..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Herşeye imgelem karar verir. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Arzu Menteşeoğlu




19 Eylül 2003
Günlük1  
Günlük1

Arzu Menteşeoğlu


...Çoğu zaman mutlulukla mutsuzluğun kesişim yerindeyim....


:AHID:
     Kendim için girişeceğim gerçekçi bir tahlilin, hem acı verici hem de gerektiği şekilde yapıldığı takdirde, çok rahatlatıcı ve yol gösterici olacağını düşünüyordum. Kendimin ne olduğu ve sınırlarım hakkında şüphelerim vardı. Bende bir yaşam tarzı halini alan otokritiklerin neyi bulamadığını, neyi atladığını anlamak istiyor ve bu ne kadar zahmetli de olsa üstesinden gelmek istiyordum. Hissettiğim boşluğun, gereksizliğin, güvensizliğin gerisinde olan kendini beğenme ve güvenme duygularının hangisinin gerçek ve ‘neden’ olduğunu bilmeliydim. Çünkü öyle zannediyordum ki şahsiyetim; tüm düşüncelerime, tüm his dünyama etki eden, hatta onları kökten etkileyen çok önemli bazı temeller üzerinde yükseliyordu. Kimi zaman hoşlandığım, kimi zaman zevk aldığım ama çoğunlukla zorlandığım durumlarda ve hep ‘hesaplı’ buluyordum kendimi, bu da hoşuma gitmiyordu. Kendimde hoşlanılmayacak, sıkıcı taraflar mı aradığımı.... bilemiyordum. 'Başkalarına gösterdiğim hoşgörüyü kendime gösteremiyor muydum?' 'Yoksa başkalarına karşı da en az kendime olduğu kadar sert miydim?'. Bana benim hakkında iyi niyetle ama gerçekçi yaklaşımlarla dışarıdan bakacak bir dosttan da hayatımın en ihtiyaç duyduğum zamanlarında mahrumdum. Benliğim hakkında içimi rahatlatacak gerçek verilere ve temeli yapmacık olmayan görüşlere ihtiyacım vardı. Bunu da kendim yapmak zorundaydım.

     İnsanlardan çoğu, kendilerine olduklarından daha çok değer biçerler, buna bilerek ve isteyerek yaparlar. Sonra da uydurdukları yalana inanırlar... Hayatlarının en büyük yalanıyla barış içinde, ve belki de bu huzuru kendilerinden çok daha hak edenler yanında, huzurla yaşarlar. Kendi değerlerini fazlası ya da eksiği olmadan, olduğu gibi bilmek onların sorunu değildir. Bunu da yapay bir bunalım olarak değerlendirirler. Oysa ki benim de içinde bulunduğum bir azınlık için, kendi değerinin -daha doğru bir ifadeyle 'kendinin'- farkında olmak en büyük huzur ve mutluluk sorunu halini alabilir. Çünkü yaşamın her anına, her his, her düşünce ve her harekete sinen bir anlayışın anahtarını elimizde somut olarak tutmak isteriz bizler. Kendim için, -hoşuma gitse de gitmese de- o anahtarı en derin okyanusların dibinden çıkarmak istiyordum. Bilinçli yaşamak isteyen benimin, gerçek bir dünyada mı, yoksa yapay bir dünyada mı yaşadığını bilmeye ihtiyacım vardı.

     Çoğu zaman kendimi küçük görmeme neden olan çekimserliğimin nedenlerini -ki daha sonra anladım;bu iki kova misalidir. Biri doldu mu, diğeri boşalır. İçleriyle ve iç dünyalarla daha barışık olan insanlar için dışdünyaya yabanlaşmak kaçınılmazdır.- gerçekten kendimi küçümsememe neden olacak kadar büyütülmeye değer olup olmadığını bilmeye, hayatı bu kadar ciddiye almama neden olan şeyleri, neden pervasızca arada bir de olsa kendimi bırakamadığımı anlamaya ihtiyacım vardı. Gerçekten kendimi önemsediğim kadar önemli miydim? Ya da çoğu zaman kendimi önemsiz gördüğüm kadar önemsiz mi? Gerçekten bende var olduğunu sandığım o çok az kimsede rastlanan potansiyele sahip miydim? Eğer varsa onunla ne yapabiliyordum, şimdiye kadar ne yapabilmiştim? Yoksa... ben de o potansiyele sahip olmayanlardan biriydim de, kendimi kandırarak onlardan daha bile ...... mi oluyordum? Neden kendimi bunca yalnız, anlaşılmaz ama bir o kadar da -son zamanlarda- sıradanlığın verdiği sıkıcılıkta buluyordum. Bu da kendime yaptığım bir haksızlık mıydı? Neden birilerinin de bana iyi birşeyler söylemesine bu kadar ihtiyaç duyuyordum da, iyi sözleri de mutlaka irdelemek gerekiyordu, onları önemsememeği kendi değerimin tamamen farkında olmak kabul ediyordum. Bizler dostlarımızla, düşmanlarımızın kanıları arasında bir yerlerde değil miydik? Özellikle de kendinin herkesten fazla farkında olduğunu sanan benim gibiler böyle düşünürler ve ne yergileri, ne de övgüleri büyük doğallıkla kabullenecek güçleri yoktur.

     Hayatın teoriğinde yaşıyor, pratikle teorik arasındaki uçuruma hayret ediyordum. Böylesi bir uçurum büyük ihtimalle gerçek değildi de ben yaşamaktan korktuğum, yorulduğum... ya da her ne hal ise... işte öyle olduğum için bana gerçek gibi geliyordu. Belki de insanların dejenerasyonu gerçekti... bunu bilemiyorum, ama değerlerin küçümsenmesini, Don Kişot'ların azlığını kabullenesim de gelmiyordu.

     Diğerlerinin, nasıl olup da kolay yaşadığına hayret ediyordum. İçimde kimsenin boyutlarının farkında olmadığı bilmecemle yaşarken ve hissettiğim şeyleri taşımak bana zor gelirken, başkalarının dert edindiği şeyler çok basit görünüyordu ve eğer onların da benimkine benzer bir iç dünyaları var idiyse, nasıl olup da kolaycacık yaşayabildiklerine, bunu nasıl taşıyabildiklerine hayret ediyordum.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: anlatamamak
Gönderen: yahya / izmir/türkiye
28 Temmuz 2007
Birşey anlatamamak için kendini bu kadar yorup,bu kadar kelimeyi,cümleyi tüketmene gerek yoktu,şu an saat 02.35,daha sonra yazını bir daha okuyup,yorumlamayı düşünüyorum.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Günlük - 9
Günlük12
Günlük - 5
Günlük - 7
Zara'nın Dünyası
Günlük - 6
Günlük 11
Günlük - 8
Günlük - 10
Zara'nın Dünyası - 1

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hayatın Anlamı [Şiir]
Ölüden Mektup Var [Öykü]
Resme Hapsolan Adam [Öykü]
Özlem [Öykü]
Dön Mehmet [Öykü]
Gerçek Miydi? Rüya Sanmıştım [Öykü]
Melek İnsanlar [Öykü]
Hayran [Öykü]
Labirent - Kayboldum! - [Öykü]
Sadece Bir Gazete İlanı [Öykü]


Arzu Menteşeoğlu kimdir?

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bıtkın kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevincler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana ATAOL BEHRAMOGLU

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski,Orhan Pamuk


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Arzu Menteşeoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.