..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşçesine...
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler > Kâmuran Esen




28 Ocak 2004
Güzin Abla Olmak  
Kâmuran Esen
Ne haddimeyse!


:BAHA:
Güzin Abla olmak......İnsanların derdine - güya - çare bulmak. Herhangi bir konuda ne yapmaları gerektiğine karar verememiş olanlara yol göstermek...Yani akıl hocalığı yapmak......Kendin bir sürü problemlerle boğuşurken, başkalarının sorunlarına çözüm aramak......Bu zor bir iş.

Bazen ben de yaparım bunu.Yaşım yerini buldu ya, zaman zaman gençlere akıl hocalığı yaparım; daha doğrusu yapmak zorunda kalırım. Herhangi bir sorunu olan yakınımı, arkadaşımı, komşumu sabırla dinler; sonra kendilerini rahatlatacak sözler söylerim. Kendimce doğru bulduğum şeyleri yapmalarını öneririm.Güzin Abla olurum yani.....Bu konuda ne kadar başarılıyım, bilemem.

Zaten nasihat etmek, akıl vermek dünyanın en kolay işi...Böyle derler ama, bence o kadar kolay değil. Çünkü bunu yapabilmek için, bazı konularda bilgi ve özellikle tecrübe sahibi olmak gerekiyor. Bir de ağzınız lâf yapacak. Bu da yeterli değil aslında. ”Ağızla pilâv pişmez, yağla pirinç gerek,” demiş atalarımız.... Sonra öğüt vereyim, yol göstereyim derken, iş iyice sarpa sarar. İşte o zaman ayıkla bakalım pirincin taşını. Güzin Abla olmak zor iş.Yine de bazen Güzin Abla olmaktan alıkoyamam kendimi....Çünkü, çevremdekiler bu konuda zorlarlar beni.

Bakın bir gün nasıl Güzin Abla oldum:

Geçenlerde, uzaktan akrabamız olan genç bir bayan sabah kahvesine geldi. Elimde tv kumandasıyla karşıladım kendisini. Kapı çalındığında kumandayla cebelleşiyordum çünkü. Kumanda tutukluk yapıyor arada bir.Çakılıp kalıyor bir kanalda, kanal değiştirmek ne mümkün! Eşim de yok evde.Zaten onun yokluğunda olur ne olursa.Aletler, makineler de hep eşim yokken bozulur.N’olur sanki , eşim evdeyken çıksa bu arızalar.Yok, hep o yokken arızalanır.Bu da benim şanssızlığım olsa gerek. ” Kadersiz köpek, kurban bayramından önce ölürmüş,” ya, bizde tam tersi olur.Ne zaman bir arıza söz konusu olur, eşim evde yoktur. İşin yoksa yol bakalım saçını başını.....

Neyse, konuğumla kapıda sarıldık, öpüştük falan. Konuğumla birlikte salona girince, “ Kahretsin! “ diyerek, kanepeye fırlattım kumandayı..
- “ Kusura bakma! ” diye özür diledim, bu davranışım için.
Arkasından,
-“ İkide bir bozuluyor bu kumanda.Sinirlendim de....” diye devam ettim.
Dedi ki konuğum:
- “ Bizim kumanda da arızalıydı, Osman tamir etti... Eşim çok becerikli. Elinden her iş gelir. Gönlü olsa tekeden süt çıkarabilir... “
Gülümseyerek devam etti:
-“ Evde bozulan, takılan, kırılan, çatlayan, patlayan her türlü alet ve makineyi tamir edebilir.Hatta bu konuda, beyaz eşyaların servis elemanlarını cebinden çıkarır.Onların yapamadığı arızaları bulup,- parça değiştirmeden – makineyi çalışır hale getirebilir.”
-“Aman ne güzel!” dedim.
Devam etti eşini methetmeye:
- “ Elektrik, su tesisatı ile ilgili bilumum arızaları gidermek, hemen her türlü makinenin onarımını yapmak kendisi için çocuk oyuncağı gibidir. Bu da bir yetenek olsa gerek.”
Ben aldım sözü:
- “ Kesinlikle! ” dedim. “ Ben, bu konularda çok ama çok beceriksizim.Tüp değiştirmek bile benim için zor.Bazen, iki kumandası olan televizyonda istediğim kanalı bulmakta bile zorlanırım. Bir paketten başka bir pakete geçemem,” dedim.

