Şiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Perilerim sende kalsın. Zaten beni istemiyorlar artık. Sakın eğilme, kahpeliğin çürüttüğü cüzzamlı bedenimin, kalıntılarını toplama ardımdan. Bak kimse değmiyor bana. Sesim ulaşmıyor hiçbir kulağa. Toz bulutları bir lanet hortumuyla içine alıyor beni. Dönüyorum ..dönüyorum…gözlerimin önünden geçiyor beyazlamış suratın… korku dolu bakışların ve ılık tebessümünle beslenmiş dudakların. Kokun geliyor deniz kenarından bu tarafa. Sokaklar, pis çarşaflar gibi ayaklarıma dolanıyor. Adımlarım kasvetli bir yolculuktan haberdar memnunsuzlukla boyun eğiyor bana. Kesiklerim kolay iyileşmiyor son günlerde. Hep izleri kalıyor ve sen derin çizgiler bırakıyorsun yüzümde. Bir kuzgun var, bahçemdeki yaşlı ağaçta tünüyor her gece. Annemin alınganlığını, babamın öfkesini taşıyor. Bazen ağlayışlarıma eşlik ediyor o tuhaf eğrelti sesiyle. Evim hiç kurumayan boyalı kapılarıyla karşılıyor beni. Esirden farksız şu zavallı duvarlar. Beni mi dışarıdaki dünyadan koruyorlar yoksa dışarıdakileri mi benden ? Bilmiyorum. Eskimiş dilenci kıyafetlerimin örttüğü şişkinlikte sen varsın. Sana benzeyen biri belki de. Saçlarım dökülüyor, hastalıklı ellerim titriyor. Ardından yerine bıraktığın da, aç bir kurt gibi tüketiyor beni, içimden kemiriyor yavaş yavaş. Sana benzeyeceğini anlatıyor sanki bana. Ayaklarım bedenimin çamuruyla yerçekimini eziyor, asfaltları eritiyor tıknazlığımın ezici ağırlığıyla. Sana lanet olsun! Lanet olsun sana! Gittiğin günden beri her gün terk ediyorsun beni, yeniden ve yeniden. Her gün aynı acı, aynı dehşet, aynı açlık. Gün, gözlerimi kapattığında elinin karanlık tersiyle, yaklaşıyorsun bana sinsice. Unutturuyorsun, uyutuyorsun, öpüyorsun şefkatli dudaklarınla. Serinletiyorsun nefesinle, teninle rahatlatıyorsun beni. Koklayarak annesini tanıyan yavru köpekler gibi buluyorum seni. Bir müzik çalıyor, şu fi tarihinden kalan eski plaklardan biri. Ellerin belimde dans ediyor. Ritmin kanımı kaynatıyor. Aynalardan biri buluyor beni, eskisi kadar güzelim, görüyorum kendimi. Pembe yanaklarım, yumuşak tenim, canlı saçlarım, umutlu aşık gözlerim. Yabancı biri gibi bakıyorum kendime. Biraz şaşkınım bu yaşayan ben’in karşısında. Ellerimle uzanıyorum görüntüme dokunmak için. Ama suratım arkasını dönüp gidiyor bana. Sesleniyorum kendime. Geri gelmiyor görüntüm. Yürüdükçe etekleri kanla kaplanıyor. Aşağıdan yukarı doğru topraktan emilen bir karanlıkla dolmaya başlıyor kumaş. Korkuyla elimi geri çekiyorum . Gözlerimi yumuyorum. Çoktan gitmiş oluyor, bomboş kalıyor aynalar. Çentikler hatırlatıyor tarihi bana. Ölüme uyandığımı anlıyorum, yine her sabah ki gibi sensizliğe uyanıyorum. Karnım büyüyor gün geçtikce. Bir erkek doğuracağımı biliyorum. Küçük ve zayıf bir bebek olacak. Büyüdükçe sana benzeyecek, senin adını alacak, senin bakışların yerleşecek gözlerine. Her sabah onu yanımda bulmak için uyanacağım. Gün boyu ellerim saçlarını sevecek, dudaklarım büyük bir sevgiyle öpecek oğlumuzu. Sıkı sıkı sarılacak kollarım o her ne kadar şikayet etse de. Bir gün senin gibi gideceğini bildiğim için özlemle dolanıp daha fazla sindireceğim onu içime. Bu tutku, bu aşk tortusu birikecek kalbimde dolu dolu. Seni aramaya gittiği gün, oğlunun sana geldiği gün, aynalara sırtımı döneceğim. Eteklerimden aşağıya kanlar akacak oluk oluk. Kimsesizliğin beslediği topraklarda çıplak ayaklarla yürüyeceğim. Pembelik çekilecek yavaş yavaş yanaklarımdan. Saçlarım tutam tutam dökülecek ben yürürken ardımdan. Kederimin çizgileri bulacak hemen alnımdaki yerlerini. Nefesim tükendiğinde vücudum bırakacak kendini çoktan beri bekleyen yağmur dolu ölüm çukuruna. İşte o zaman görüntüm silinecek sonsuza kadar. Bunca ıstıraba katlanan yetim ruhuma açılacak ardına kadar kapılar. Kırmızı ağacın gölgesinde sizinle buluşacağım.Verimli yeşil topraklarında cennetin yeniden doğacağım hiçbir şeyi hatırlamadan, yaşlanmadan, uyumadan, sonsuz bir huzurla.. size doyacağım.. Ama şimdi biraz uyumalıyım…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © güliz dülgeroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |