..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir gün karşıma biri çıkacak ve bana: "Herşey olması gerektiği gibi olmaktadır, efendim" diyecektir. -A. Ağaoğlu, Yazsonu
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Türkiye > Mehmet Sinan Gür




20 Mart 2005
Kitap - Meraklısına Metal Fırtına  
Mehmet Sinan Gür
Örnek 2: Helikopterler kuzeye doğru yönlenmeye başlayınca artık kara onlardan fazla uzak değildi. (S. 272)


:CHAA:
Son günlerde bir kitap çokça konuşuluyor. Biri henüz askere bile gitmemiş olan iki genç yazar ABD’nin Türkiye’ye saldırışını, Irak’tan İstanbul’a ilerleyişini yazmışlar. Merakımı yenemeyip ben de okudum bu kitabı. Kitap süre olarak 23 Mayıs 2007’den 13 Haziran 2007’ye kadar yaklaşık üç haftalık bir süreyi kapsıyor.

Okumadan önce hakkında birçok eleştiri duymuştum. Bunlar, kitabın ülke dışından başka birileri tarafından yazılmış olması, yazarların Fethullahçı olması gibi eleştirilerdi. Kitap Timas Yayınlarından çıkmış. Bu yayınevi aynı zamanda İllumnati - Texe Marrs’ın yayıncısı. Onunla ilgili eleştirilerimi almış olmalısınız. Bu kitabı da bakalım ne var diyerek hevesle, iki gün içinde okudum. Sonunda eleştirilerin pek de haksız olmadığını gördüm. Kitabın başlarında pek anlaşılmıyordu ama sonuna doğru ortaya çıkmaya başladı. Birkaç olumsuz şey gördüm. Not almadım ancak ilerledikçe daha belirginleşti. Ben de gördüğüm yanlışları yazdım.

Kitapta bir edebi eserde olmaması gereken sıklık ve düzeyde cümle düşüklükleri var. Şüphesiz iyi yerleri de var ama durumu kurtarmıyor. Bu edebi eser değil diyen çıkar mı bilmiyorum. Onlar için söylüyorum, bu edebi bir eserdir. Böyle hataların olması özensizliği, kitap hemen çıksın diye aceleciliği gösterir. Bir yayınevinin redaktörü vardır. Yazar hata yapsa onun düzeltmesi beklenir. Bundan çıkan sonuç, ne yazarların ne redaktörün ne yayın sorumlusunun kontrolünde olmayan başka bir güç bu kitabın böyle çıkmasını zorlamış. Patron olabilir mi? Yayınevinin sahibi kim?

Biraz okumuş, Türkiye’yi, İstanbul’u, Ankara’yı bilen bir Türk vatandaşının yapamayacağı hatalar var.

Örnek 1: “Yeşilköy açıklarındaki adaların birkaç kilometre güneyinden geçti. Hedefleri doğrudan Yeşilköy Havaalanıydı.” (S. 271)
Bu cümle bana bir çeviri cümlesi gibi geliyor. Hiçbir İstanbullu Adalardan ‘Yeşilköy’ün açıklarında’ diye söz etmez. Adalar Anadolu yakasına yakındır çünkü. Ancak Yabancı bir kişi olarak haritaya bakarsanız, yukarıdan aşağı bir çizgi çizince Adalar Yeşilköy’ün hizasına gelir. O zaman bu cümle kurulabilir. Bunda bile hata var. Kanımca İngilizce’sinde biraz daha farklı bir şey kast ediliyordu. Adaların Yeşilköy’ün birkaç kilometre güneyinde olması gibi.

Örnek 2: Helikopterler kuzeye doğru yönlenmeye başlayınca artık kara onlardan fazla uzak değildi. (S. 272)
Bu cümlede de çevirinin iyi yapılmadığı görülüyor.

Örnek 3: “Kavaklıdere’deki küçük park…”
Bu park Kuğulu Park. Hiçbir Ankaralı Kuğulu Park’tan böyle söz etmez. Ancak oraları görmüş, parkın adını bilmeyen yabancı biri böyle söyleyebilir.

Örnek 4: “Boğaz köprüsü ortadan ikiye ayrılmıştı. Diğeri sağlamdı.”
Boğaz değil Boğaziçi. Diğeri de Fatih Sultan Mehmet Köprüsüdür, ‘diğeri’ değil. Bunu da ancak bir yabancı söyleyebilir.

