanın kesin limiti belirlenemedi. 12 Molar HCl e Batırılma: 30 saniyede öldü. 12 Molar NaOH e Batırılma: 30 saniyede öldü. Suya Batırılma: Suya batırıldıktan 10 dakika sonra dışarı çıkarılan böcek yaşamaya devam etti. Maksimum suda kalma süresi belirlenemedi. 20 Atmosfer Hava Basıncı Uygulama: Görünür hiçbir etki olmadı. Maksimum basınç belirlenemedi. 100 Derece Sıcaklıktaki Fırına Koyma: Ölmesi çok uzun sürdü. Termal etkiye maruz kalma sınırı belirlenemedi. Ayakkabı ve Taban Arasında Ezilme: Dış iskeleti ezmek için yaklaşık 29.4 N kuvvet gerekti. Bu, ezme noktası olarak biliniyor. Santrifüj: Hamamböceğinin maksimum santrifüj kapasitesi belirlenemedi. Ayakkabı ile ezme deneyindeki sonuçtan bir tahmin yapılabilir. Sapanla Duvara Atma: Bu deney hamamböceğinin ani yavaşlama travma sınırını ölçecekti ve sonucun ezme noktasından epey büyük çıkması bekleniyordu. Bu deney yapılmadı. Mikrodalga: 1 dakika boyunca hiçbir etki gözlenmedi. Hamamböceğinin maksimum mikrodalga kapasitesi belirlenemedi. Böcek kıran Spreyi: Öldü. Patlama: Patlama sırasında bir M60 tan 1 cm uzakta bulunan bir hamamböceği yaşamaya devam etti. Uzatılma Dayanıklılığı: Belirlenemedi. Cıva: 30 derecedeki cıva buharı basıncına uzun süre maruz bırakılan hamamböceğinin yaşayıp yaşayamayacağı belirlenemedi. Elektroşok: Bu deneyler yapılmadı. *** Hamam böcekleri ile ilgili birkaç ilginç haber: ABD, hamam böceklerini terörizmle savaşta kullanmayı planlıyormuş.Pentagon'un desteklediği bilim adamlarının, biyolojik ve kimyasal silah saldırılarında erken uyarı verebilecek hamam böceklerinin üzerinde çalışmalar yaptıkları bildirilmiş. Yukarda ki deneyler gibi daha milyonlarca deney yapılıyor olmalı üzerlerinde, belki şimdi, şu anda. Yeni albümüyle müzik dünyasında fırtına gibi esen bir şarkıcı, -tabi ki bir erkek- böcek koleksiyonu yaptığını açıklamış. Ünlü şarkıcı, aralarında hamam böceklerinin de yer aldığı 15 böceği kuruttuğunu ve koleksiyon yaptığını söylemiş. Bakkal poşetlerinde saklanarak, köpeğinizin üzerine yapışarak, camları açtığınızda veya bir çatlaktan içeri girerek, su borularınızdan tırmanarak ya da en basit yoluyla siz evinize girerken onlar da yürüyerek çeşitli şekillerde evimizi istila edebilirlermiş. Hayatta kalmak için çok az miktarda su ve gıdaya ihtiyaç duyduklarından, evimizin temiz olması haşere olmayacağının bir garantisi değilmiş. Alman özel televizyon kanalı RTL tarafından düzenlenen bir yarışma programında, cam kuvözün içinde 30 bin hamam böceğiyle 1 dakikadan fazla kalan Daniel Küblböck dünya rekoru kırmış. ''Ben bir yıldızım-Beni buradan çıkartın'' adlı programda, Daniel'in bir deniz gözlüğüyle yattığı kuvözün içine 30 bin hamam böceği boşaltılmış. Ve Daniel, hamam böcekleriyle 1 dakika 6 saniye kuvözün içinde kalarak yeni bir dünya rekoruna imza atmış. Daniel'in ağzına deneme sırasında bir hamam böceği de girmiş ve denemeden sonra şok geçiren Daniel, 10 dakika süreyle tek kelime konuşamamış. Hamam böcekleri hastalık taşıyormuş. Hamam böceklerinin her çeşit besini ve insan dışkısını yediğini, tuvalet ve kanalizasyonlarda dolaştığını dolayısıyla veba, tifo, kolera, cüzam, tüberküloz, dizanteri, çocuk felci, besin zehirlenmesi etkenlerini çevreye bulaştırması nedeniyle büyük önem taşıdıklarını ve yumurtalarına hiçbir ilacın tesir etmediğini ifade eden yetkililer bu böceklerle mücadelede mutfak temizliğinin büyük önem taşıdığını yiyeceklerin mutlaka kapalı kutularda muhafaza edilmesinin, çöp kovasının ağzının sıkıca kapatılmasının gerektiğini belirtmişler. Yetkililer ayrıca tek bir ilaçlama ile hamam böceklerinden kurtulmanın mümkün olmadığına dikkat çekerek, görünen tüm erginler yok oluncaya kadar ilaçlamaya devam edilmesini, kahverengi hamam böceklerinde yumurtadan çıkacak yavrular için 20 gün sonra, siyah hamam böcekleri için yazın 1.5 ay sonra yeni bir ilaçlama yapılmasını önermişler. Birde dünya dillerinde hamam böceği nasıl denir, özellikle sık seyahat edenler için gerekebilecek kısa bir liste: İngilizce: cockroach Bulgarca: хлебарка Felemenkçe: kakkerlak Fince: torakka Fransızca: cafard, blatte, sifflante Almanca: Schabe, Kakerlake İbranice: צוק Japonca: gokiburi Portekizce: barata Rusça: тарака, tarakan İspanyolca: cucaracha İsveççe: kackerlacka Türkçe: hamam böceği Urduca: جهنگر 320 milyon yıllık fosili bulunan hamam böceği Darwin’in evrim teorisinin pabucunu bile dama atmış. Daha ne olsun... Doğrusu çok şey öğrendim karafatmalarla ilgili ama bu yazıyı uzatıp -okuyanlar erkek de olsa- şansı fazla zorlamamakta fayda var. Daha fazla bilgilenmek isteyenler benim de alıntılar yaptığım www.bio.umass.edu/biology ile www.geocities.com/yenvural_y/bocek/hamam_ bocegi.htm adresinden eksik kalanları tamamlayabilirler ama ben pek tavsiye etmem. Sitelere tıklar tıklamaz yazılar arasında harmanlanmış yüzlerce karafatma türü ekrandan dört bir yana uçuşmaya başlıyorlar hemen. Gözünüzü kapatsanız bile durdurmanız mümkün olmuyor. Ondan bir ötesi her an psikiyatri uzmanlarının alanına girmeye başlayabilir. Umarım benim de konuyla ilgili bu son yazım olur. Gerçi sivrisineklerin de hayatıyla ilgili epeyce bilgi sahibi oldum ama neyse sabırları zorlamayalım – belki sıcak yaz gecelerinde paylaşmakta yarar var-. Aklıma gelmişken, hamam böcekleri ile ilgili uzun zaman önce internette dolaşan ünlü bir öykü vardı, elektronik posta kutuma sık sık atılan ve her seferinde zevkle okuduğum matrak bir yazı, evin sahibi hanımın mutfakta iş üzerinde bastığı bir karafatma ile karşılaşması üzerine karafatmanın bizatihi kendisi tarafından anlatılan bir öykü, duymadıysanız hiç çekinmeyin yazın bana. (Yoksa yazımın başlığını “Karafatma I”olarak değiştirse miydim?) * Referans: www.geocities.com/yenvural_y/bocek/hamam_ bocegi.htm
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hülya Atakan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |