Sorularla dolu bir kitap... hiçbir zaman eksiksiz olamaz. -Robert Hamilton |
|
||||||||||
|
Çok sık kullandığımız deyimlerden birisi de “At gözlüğünden bakmak.” Bunun anlamını bilmeyen de yoktur. Olaylara, kişilere ve diğer nesnelere tek bir noktadan bakarak yorumlamak ya da algılamaktır kısacası. Okullarda mantık ve felsefe derslerinden nasibini alamamışlarda daha sık rastladığımız bir olgudur bu. Yaşamın her katmanında bizi şaşırtan bazı olayları irdelediğimizde; çoğunlukla bu bakış açısının etkisini kolayca görebiliriz. Bunu anlamak için büyük bir çaba da gerekmez. Çevresel faktörler, gelenek ve göreneklerimize göz atmak yeterlidir özünde. Globalleşmenin sağladığı iletişim çılgınlığı sonucunda Batı ile aramızdaki 200 yıllık ekonomik, sosyal ve kültürel açığı kapamaya çalışan bizler; attığımız her adımı dikkatle atmalı, arada bir gözlüğümüzü kontrol etmeliyiz. Saçlarına bıraktığı gözlüğü arayan durumuna düşmeden! Son iki yıldır, her fırsatta internetten yararlanmaya çalışmaktayım. Haliyle bu ortamda yayın yapan ve etkinliklerini giderek artıran edebiyat siteleri, bizler için vazgeçilmez bir sığınak durumuna geldi. Ürünlerimizi yayımlamaya devam ediyoruz. Tabii bu arada bir çok dost ve düşman da kazandık sanırım. Kırdık, kırıldık ve küstük. Zaman zaman sitelerden soğuduk; neden bu dünyadayız diye, kendimizi sorguladık ve sorgulamaya devam ediyoruz. Gördüğüm kadarıyla, önceleri masum bir hobi gibi yayımlanan bir site, bir süre sonra onu keşfedenlerin iletişim gücüyle (ya da dedikoduyla!) inanılmaz reyting alıp, populer bir site durumuna erişebiliyor. Hatta site kurucusunu dahi dışlamaya varacak ölçüde mücadelelere sahne olabiliyor. Oysa ayda en çok 500, 1000 veya 2000 baskıya ulaşan edebiyat dergicileri ne yazık ki böylesi bir ilgiyi kolay kolay elde edemiyor. Bunda elbette edebiyat dergisinin satın alınma zorunluluğunun yanı sıra eğer yazı ve şiir yayımlatmayı düşünürseniz il temsilcisi olmanız ve isteğiniz dışında size kargoyla yollanan dergileri eşe dosta satmanız bir de doğal olarak aboneliğiniz de istenmektedir. Bunları yapmazsanız ne olur pek? Örneğin, dergi kapağında adınız basılır ama içerde başkasının şiiri basılıverir. Bir dergi çıkarmanın maliyeti öyle hobi düzeyinde kalem oynatanların başarabileceği ya da göze alabileceği bir şey olmadığı, bu işin mutfağında değilseniz kolayca anlayamazsınız. Öte yandan, bu dergileri çıkarmaya soyunanlar, Orhan Veli’nin “Yaprak” dergisi örneğinde olduğu gibi tek yaprakla da olsa bu dünyaya söyleyecek sözleri olduğuna inanan ve yarattıkları ütopyayı yayma çabasında olan idealistlerdir, diye düşünmek istiyorum. Yüreği sağlam, söz edebiyattan açıldığında gerektiğinde en yakın dostunu dahi kırmayı göze alabilen bir yapıları vardır. Peki internetteki edebiyat adını alan sitelerin durumu nasıl? Konuya birkaç noktadan bakmakta yarar var: 1. Gerçek yaşamda hâlâ matbuatta basılan dergilerin web uzantısı durumunda olanlar ki, asıl amaçları piyasada satılan dergiye sanal ortamda müşteri kazanmaktır. 2. Daha önce yayımlanmış ancak daha sonra genellikle -ekonomik nedenlerden ve ilgisizlikten- yayını durdurulmuş dergilerin sanal uzantısı olanlar. 3. Sanalda edebiyat, ağırlıklı olarak şiir sitelerindeki arkadaşlıklardan doğan hareketle gerçek dünyaya açılan, ancak internetteki varlıklarını sürdürenler. 4. Tamamen sanal ortamda doğarak geniş kitlelere ulaşmayı başaran şiir ağırlıklı edebiyat siteleri. Özellikle şiirin bu sitelerde ağırlık kazanması, ilk anda şiir adına olumlu gibi görünse de, özünde gerekli denetim ve seçiciliğe yer verilmemektedir. Belki bu nedenle (bir iyimser görüş benimkisi), yayınevlerinde eseri yayımlanan yazar ve çizerler bu sitelere gelmeyi düşünmemektedir. Bu grup yayın piyasasına bir şekilde kendini kabul ettirmiş. Bu güçle sanal dünyanın yazarlarına dudak bükerler. Halen çalışmakta olduğum sektör nedeniyle internet benim vazgeçilmezlerim arasında. Bu yüzden eskisi gibi edebiyat dergilerine eser yollamıyorum. Oysa bazı yayınevi yazarları hâlâ internetin gücünü fark etmiyorlar. Onların kitaplardan para kazanmayı daha çok önemsedikleri anlaşılıyor. Bakalım, zaman kimi haklı çıkaracak. Son söz: Sanal edebiyat sitelerinde seçicilik ve internet etiği arttıkça umarım, at gözlüksüz nitelikli fikir tartışmaları ve edebî yapıtlar yayımlanmaya başlar.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ömer akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |