..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Zamanı gelen bir düşüncenin gücüne hiçbir ordu karşı koyamaz. -Victor Hugo
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler > Kâmuran Esen




30 Ağustos 2003
Can Dündar'a Neden Küstüm?  
Kâmuran Esen
Can Dündar çok sevdiğim bir yazar.


:EAAF:
Can Dündar çok sevdiğim bir yazar. Hem tv’deki programlarını izlerim( izlerdim) ; hem bulabildiğim kitaplarını, gazetedeki günlük yazılarını mutlaka okurum ( okurdum) . Ama iki - üç aydır falan okumuyorum. Gazetedeki köşe yazılarını - belki sonra okurum diye - kesip saklıyorum kupon gibi. Fakat okumuyorum. Hatta okumakta olduğum bir kitabını yarım bıraktım, gerisini okumayacağım. Çünkü kendisine küstüm. Barışırsak ( barışırsam yani ) okuyacağım. Söz verdim. Kime mi? Kendime.......Ölmek var, dönmek yok.

Sebebine gelince: Aylardır kendisine bir konuda fikir sormak istiyorum. Sorayım mı sormayayım mı diye günlerce düşündüm. Kendisine ileti göndereceğim, malum konuda ( bence malum) fikir soracağım ama bakalım iletimi okuyacak mı? Okusa bile yanıtlayacak mı? Kimbilir her gün kaç ileti geliyordur kendisine. Hangi birini okusun, hangi birini cevaplasın! Kırk eli yok ya zavallının(!).

Ama benim soracağım soru, kendisinin fikrini alacağım konu; öyle eften püften değil . Hani ünlülere ( ya da herhangi birine ) ikide bir, “ Boş vakitlerinizde ne yapıyorsunuz? ”, yok “ En sevdiğiniz şarkıcı kimdir? ”, yok “ Hangi takımı tutuyorsunuz? ”, yok “ Gülben Ergen mi haklı, Hülya Avşar mı ? ” ya da “ Sizce bu yıl hangi takım şampiyon olur? ” gibi kıytırık soru değil........” Falanca sanatçı gerçekten menüsküs ameliyatı mı oldu, yoksa selülit mi aldırdı? ” türünden hiç değil. Ünlü bir yazara sorulabilecek bir soru. Tamamen edebi yani.

Derken o günlerde Can Dündar’ın bir kitabına başladım. Zevkle okuyorum, her zamanki gibi. Kitaptaki bir yazısının başlığı “ Nadide Sultan’ın Göğüsleri ”........Yazıyı okuyorum ama, Nadide Sultan’la uzaktan yakında ilgisi yok. Nadide Sultan’ın N’ si yok. Can Dündar, yazının sonunda, okunmasını sağlamak için ilginç bir başlık bulması gerektiğini düşündüğünü ve bu nedenle böyle bir başlık koyduğunu itiraf etmiş. İnsanlar magazine çok ilgi duyuyorlar ya; o nedenle, böyle bir başlık olursa daha çok kişi okur diye düşünmüş.......Şaka yapmış yani.

Kendisini çok seviyorum ya zaten, bu şakadan sonra birden yakınlık duydum Can Dündar’a. Şaka yapan şakadan da anlar diye düşündüm. O halde ben de kendisine bir şaka yapabilirim.Yabancı da değilim üstelik, iyi bir okuyucusuyum. Her gün o konuşuyor(!), ben dinliyorum.Yani bir kez de ben konuşsam , o dinlese. Neden olmasın !

Derken şeytan dürttü, aklıma bir kurnazlık geldi. Kendisine ileti göndereceğim ya; okuması için, gelen onlarca e-mail arasından benimkini farkedebilmesi için, ben de ilginç bir konu başlığı yazmaya karar verdim. Öyle bir başlık bulmalıyım ki, anında açıp okusun.

Düşündüm düşündüm, ilginç bir başlık buldum. Destan gibi yazdığım iletime, “.........’nın Memeleri ” diye başlık koydum. Aklım sıra, kendi silâhıyla vuracağım kendisini. Bununla da kalmadım. ” Eğer bana yanıt vermezseniz, yarım bıraktığım kitabınızı da, hiçbir köşe yazınızı da okumayacağım;ileride okumak üzere saklayacağım,” diye tehdit bile ettim(!)....."Dalga boyu aşmış nasılsa; ha bir karış, ha beş karış," diye düşünerek. Bir yazara verilebilecek en büyük cezanın, yapılacak en büyük tehditin bu olduğunu düşündüm. Hani “ Sivrisinek filin kulağına konmuş; - Acıttım mı?- demiş.” ya; benim yaptığım da o hesap.