Konuğum yüzünü ekşiterek :
- “Ama, eşim çok becerikli olduğu, her türlü onarımı yapabildiği halde evimizde arızadan geçilmiyor,” dedi. Ve saymaya başladı:

- “ Evde arızalı üç tane duy var.
Bulaşık makinesinin deterjan kapağı bazen açılmıyor.
Konsolun bir kapağı tam kapanmıyor.
Balkonun salona açılan kapısı da kapanmıyor, ancak kilitleyerek kapatabiliyorum.
Tuvaletlerden birinin rezervuarı bozuk.
Fırınımın çakmağı da arada tutukluk yapıyor.
Salondaki pencerelerden birisi tam kapanmıyor.Hatta sert bir rüzgâr esince, hop açılıyor.”
Daha devam edecekti ki, araya girdim:
- “ Hani, eşim ter türlü arızayı yapabilir demiştin ? ”
-“ Evet... Dedim.....Ama - yapar- demedim ki, ya – pa – bi – lir dedim.Yapmakla yapabilmek arasında dağlar kadar fark var.Yani yapabilir ama, canı isteyince. Bir gün çıngar çıkacak ama, bakalım ne zaman.....” dedi.

Çok iyi tanıyorum eşini. Evine, eşine, çocuğuna bağlı birisi....Yalnız, yapması gereken tamiratları zamanında yapmıyor, tek eksiği bu....O kadarcık kusur, kadı kızında da olur. “ Hiç üzüm yoktur ki, ardında çöpü olmaya,” demişler.......Bir insan hem su tesisatçısı, hem elektrikçi, hem marangoz, hem iyi bir eş, hem iyi bir baba olamaz. Joker mi adamcağız.....Tabi içimden söylüyorum bunları.

Dedim ki konuğuma:
-“ Eşinle mutlusun, o iyi bir eş, iyi bir baba; iyi de bir işi var, değil mi? “
Memnun memnun gülümseyerek:
-“ Evet, o çok iyi bir eş, çok iyi bir baba.” dedi.
-“ O zaman hiç yakınma.........Sen , çok iyi yapabildiğin halde, yapmadıklarını düşündün mü hiç? ” diye sordum.
O daha düşünürken, ben yanıtladım kendi sorumu:
-“ Örneğin sen çok temiz bir hanımsın. Mutfakta, temizlikte çok iyisin. Ama, her hafta temizliğe kadın çağırıyorsun,” diye çıkıştım.Konuğumun sessiz kalmasından cesaret alarak;
-“Çok güzel örgü örersin ama şu üzerindeki kazak örme kazak değil, hazır kazak,” deyiverdim. Kırılmasın diye bir örnek de kendimden verdim:
-“ Geçen sene bir etek biçmiştim kendime, hâlâ duruyor; canım hiç dikmek istemiyor.........Şu perdelere bak! Ne kadar islenmiş.Bir türlü yıkayamadım........Kimse mükemmel değildir.”
Şöyle bir düşündü.Başını, sözlerimi onaylarcasına sallayarak,
- “ Haklısın Kâmuran Abla, bunu hiç düşünmemiştim,” dedi........

Sevgili Hanımlar! Eşinize karşı anlayışlı olunuz. Düşününüz ki eşiniz anlayışlı, iyi bir eş, iyi bir baba.......Bunun yanında da bazı eksikleri, kusurları var.Elbette olacak.O bir ilâh değil, bir makine hiç değil...........Hem iyi bir eşe sahip olacaksınız, hem mutlu bir yaşamınız olacak; ama bunun yanında da hiçbir eksiğiniz olmayacak. Nerde o bolluk!.......... Ne demiş atalarımız: “ Hem karnın tok olacak, hem börek tepsisi bütün kalacak.” .......Yok öyle üç kuruşa beş köfte.



















Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İlişkiler kümesinde bulunan diğer yazıları...
İstanbul Sizin Olsun
Fatma Nine'nin Günlüğü - 9
Can Dündar'a Neden Küstüm?
Rahatımızı Bozan Birileri Olmalı Yanımızda
Fatma Nine'nin Günlüğü - 8
Sinir Olduğum Tipler - 6
Üşür Yalnızlığımız
Evli Erkeklere - Ukalâca Değil, Naçizane - Öğütler
Küçük Yerde Yaşamanın Zorlukları
Çocuklarımızı Anlayabilmek

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Güzel Dilimiz Türkçe
Kızım Sen Avukat Ol!
Atatürk'e Mektup
Ben Birazcık Deli miyim?
Öğretmenler Günü
Mudurnu'da Bir Günlük Gezi
Yeğenime Yaptığım Peynirli Börek Tarifi
Bişim Efde Heykes Bi Asayip...
Kaybedecek Hiçbirşeyi Olmayana / Ölüm...
Canı Sıkılmak Nasıl Birşey?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.