..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yanlış sayısız şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir. -Rouesseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Savaş ve Afetler > Mehmet Sinan Gür




2 Şubat 2003
Film - Amen, Gaz Odaları ve Gerçekler  
Sessiz kalmak da suçtur.

Mehmet Sinan Gür


Amen isimli film, filmin konusu gaz odaları ve geleceğimiz üzerine.


:EJCC:
Şu sıralarda sinemalarda gösterilen bir film var. Almanların Yahudilere ettiklerini anlatmakla kalmıyor; aynı zamanda Vatikan’ı ve Papa’yı ve bu soykırım karşısında sessiz kalan müttefikleri suçluyor. Müttefikler Alman kentlerine tonlarca bomba yağdırırken kamplara Yahudi taşıyana tren yollarına tek bomba atmıyorlar. Tam olarak soykırıma göz yumuyorlar. Her şey bittikten sonra sanki karşıymış gibi tavır takınıyorlar. Yahudileri öldüren haşarat ilacı Ziklon’u temin etmekle sorumlu olana SS teğmen Gerstein, kurguya göre istemediği halde sistemin dediklerini yapıyor. Ancak gerçekte o da sorumlu. Çünkü Alman ırkının üstünlüğüne inanmış. Yalnızca Yahudilerin öldürülmelerine razı değil; o kadar.

Ziklon’un insan üzerindeki etkisi önce akıl hastalarında deneniyor. Bu arada Gerstein’in akıl hastası olan yeğeni de ölüyor. Hıncı biraz da oradan geliyor.

Bir Alman çocuğunun kafasını karıştıran matematik problemi: Bir kişiye iş sağlamak için yaklaşık 15bin mark harcamak gerekir. Bir akıl hastaları hastanesi 6 milyon marka mal olduğuna göre hastane yapmak yerine kaç işçiye iş sağlanabilir?

Bu soru gerçekte işe yaramayan insana verilen değeri anlatıyor. Kilise akıl hastalarının öldürülmesine karşı çıkıyor. Ama Yahudilerin öldürülmesine karşı çıkmıyor. Neden? Çünkü onlar Katolik, hatta Hıristiyan bile değillermiş. Kardinal bunu böyle savunuyor.

Aşağıda 28.Mart.2002’deizedebiyata gönderdiğim ancak hemen hiç okunmayan bir yazım var. Umarım filmin güncelliği nedeniyle bu kez okunur.

2.Şubat.2003

İkinci Dünya Savaşı sırasında 20 milyon insan öldü. Bunların çok azı asker, çoğunluğu sivil idi. 6 milyonu da gaz odalarında can veren Yahudilerdi.

Yahudiler gaz odalarına gönderilirken sıkı bir düzen uygulanıyordu. Almanlarla birlikte çalışan Yahudi polisler vardı. Herkesin kaydı tutuluyordu. Gaz odaları duş alma yerlerine benzetilmişti. Duvarlarına “Temiz kalmak bir insanlık görevidir” şeklinde sloganlar yazılmıştı. Bütün bunlar Yahudilerin gaz odalarına uysalca girmeleri için yapılmıştı. Güya dış etkilerden korunması için odaların her yeri kapatılmıştı. İnsanlar banyo yapacaklarını sanırken, duşlardan su gelmesini beklerken hava ile karşılaşınca zehirli gaz çıkaran paketler, yandaki özel bölmelerden içeriye atılıyordu. Çırılçıplak soyunmuş insanlar nereye geldiklerini anladıklarında, gazın kokusunu aldıklarında artık iş işten geçmiş oluyordu.

Odaların gözetleme delikleri vardı. Alman askerler bu deliklerden içeriye, ölmekte olan insanların neler yaptıklarına bakıyorlardı. Onlara odanın ortasında, dışarıdan temiz hava giren bir delik olduğunu söyledikleri zaman herkes can havliyle o deliğe hücum ediyordu. Bir an daha fazla yaşayabilmek için birbirlerini çiğneyip deliğe ulaşmaya çalışıyorlardı. Sağ kalan son kişi de öldüğü zaman görüntü inanılmaz oluyordu. Çünkü nefes alma yarışı sırasında herkes bir diğerini tırnaklıyor, ısırıyor, parçalıyordu. Bu durum kaskatı yürekleri olan faşist Alman subayları bile etkiliyordu.

Almanlar Yahudilerin yok edilmesi işini kendi çıkarlarına uygun olduğu için düşündüler ve uyguladılar. Sonuçta savaşı kaybettiler, her şey ortaya çıktı. Ama bir konuyu doğru tespit etmişlerdi. “Yayılmak istiyorsan, kendine yer açmalısın. Fazla tepki toplamamak için bunu bir düzen içinde yapmalısın ki başkaları ne yaptığını anlamasınlar.”

Bütün savaşlar gibi 2. Dünya Savaşı da emperyalist güçlerin dünyayı paylaşma savaşı idi. Günümüzde o savaştan galip çıkanın, (ABD) dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışmasını, yenilen ve zarar görenlerin (Almanya, İngiltere, Fransa) inanılmaz bir şekilde bir araya gelip bu yarardan kendilerine pay çıkarma çabasını görüyoruz.

Türkiye üzerinde komplo teorileri dolaşıyor. ABD’den gelen, genetik kodlarıyla oynanmış, yalnız bir yıl ürün veren, toprağın bütün verimini çeken buğday, Anadolu’nun en verimli yerlerine yapılan, üstelik işe yaramayan havaalanları, doğayı ve turizmi baltalamak üzere Yatağan termik santrali, verimli toprakları öldüren teknik, siyanürle altın arama. Pamuk, petrol, tütün, şeker yasaları, her biri yirmi yılda yetişen zeytin ağaçlarının sökülmesi talebi, borç batağı, işsizlik, ülkeyi petrol kullanmaya zorlayan, demiryolları yerine karayollarını geliştirme, IMF programları, ne olacak bu gidiş? Toptan intihar mı edeceğiz? Yok mu edileceğiz? Yoksa kuzu kuzu gaz odalarına girip teslim mi olacağız? Yoksa bu gidişi elimizden geldiğince tersine veya başka yola çevirmeye mi çalışacağız?

Sevgili okurlar, ben hemen hiçbir yazıyı boşuna yazmam. Her yazımın bir amacı vardır. Lütfen bu yazıyı yalnızca gaz odalarını okumuş olmak için değil, anlamak için okuyun. Neden yazdığımı bir düşünün. Gelecekte, hatta yakın bir gelecekte, belki de şimdi, böyle giderse ülkemizin ve ülkemiz yurttaşlarının ne hallere düşeceğini -ölmez sağ kalırsak- göreceğiz. Çok korkuyorum. Korkum hem gelecek tehlikelerden hem de hazırlıksız yakalanmaktan kaynaklanıyor.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: seni kutluyorum.
Gönderen: YETER ÖZHAL / , Türkiye
20 Ocak 2009
Bu yazdıklarını,tam da beynimde filizlenen milyonlarca sorular varken gördüm ve okudum.Ben de bu tarz yazılar yazdım.Fakat insanlarımız o kadar tepkisizleştirilmiş ki,bu oyunları göremiyorlar bile!Sağ,sol görüşler,emperyalizm,kapitalizm,faşisizm derken herkesin beyni saçma sapan öğretilerle,doktrinlerle doldu.Artık hiç kimse doğruyu göremiyor.Çünkü gözler kör oldu...Herkesin yardıma ihtiyacı var.Durum,Kurtuluş Savaşını gösteriyor.Bunu yapabilecek cesarette insan var mı acaba???




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın savaş ve afetler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Film Kitap - Turyetski Gambit ve Plevne Savaşı
Boykot Bütün Dünyada Yayılıyor
Amerikan ve İngiliz Mallarına Boykot

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yemen Türküsü
Kitap - Sevdalinka - Ayşe Kulin
Erbil (Kuzey Irak) 1
Kitap - Karl Marx 32inci Dereceden Masonmuş
Rüya Gibi - Kafkas Halk Dansları Gösterisi
Empati Kelimesinin Anlamını Hrant Dink'ten Öğrendim
Sezen Aksu Konserinin Düşündürdükleri
İngilizce Eğitim I, ODTÜ ve Oktay Sinanoğlu
Cola Turka Üzerine
Yavuz Zırhlısının Yazgısı ve Tarih Bilinci

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.