..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanların arasında yaşadığımız sürece, onları sevelim. -Andre Gide
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Gelecek > ömer akşahan




11 Eylül 2003
Bilgisayar, Kitap Kurduna Ne Yapar?  
ömer akşahan
Kitap, gelişme çağımdan başlayarak tutkuyla bağlandığım en değerli varlık olmayı sürdürüyor hâlâ. Onu satın alabilmek için kimi zaman ödünç para aldım, kimi zaman poker oynadım.


:AHGD:




ÖMER AKŞAHAN

Kitap, gelişme çağımdan başlayarak tutkuyla bağlandığım en değerli varlık olmayı sürdürüyor hâlâ. Onu satın alabilmek için kimi zaman ödünç para aldım, kimi zaman poker oynadım. Beni hiçbir şey onun kadar mutlu etmedi. Kimi zaman güldüm, eğlendim, kimi zaman satırlar arasında gözyaşı döktüm. Onunla geçirdiğim zamanlar benim en değerli anım oldu. Ortaokul yıllarımın en popüler dergileri Hayat ve Ses dergilerini hangi ortamda bulsam eskiliğine, yeniliğine bakmaksızın alıp okuyordum. Ağabeyimin seyyar konfeksiyon sergisinin altındaki ambalaj için kullandığı o dergilerde Şevket Rado’yu soluksuz okurdum. Onun tadı damakta kalan başyazılarının gizli abonesiydim. Kadınları o dergilerle tanımaya çalıştım. Tarihimizi Abdullah Kozanoğlu’nun romanlarıyla sevdim. Onun romanlarını göz kırpmadan sabaha dek bitirmek, sanki kutsal bir görevdi benim için.

Yıllar su gibi akıp gitti, romanlardaki gibi. Geriye şöyle dönüp baktığımda, iyi ki kitabı tanımışım, diyorum kendime. Onunla ölünceye kadar arkadaş kalmaya söz verdim. Ancak hayat bize yenilik adına bir başka dostu getirdi, koydu önümüze; bunun adı, bilgisayardı! Her yeniliğe olan ilgim nedeniyle koşup kaydoldum, bilgisayar kursuna; yıl 1987. Hevesle bir şeyler öğrenmeye çalıştık, iş onu edinmeye gelince, bunun kitap kadar kolay olmadığını gördüm. Satın alamadığın, dokunamadığın şey; gidemediğin yere benzemesinden olsa gerek ona bir süre uzak kaldım. Sahiplenme duygum gelişemedi. Sonunda kör topal da olsa bir bilgisayar edinebilmiştim. Artık yazılarımı, şiirlerimi bilgisayara yazıp kaydedebiliyordum. Bilgisayar kullanmama yardımcı olan rahmetli Ediz Akyürek’e çok şey borçluyum. İnsan, onun gibi sabırlı ve her zaman güler yüzlü bir dosta sahipse her şeyi kolayca öğrenebilir.

1987’de katıldığım Ödemiş’teki ilk bilgisayar kursundan bana kalan tek yadigâr söz:“Bilgisayar aptal makinedir. Ne verirsen, onu alırsın!” Şimdi bu sözün değerini, çalıştığım iş ortamındaki fıkra gibi olayları duydukça daha iyi anlıyorum.

Radikal Kitap’ın 8.6.2001 tarihli ekinde, Mario Vargas LLOSA’nın, Celal Üster çevirisiyle yayımlanan “EDEBİYAT NE İŞE YARAR?” başlıklı yazısında, edebiyatın işlevselliğini, roman ve şiirin insan ve toplum üzerine etkilerini sıraladıktan sonra, sözü bilgisayara ve Bill Gates’e getirerek, onun İspanya Kraliyet Akademisini ziyareti sırasında dile getirdiği, en büyük amacının, ölmeden önce kağıt ve kitapların yok edilmesi olduğunu, ifade ediyor. Aynı Bill Gates’in Doğan Yayınları arasında yayımlanan ‘Düşünce Hızında Çalışmak’ adlı yapıtında da benzer fikirlerini yazmış: ”Kağıtsız büro yaratın!” diyerek, bu hedefini özetlemiş. Ancak kendisi her şeye rağmen hâlâ bazı bilgileri kağıttan okuduğunu da itiraf edebiliyor.

Ülkemizdeki kağıt savurganlığının vardığı korkunç boyutları göze aldığımızda ve bir de gezegenimizde yaşanan çevresel felaketler karşısında, doğrusu ben de Bill Gates gibi düşünmeye başladım. Bu konuda çarpıcı olduğuna inandığım bir örneği, M.E.B.dan vereceğim. Anılan bakanlığın Talim ve Terbiye Dairesi Başkanlığınca, 1990-2000 yılları arasında tavsiye kararı verilmiş eğitim araçlarını gösteren 834 sayfa, 1.hamur kağıda kuşe kapakla basılmış kitabı görür görmez ilk sorduğum soru: ”Hocam bu kitaba hiç baktınız mı?” oldu. Aldığım yanıt beklediğim gibi,”Hayır”dı. Bunun üzerine kitabı tarttırmak için bakkala gönderdik. Kitabın ağırlığı tamı tamına 1296 gr! Bu kitabın bir ilköğretim okulunda olduğunu düşünürseniz, varın gerisini siz düşünün. Benim tahminime göre kitap için harcanan kağıt miktarı en az 130 ton. Diğer giderleri ve kağıt maliyetini dikkate aldığımızda; onun altından ne kadar daha değerli olduğunu ve savurganlığın hangi boyutlara ulaştığını anlayabilirsiniz, umarım.

Bugün devlet, salt kağıtta yapacağı bir tasarrufla neleri topluma kazandırabileceğini o çok değerli uzmanlarına kolayca hesaplatabilir. Bu savurganlığı yapan devlet dairelerine, ben, ‘Evrak Üretme Çiftliği’ adını taktım. Çünkü, ortada gerçekten acil ele alınması gereken önlemler var.

Olaya başka bir boyuttan bakarsak; adını andığım kitap gerçekten çok önemliyse ki, inanmıyorum; o zaman, pekala bir CD ile sorun çözülebilir ve çok daha ucuza halledilebilirdi. Ancak kulağıma gelen itirazları da duyuyorum, “Her okulda bilgisayar mı var?” deseler de, zaten okunmayan ve işlevi olmayan bir kitap, ancak hazırlayanlarına belki ufak bir ödül ya da makam kazandırabilir!

Yazı başlığını oluşturan soruya geri dönersek; “Günümüzde bilgisayar, kitap kurduna ne yapar? “Kendi yaşıtlarıma ve benim gibi okuma tutkunlarına bir zarar vermesi bir yana, ondan en iyi şekilde yararlanabileceğimize inanıyorum. Mario Vargas LLOSA’nın söylediği gibi bir romanın, öykünün ya da şiirin kitaptan, onu evirip çevirerek, kenarlarını katlayarak ve sabahleyin sayfaları dağılmış halde yatağın başucunda bulmanın keyfini, hiç bir zaman bilgisayar veremez.

En iyisi, bilgisayar ve kitabı düşman kardeş gibi gösterme yerine, onların ortak yönlerini keşfederek doğru kullanmayı öğrenmeliyiz; böylece birbirini bütünleyen, destekleyen ve yeni ufuklar açan iki iyi dosta sahip olabiliriz.

Global dünyanın büyük köy meydanı İnternette yeni kitap kurtları oluşturma yolunda atacağımız adımların önemini genç kuşaklar bizden daha çabuk kavradılar. Eğer üç yaşında okuma yazmayı öğrenmemiş bir çocuk, kimsenin müdahalesi olmadan, güç kaynağı, hard disk ve monitöre basarak bilgisayarı açıp, ‘başlat’tan serbest çizim programına girip, özgürce çizimler, boyamalar yapıp, aynı geri bildirimle bilgisayarı kapatır duruma gelebilmişse, bu çocuğa ancak şapka çıkarılır! Günümüzde bunların sayısının hızla çoğalmakta olduğunu hatırlatmakta yarar olduğunu, düşünüyorum.

ABD ve Avustralya’da pilot olarak uygulanan bir eğitim çalışması, benim de büyük ilgimi çekti: Proje kapsamındaki öğrenciler okula kaydoldukları gün, kendilerine diz üstü bilgisayar veriliyor, okul çantası niyetine! Öğrenciler tüm eğitim çalışmalarını sınıflarında, öğretmen gözetiminde bu bilgisayarlar üzerinde gerçekleştiriyorlar. Aileleri bu bilgisayarlar için her ay 40 Dolar taksit ödüyorlar. Ayrıca bu kadar ödeme gücü olmayan ailelere ise, projeye destek veren yardım kuruluşları katkıda bulunuyor. Projenin iki yılı aşkın süredir başarıyla uygulandığını Bill Gates yukarda anılan kitabında açıklıyor.

Ülkemizde tasarruf adına okullarımızda İnternetin kullanımını yasaklayan bir zihniyet ne zaman elini çekerse, ancak o zaman çağdaş bir ülke konumuna yükselme şansı bulabileceğimize inanıyorum.
../..

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Teşekkürler Efendim!...
Gönderen: Tayyibe Atay / Bolu
17 Eylül 2003
Merhaba Ömer Bey; Türkülerle Yaşamak-6-ya yaptığınız uyarı ve düzeltmeler için teşekkür ve minnetlerimi bildirir;selam,saygı ve sevgiler gönderirim.Kendinize iyi bakınız lütfen!..Görüşmek üzere...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonbahar Soloları
Köşe Yazarlığı
Efeler, Yörükler, Türkmenler
Sözlence
Aynı Dili Konuşmak
İsimsizler
Okumadığım Her Şey, Bir Şenliktir!
Kum Tanesi İle Yosun
Velad'la Mariya...
Sokrat Chat Yaparsa...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


ömer akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ömer akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.