"Küle değil, ateşe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar |
|
||||||||||
|
Öyle bir kahramandı ki “o” sürekli hakkında farklı şeyler düşünüyordum. Evet, bir masal kahramanım vardı… Ve ben onu nasıl sevdiğime karar verememiştim… Bir masal kahramanı yaratmıştım ellerimle…Bana özel bir kahramandı. Beyaz bir atı yoktu. Onun atı griydi. Mükemmel olsun istemedim ama mükemmeldi işte.Gri bir atı vardı ama bana dolu dizgin gelmiyordu. Hata yapabilsin istedim. Hataları olursa beni daha iyi anlar diye düşünmüştüm. Anlayamadı... Bir masal kahramanım vardı… Sanmıştım ki beni, benim onu sevdiğimden daha çok sevebilir… Olabilirdi de belki! Ama olmadı işte, olamadı… Benim olmayan bir masalın kahramanıydı o…Başka bir yaşama ait, peri kızını arayan bir kahramandı. Ona tamamen ait olacak peri kızını ararken bana rastlamıştı. İlkin “o” sanmıştı , benim onu “o” sandığım gibi.. Sonra anlamıştı “o”olmadığımı ama geç kalmıştı geri dönmekte… Bir masal kahramanıydı o…Ne yapacağını bilemeyen, duygusal , hassas bir kahraman… Bildik kahramanlar gibi sert bir kalbi, ille de kuvvetli bir ruhu yoktu işte. Onun örselenmiş bir yüreği vardı. İçindeki küçük çocuk güvensizdi insanlara. Ama bana güvenmişti işte. Ya da ben güvendiğim için onun da güvendiğini sanmıştım… Benim olmayan bir masal kahramanım vardı. Masaldaki gibi öperek uyandırsın istemiyordum! Tam tersi elleriyle gözlerimi kapatsın istiyordum. Gözlerimi kapatsın ve ona yaslanarak uyuyayım. Hem de öyle bir uyku olsun ki bu , sonsuza dek sürsün…Ben uyuyayım. Ama o benim yanımda olsun. Nefesinin sessini duyayım kulaklarımla, kokusunu alayım burnumla, sıcaklığını hissedeyim tüm benliğimle… Ama gözlerim uyusun! Ben uyuyayım ama kahramanım hep uyanık kalsın… Bir masal kahramanı yaratmıştım… Öyle inanmıştım ki kahramanıma…Hep yanımda , yaşamımda olacağına inandırmıştım kendimi. Öyle abartmıştım ki bunu kahramanım da inanmıştı benden ayrılmayacağına... Ne yazık ki kahramanım çok unutkandı… İstemeden de olsa sözlerini unutabiliyordu. Kendini bile unutan bir kahraman nasıl başkalarını hatırlayabilsin ki? Unutmadığı iki kişi vardı yaşamında: ana kraliçe ve küçük prensesi… Benim olmayan bir masal demiştim size. Hakikaten benim olmayan bir masaldı bu…Ama ben bu masalın içindeydim. Farklı zaman dilimi olmalıydı. Ben, ben de olmalıydım. Kahramanım ise yine “o” olmalıydı… Beni ejderhalara karşı korumalıydı. Beni sevmeliydi kalbinin küçük bir bölümüyle. Hiçbir yerde unutmamalıydı. Götürmeliydi gittiği her yere veya gidemediği yerlere bile! Gözlerimin içine güvenle bakabilmeliydi. Çekintisiz konuşabilmeliydi… Ama yapamıyordu işte… Benim olmayan bir masalın, bana ait olmayan kahramanıylaydım… Ne kadar süreceği belli olmayan bir masalın içindeydim… Ama masal bitmek üzereydi işte… Benim olmayan bir masal kahramanı yaratmıştım ellerimle… Ve şimdi de gitmesine izin verecektim. Benim olmayan bu masala, yine ellerimle bir son yazmalıydım! Gitmeliydi kahramanım… Sonsuza kadar… Masal bu ya!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Serpil Başol, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |