..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hala çevrende bulabileceğin güzellikleri bir düşün ve mutlu ol. -Anne Frank
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler > ömer akşahan




17 Şubat 2004
Yakup'la Konuşmalar  
ömer akşahan
Bazı öyküler vardır, zaman baskısı olmaksızın yaşanır. Tıpkı doğada olduğu gibi. Öyle değil mi sence Yakup?


:BCAB:
Yakup’la Konuşmalar
                    
Derisini değiştirmeyen yılan ölür. F. Nietzsche

Ömer Akşahan

Bazı öyküler vardır, zaman baskısı olmaksızın yaşanır. Tıpkı doğada olduğu gibi. Öyle değil mi sence Yakup?

Senin öykünü de birlikte planlarken ilke olarak anlatacağımız her noktada kesinlikle zamansız olmasına dikkat etmeyi kararlaştırdık değil mi? Ben sözümü tuttum. Parmaklarım tuşların üstünde bir tüy kadar hafif geziniyor seninle.

Seni ilk kez iki İtalyan sanatçının Amerikan Kültür Merkezinde verdiği konserde tanıdım. Kalemi elime adeta zorla tutuşturdun.Bir ara yazacak kağıt bulamamıştım. Sonunda konser davetiyesinin üzerinde gördüm seni. Bu ilk tanışmadan müthiş bir keyif aldığımı itiraf etmeliyim.

Seni tanıdıktan sonra kabuk değiştirdiğime inandım. Ve her ziyaretinle ben de derin etkiler bırakıyorsun. Seni tanıdığım o mutlu anın izlerini yaşadıkça belleğimde taşıyacağım. Ama bana gelmekte niye geciktiğini bir türlü anlamış değilim. Yoksa ikramlarımdan hoşnut değil misin? Lütfen açıkça söyle. Ben sahte tavırlara karşı takıntılı biriyim.

Seninle ilgili bir anımı da anlatayım istersen. Hani bana yazdırdığın o ilk “Yakup ya da I Giri 78” adlı şiirim var ya, onu ilk okuyan Turgutlu’da dördüncü sınıfa giden şirin mi şirin bir kızdı. Okuduktan sonra ilk sorduğu: “Kim bu Yakup?” oldu. Nasıl anlatabilirdim ki seni? Evet, hayatımda Yakup adında bir arkadaşım da hiç olmadı benim!

ateşin var mı yakup
içimdeki palyaço uyanıyor bak
yavaş yavaş

Hey Yakup! Bu kez çok şanslısın, otel odamda ilk kez bir dizüstü bilgisayarına konuksun. Kendini rahatça bırak şu divana. Ha, divan dedim de, aklıma Irvın Yalom’un meşhur ‘Divan’ı geldi. İranlı ve Osmanlı şairler Divanlarını, Goethe Doğu-Batı Divan’ını yoksa divana uzanarak mı yazdılar dersin? Benim doğrusu böyle lüksüm yok..

suya bırak beni yakup
bir şişede öleyim hem
yavaş yavaş

CD çalardan kimi dinlemek isterdin? Mozart, Beethoven, Çaykovski hepsi de bizim için… İstersen bizden renkleri de dinleyebiliriz. Bu alet sen hangi ruh modundaysan ona uygun müzik çalar.

işte geldik gidiyoruz yakup
ah ne vardı aramızda somurtacak
artık gül biraz kahkahayla
yavaş yavaş

Ben çay koyacağım ocağa. Bunda biraz bencilce davranmama lütfen izin ver. En sevdiğim sıcak çaydır bilirsin. Gelirken bana hangi konuda yazacağını kararlaştırdın sanırım. Neden zamanı kategorize ederler bilmem. Hani şu yurdumuzda da bestseller olan kitap var ya, “Yüreğinin Götürdüğü Yere Git”, Avustralya yerlileri Aborijinleri anlatan kitapta olduğu gibi zamansız yaşamak isterdim. Oysa ilk karşılaştığımızda senin bir Aborijin de olabileceğini düşünmedim değil. Belki de sen, bana onları anlatıp durmuştun da, kim bu fikri beynime yerleştirdi desem de anlayamamıştım; ta ki, seni tanıyıncaya kadar. Evet, en büyük hayalim Avustralya’da yaşamak. Yaşımı küçültebilsem giderdim. Yaş küçültme merkezi açılsa, ne müthiş paralar kazanırdı değil mi? Senin böyle bir derdin de yok Yakup. Çünkü Tanrı sana sınırsız bir ömür vermiş; her yaşta diri, genç ve güçlüsün.

n’olur konuş benimle yakup
sustukça ses tellerim
geriliyor bak
yavaş yavaş

Yaş meselesi gelince ortaya, bak, senin kadar hoşgörülü olamam. Hele şu emekleme işinde, insan doğar emekler, yaşlanınca da niye emekler ki? Hayatın çan eğrisi çok acımasız. Zamanı durdurduk değil mi Yakup? Bunlar neyin kaygısı ki, peş peşe suskunluk mermilerin suratımda patladı.

Gözlüğüm karlandı bir an, Yakup’un görüntüsü birden kayboldu. Ne kadar bezle alıp silsem de camları, sessizce çekip gittiğini anlıyorum. Bana ancak yazımı kopyalayacak kadar izin verdi. Teşekkürler dostum.

ateşin mi var yakup
üzülme dinle bak
dışarda kar içimde yağmur
sahnede simpatica çalıyor
yavaş yavaş

Gözlerim yoruldu sana bakmaktan Yakup. Ne sen bana, ne de ben sana derman olurum. Buluşmak bir başka zamansızlığa kaldı. Ne yorucu şey seninle konuşmak; seni, sana anlatabilmek! Anladığım neyse yalnız onu anlayabiliyorum. Yaşamın gizemli tünellerinde sana ihtiyacım var Yakup. Kabuğumu değiştirirken yanımda olmanı isterdim.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İlişkiler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Aynı Dili Konuşmak

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonbahar Soloları
Köşe Yazarlığı
Efeler, Yörükler, Türkmenler
Sözlence
Okumadığım Her Şey, Bir Şenliktir!
İsimsizler
Kum Tanesi İle Yosun
Velad'la Mariya...
Sokrat Chat Yaparsa...
Okumaz Yazarlar

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


ömer akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ömer akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.