Ve yanıtımı beklemeye başladım; “ Umut fakirin ekmeği ye Memet ye! ” misali...... Ha bugün yanıt gelir, ha yarın......” diyerek umutla bekledim günlerce.

Sonra ne mi oldu? Sanırım üç ay geçti, hâlâ tık yok. Geleceği de yok.Ben de kendisine ve kendime verdiğim sözü tuttum. İleti gönderdiğim o uğursuz günden beri; çok sevdiğim, beğendiğim Can Dündar’ ı okumuyorum. Bana yanıt verinceye kadar da okumayacağım. Bazı arkadaşlar ikide bir bana onun yazılarını e-postayla gönderiyorlar. Açmıyorum bile. ” El içinde vasiyet ettik bir kez, ölmemek olur mu! ”... Okumayacağım işte okumayacağım.

Şimdi bana; “ Adamın işi var, gücü var; seni mi düşünecek? ” demeyin. Evet düşünecek ! Kendisini okuyan, seven, örnek alan okuyucularını düşünecek. Ünlü bir yazar hele hele köşe yazarı olmak kolay mı!... " Nefesine güvenen borazancı başı olur," demişler. Düşünmezse işte böyle olur. Benim gibi sıkı bir takipçisini kaybeder........Onun işi gücü var da benim yok mu? Benim de işim gücüm var ama, ne yapıp edip kendisini okuyorum.

Kısacası, iletimi yanıtlamadı diye Can Dündar’a küstüm. Köşe yazılarını, hiçbir kitabını okumuyorum. ” Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış,” diye bir atasözü var. Benim küslüğüm de ona benziyor. Neye benzerse benzesin, küstüm işte, okumuyorum...

Eğer kendisini görürseniz veya bir merhabanız varsa, söyleyin ona; bir an önce iletime yanıt versin. Çünkü onu çok beğeniyorum ve yarım bıraktığım kitabını, birkaç aydır biriktirdiğim köşe yazılarını okumak istiyorum. Ömrümü, Can Dündar’ın köşe yazılarını biriktirmekle geçirmek istemiyorum.

Siz siz olun, size her şaka yapana şaka yapmaya kalkmayın. Çünkü bazıları şaka yapmayı severler ama kendilerine şaka yapılmasından hoşlanmazlar.Ya da konuşurlar da dinlemeyi bilmezler.... Ben, ünlü yazara yaptığım şakadan bu anafikri çıkardım.

Bu yazımdan siz de belki şu anafiki çıkarabilirsiniz: “ Eşeğe cilve yap demişler, tekme atmış.”..........Ben de şakanın tadını mı kaçırdım ne yaptım, bilemiyorum yani. Eeee! ne demişer; " Tabak, sevdiği deriyi yerden yere vururmuş.".....Bildiğim bir şey var, o da şu: Can Dündar çok iyi bir yazar. Yazılarını büyük bir beğeniyle okuyordum......... Ama bu, kendisine küsmeme engel değil. Bunu da aynen iletin. Ve ayrıca şunu da bilsin ki; “ Adam adama gerek olur, iki serçeden börek olur."



Eylül / 2003 / Mudurnu












.Eleştiriler & Yorumlar

:: Can Dündar mı önemli,yazdıkları mı???
Gönderen: Özhan Hakan / Van-Türkiye
9 Eylül 2003
Sayın Kamuran Esen,şiirlerini çok büyük beğeni ve zevkle okuduğum biri. Fakat bu yazıda Sayın Kamuran Esen bana çok faklı bir şekliyle göründü.Anladığım kadarıyla Kamuran Esen Can Dündar'ın yazılarını tamamen duygusal bir yaklaşımla okuyor ve yazılarını okudukça kendini ona biraz daha yakın hissediyor.Yani okumanın temel amacından uzak,öğrenme,yararlanma veya benzeri bir amaç gütmeden okumuş...Can Dündar kendisine gönderilen her maile cevap verirse yazmaya vakit bulur mu sizce?Bırakın lütfen bunları ve yazıları yazarlarından ötürü değil,içeriğinden ötürü okumayı deneyin...Dilerim alınmaz bu eleştirimden ötürü. Saygı ve şiirin dostluğuyla...Özhan Hakan

:: katılıyorum
Gönderen: zeki / İzmir
9 Eylül 2003
Bu davranışınıza katılıyorum. Daha beteri benim başıma yaklaşık altı yıl önce geldi. Bir kitap fuarında bir yazarla (aynı zamanda büyük bir yayınevi ortağı) oturup çay iceceğiz, yeni kitap çıkaracağım onu konuşacağız, O standda duruyor, ben kafetaryaya geçtim. On dakika sonra o büyük yazar geldi! Çayları söyledik, bir dakika ya konuştuk ya konuşmadık, 17-18 yaşlarında iki kız yanımıza geldiler. Ellerindeki kitapları imzalatmak istediklerini söylediler. Yazar onlara biraz ilerdeki masaya oturmalarını, şimdi yanlarına geleceğini söyledi. Kızlar gitti, 5-6 saniye sessizlik oldu, ve o yıllarda 48-50 yaşlarında olduğunu düşündüğüm yazar, bana aynen şöyle dedi; "Kusura bakma; çıtırlar geldi, belki birşeyler çıkar, iyi günler..." Ne o sahne, ne O an hissettiklerimi hiç unutmadım, hiç unutmayacağım. Ogünden beri ne o yazarı okudum, ne de sahip olduğu yayınevinden çıkan bir kitabı. Merak edenler için söyleyeyim; o yayınevinin bütün kitap kapakları beyaz olur.

:: İlginç :)))
Gönderen: S. Murat ERSOY / Kırıkkale
31 Ağustos 2003
Yazını okudum, aslında niçin okudum sorusunu cevaplayayım önce; "Can DÜNDAR" ile ilgili her yazıyı okurum, saldırı varsa saldırırım, övgü varsa sevinirim. Senin gibi bir fanatiğiyim işte. Anlaşılan sen Can DÜNDAR'ın tüm yazılarını okumamışsın. www.candundar.com daki 3 tane yazısı var lakin 2. yazısını okumanı tavsiye ederim size. Adam bas bas bağırmış aileme zaman ayıramıyorum diye. O'na da hak vermek lazım. Bir sürü işi arasında ailesine vakit ayıramıyorsa sana nasıl ayırsın ki? Ben de bir mail yazdım Can DÜNDAR'a. Henüz 2-3 gün oldu -ki benim meselem sadece izin almak- cevaplamazsa da olur. Birisini sevmek, O'na sevgi ile bağlanmak, O'nun senin için bir ideal kimlik olması kolay bir iş değil. Seviyorsan eğer şunu unutmamalısın: seven sorgulayamaz, sorgulamamalı. Eleştirinin çağı başlamamalı Can DÜNDAR'ın deyimiyle. Can DÜNDAR yazarlığı seçmişse okuyucularının maillerini cevaplamayı hesap etmemiştir sanırım. Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış misali değil olay. Zamansızlık olayı tamamıyla, eğer seni duymuşsa ve buna da zamanı olmuşsa eminim seni cevaplayacaktır buna en ufak bir şüphe duymuyorum. Mükemmel yazıların sahibi olmak için önce mükemmel bir yüreğe sahip olmanız lazımdır değil mi? Can DÜNDAR mükemmel yazıların sahibi bir insan ve bana göre mükemmel bir yüreği var: benim en şikayet ettiğim konu ne biliyor musunuz; Can DÜNDAR'ın o buğulu sesiyle yaptığı programlar var ya, o programları seyredemiyorum diye kızıyorum TV patronlarına. Ama Can DÜNDAR'a kızmak mı, O'na kızamayacak, O'nu sorgulamayacak, O'na kırılamayacak, O'na küsmeyecek kadar seviyorum O'nu. Şayet siz de seviyorsanız O'nu, bu dediğimde haklı olduğumu görecek ve sonuna kadar hissedeceksiniz. Başarılar




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İlişkiler kümesinde bulunan diğer yazıları...
İstanbul Sizin Olsun
Fatma Nine'nin Günlüğü - 9
Rahatımızı Bozan Birileri Olmalı Yanımızda
Fatma Nine'nin Günlüğü - 8
Sinir Olduğum Tipler - 6
Üşür Yalnızlığımız
Evli Erkeklere - Ukalâca Değil, Naçizane - Öğütler
Küçük Yerde Yaşamanın Zorlukları
Çocuklarımızı Anlayabilmek
Dün Gece Bir Rüya Gördüm - 2

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Güzel Dilimiz Türkçe
Kızım Sen Avukat Ol!
Atatürk'e Mektup
Ben Birazcık Deli miyim?
Öğretmenler Günü
Mudurnu'da Bir Günlük Gezi
Yeğenime Yaptığım Peynirli Börek Tarifi
Bişim Efde Heykes Bi Asayip...
Kaybedecek Hiçbirşeyi Olmayana / Ölüm...
Canı Sıkılmak Nasıl Birşey?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.