Örnek 5: Amerikalıların Suriye’den Toroslara kadar olan geçişinde belirsizlik var. Damadan düşer gibi geçmişler. Bölgeyi bilmeyen biri yapar bu işi ancak. Halbuki yolda Amanos dağları vardır ve orayı aşmak Torosları aşmak kadar zordur. Arada yalnız Belen geçidi vardır. Aklı olan Türkiye’ye ya Nizip üzerinden girer, ya da Adana’ya, Mersin’e asker çıkarır. Kitapta böyle bir şey yok. Irak’ta çatışma var, otobüs büyüklüğünde bombalar var, o kadar. Belki gerisini anlatmak için, burayı önemsiz buldukları için üstünkörü geçmiş olabilirler. Ama daha sonra Hatay’da konuşlanmış Türk birliklerinin İstanbul’a sevkinden söz ediyorlar.

Bazı şeyler tam Amerikan kafası ve kültürü ile yazılmış.

Örnek : Türklerle futbol oynamayacağız. (S. 271)
Burada söz edilen futbol, kıran kırana geçen Amerikan futbolu olması gerekir. Bizdeki futbol değil. Bunu yazarken yazarlar ya çok iyi konsantre olmuşlar, tam Amerikalı gibi düşünüyorlar, ya da Türkçe’ye çevrilirken böylece çevrilivermiş. Bunun gibi daha başka örnekler var. “Ham filmler akıyordu…” (Yani montajı yapılmamış filmler) “Helikopterler hover pozisyonunda…” (Yani ayakları yere değmeden)

Kitapta zaman hatası var. Süre bütün kitapta 3 hafta.

Örnek 1: Bir yerinde Amerikalılardan kaçan Gökhan’ın kolu kırılıyor. Kitabın sonunda da bu kişi birini kaçırıp işkence ile öldürüyor. Kırık kol iki haftada birini kaçırabilecek kadar nasıl iyileşir?

Örnek 2: Maaşlar ödenmemeye başlanmıştı.
Türkiye’de maaşlar benim bildiğim aylık ödenir. 3 hafta içinde maaşlar nasıl oluyor da ödenemiyor? Gerçi bir tane aybaşı geçiyor. Öyle bile olsa anlatıştan sanki aradan aylar geçmiş gibi bir şey anlaşılıyor.

Kitabın kuruluşu, iki gücün çarpışıp bir tarafın zor durumda hep kazanması üzerine. Amerikalılar zor durumda kalıyor ama hep kazanıyorlar. Amerikalıların kurgusu ve düşüncesi. Yazarlar ya çok Amerikan filmi izleyip kitaplarını okumuşlar, ya da çeviri nedeniyle böyle olmuş.

Türkler tarafında ise mutlak itaat var.
Örnek: Polis, Ersin’in ensesine bir tokat vurup “Geç lan şuraya,” dedi. (s. 276)
Ersin savaşanlara yardım etmeye gelmiş zayıf biri. Ona rağmen polislerce aşağılanıyor.

Bunun yanında Türkiye’ye ihanet edenler var. Bu olabilir ancak daha kötüsü zengin İstanbullularla fakir İstanbullular ayrıştırılmış. İstanbul’un zengin semtleri işgale ses çıkarmıyor. Amerikalılar hep gecekondu bölgelerini bombalıyor. Bu çok tehlikeli, kendi insanlarımızı yaralayıcı bir düşünce, belki yazarların belki de yazarların bulunduğu grubun düşüncesini, Türkiye’ye bakış açısını yansıtıyor. Kitabın bazı bölümlerinin dizginlenmiş, törpülenmiş ülkücülük çerçevesine girdiğini söyleyebilirim.

Verilen silah detayları, ABD ve Avrupa’nın kaba da olsa bazı detayları, Fransa, Hollanda, Bonn gibi ancak Avrupa’da yaşamış birinin bilebileceği bazı şeyler, başka bazı şeylerin Amerikalıların ağzından ve gözünden anlatılması, bir kitabın bazı yerinin öyle, bazı yerinin böyle olması beni şu sonuca ulaştırıyor. Bu kitap aceleye gelmiş bir takım çalışmasıdır. Aradaki tutarsızlıklar, üslup değişiklikleri bundan kaynaklanıyor.

20.Mart.2005






.Eleştiriler & Yorumlar

:: Bencede...
Gönderen: nadumyas / İstanbul/Türkiye
23 Mart 2005
*Amerika Suriye-Esatla anlaşma yapıyor. Suriye askerleri geri çekilecek.Daha sonra Suriye'den pek bahsedilmiyor. *Türkiye 35 askerinin ölümüyle ilgili olarak savaşı başlatan taraf olarak ABD hükümetince lanse ediliyor. Oysa saldıran onlar ve savunmasız Türk tugay askerlerini öldürüyorlar. Bizden çıkıp kimse açıklama yapmıyor, yalanlamıyor, tepki göstermiyor... *Gökhan otelden nasıl kaçtı diye düşünürken, ilerleyen sayfalarda bu kaçıştan bahsediliyor. Ancak birinci bombanın zaman ayarını (pragramlamasını) ne vakit yaptı? Ben mi kaçırdım okurken... *Bankacılık sistemi durmuştu. Kredi kartları sistemleri çalışıyordu. Bunun nasıl olduğunu hala anlamış değilim? *Anıtkabir bombalandı, Atatürkün naaşı arandı ama yerinde bulunamadı. Bu naaş nereye kayboldu? *Tüm olaylar boyunca ölürken, her Türk askeri ve sivili, Türk süvarilerinin yoğun nal seslerini işitti, hatta bir aralar Amerakn Askerlerinede göründüler.(ilk çarpışma bölümleri) *Türk kahramanlığına değinen tek örnek; Er Sabahattin ve 4 arkadaşının çukur içinde el ele tutuşup üzerlerindeki bombaların fitilini çekip, düşman tankını ortadan kaldırmak adına birlikte ölüme gitmeleri idi. Gerisi fasa fiso... Valla bir iki kez daha okunsa daha çok şey çıkar. Elinize sağlık. Sıkan, herkesin bildiği bir komplo teorisini kağıda döken, bu kitapla kimin kime gözdağı yada mesaj verdiği belli olmayan, ancak her halinden iç yada dış güçlerin de parmağının olduğu izlenimi yaratan, okurken 24 dizisinden bir bölüm izler gibi hissettiğim ve sıkıldığım bir kitap oldu... Teşekkürler değindiğiniz için. Naile

:: Teşekkür ederim
Gönderen: Murat M. UĞURLU / İstanbul/Türkiye
23 Mart 2005
Sayın Gür, Ne yapsam diye düşünüp dururken rahatlattınız beni.Fantastik eserlere ilgim yoktur. Ne var ki, bu kitabı almayı düşünüyor, paraya da kıyamıyordum. Zaten üzerinde fırtınalar koparılan birçok film ve kitabın fiyaskodan ibaret olduğunu ve birer reklam dehası sunumu olduklarını düşünüyor, onlardan uzak durmaya çalışıyordum. Sziler gibi fedakar (ben öyle değerlendiriyorum)insanların çabasıyla bazı tuzaklardan kolayca sıyrılıyoruz. Aydınlatıcı bilgileriniz için teşekkür eder, sağlıklar dilrim. M.M. UĞURLU .




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın türkiye kümesinde bulunan diğer yazıları...
Empati Kelimesinin Anlamını Hrant Dink'ten Öğrendim
İngilizce Eğitim I, ODTÜ ve Oktay Sinanoğlu
Tohum Yasası - Bu Ne Biçim Yasa
Türk ve Kürt Aydınların Dikkatine
Türkiye Avrupa Birliğine Giremez
Yapmamalıydınız Komutanım
Film - İki Film Birden
İngilizce Eğitim II, Tarihte Yabancı Dil

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yemen Türküsü
Kitap - Sevdalinka - Ayşe Kulin
Erbil (Kuzey Irak) 1
Kitap - Karl Marx 32inci Dereceden Masonmuş
Rüya Gibi - Kafkas Halk Dansları Gösterisi
Sezen Aksu Konserinin Düşündürdükleri
Film Kitap - Turyetski Gambit ve Plevne Savaşı
Boykot Bütün Dünyada Yayılıyor
Cola Turka Üzerine
Film - Amen, Gaz Odaları ve Gerçekler

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.