Dünyaya geldiğinden, dünyada bulunduğundan, dünyadan gideceğinden hoşnut olan bir kimse görmedim. -Namık Kemal |
|
||||||||||
|
Dinliyorum duymak istemediğim bu yalnızlık söylemlerini. Gecenin içinde durmuşum bir başıma, açık camdan içeriye giren köpek sesini dinliyorum. Bende yalnızım diyen bir başka ses bu da sanki! Yalnızlık... İçimde bilmediğim bir acım var. Kanım gitmiş uzaklara şöyle bir sarılıp kokusunu içime çekememişken. Kanım gitmiş gitmesine ama bu gidiş, ille de gitmek istediğinden değil başka çıkar yolu kalmadığından. Bir yola girmiş ille yolun sonuna ulaşacak. Olması gereken bu. Ve kanım bensiz oralarda. Gözlerim dolu dolu. Sağanak yağmur zamanını bekliyor. “Ağlıyor musun sen?” diyen telefondaki sesi kulağımda hâlâ. Ağlamıyorum kanım(?). Üşüyorum ben. Sanki çıplağım. Sanki korunmasızım. Sanki ben, ben değilim. Sanki anlamsız her şey. Dost kuytumu arıyorum böyle zamanlarda. Beraber ağlayabilirim onunla. Anlamasa da benimle ağlar, beni sarar, ısıtır dost kuytum. Her zaman ki gibi yalnızlığımın şahidi dost kuytum benimle, sanki. Gecenin içinde oturmuşum bir başıma yalnızlığımla, yalın. Uyuşuyor ellerim, kollarım... Tutamazmışım gibi, saramazmışım gibi hissediyorum sevdiğimi, sevdiklerimi. Donmuşum sanki öylece. Bir şarkı geliyor aklıma birden “gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar, yeryüzünde sizin kadar yalnızım...” Değişmişim ben. Kendime olan güvenimi yitirmişim sanki. Dengesiz konuşuyor, dengesiz yaşıyor, dengesiz savruluyorum, dengeli gözüken yüzümle. Gözlerimdeki bu anlamsız bakış bana ait değil sanki. Aynada bakmıyorum bana ait olmayan bu bakışların sahibi gözlerime. Bu gözler benim değil sanki. Ne anlamsız yaşam şu zamanlarda. Bir yanım bırak kendini öylesine, boş boş bak yaşama derken, bir yanım hemen silkelen bırakma kendini diyor. Ben her iki yanımı da dinlemiyorum sanki. Geçen senelerde okuduğum bir roman geliyor aklıma. Adını da unutuyorum sanki içindeki kahramanları da birden. Çok anlamsız ki zaten her şey... Unut gitsin... Gecenin içinde yalnızlığımla, yalın bir türkü tutturmuşum, rüzgarımla. Göz yaşlarım kurumuş çoktan akamadan. Sırtım ayaza kesmiş. Öylece oturmuşum, kollarımı bağlayıp. Dilimde türküm, öylesine sanki. Gecenin içinde yalnızlığımla, yalın... Bir başıma...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Serpil Başol, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |