Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Deniz kokusunu içime çektim, nefesim yettiğince Boğaza baktım şöyle bir, birde diğer yakaya, Ama yol çabuk bitti, zaman geç kaldı bu zavallıya acımakta Gün içinde özlermiyim bugünde güzeli Dönüş yolunu düşlemek belki ayrılıkların en güzeli… Yine hersabah ki koşuşturmayı yaşarken gün içinde, bir o yakadan bir o yakaya geçerken aynı zamanda düşünmek; Neden? Anadolu yakası, Avrupa yakasına onlar da bizim tarafa akıyorlar? Bir değiş tokuş eski zamanlardan kalma bir takas alışkanlığı belki de… Zamanı gelince belki de evlerimizi, yaşamlarımızı, heyecanlarımızı,duygularımızı takas etmeye kalkarız. Belli mi olur hayat bizi sıktığı, umutsuzluğa düşmüş olduğumuz zamanlarda, belki aşık olmuş birinin heyecanını,belki başarmanın verdiği mutlulukla ağlayan birinin gözyaşlarını, ya da bir annenin annelik duygularını ödünç almak isteriz. Kim? vermek ister ki böyle güzel duyguları, kim değişebilir ki aşkın o müthiş heyecanını, küçük bir çocuğun karanlık korkusundan dolayı hissettiği, dehşetli kalp çarpıntısıyla… Sabahları uyandığında sevdiğini düşünüp içinde bir mutluluk ve yüzünde bir tebessümle yola çıkmak, gün içinde yapacaklarını düşünmenin ve iş hayatının verdiği karmaşa içerisinden, yine bir an o, sevgiliyi bulup çıkarmak, belki bir müziğin melodisinde, belki burnuna kokusu, izinsiz geliveren hoş bir çicek buketinde… Bindiğin beyaz vapurda güne ve hayata hazırlanıyor, geminin kaptanı dalgaları aşarken sende aşacağın zorlukları gün içinde yapacaklarını düşünüyorsun belki, belki de hiç düşünmeden boş boş bakıyorsun maviliklere… O an Galata Kulesi takılıyor gözüne suyun üzerinde duran iki beyaz geminin arasından bakıyor sana, karşısında Kız Kulesi yine sevdiğin geliyor aklına! bir heyecan kaplıyor içini yeniden gemi iskeleye yanaştığı sırada bir çoşkuyla iniyorsun ki ama yine karşında o karmaşa. Her yanda kuyruklar, insanlar koşuştururken, arabalar korna çalmakta ısrarda yeniden dönüveriyorsun hayata, ya bıraktın o sevgiliyi denizin üstünde, ya karşı tarafta. Gün bir koşuşturma ve yoğunluk içinde geçerken arada bir gel gitler yaşıyorsun anımsıyorsun, onu da yanına almayı eve dönüşte. Vapur iskelesine doğru ilerlerken yine bir koşuşturma içerisindesin sabah işe yetişmenin telaşı sarmış yine heryanını. Şaşırdın mı ? dönüyorsun evine. Ne acelen var şimdi? Yok yok, belki de bekletmek istemiyorsun hayallerini denizin üstünde. Önce gişedeki kuyruğa gireceksin tabii; sırf kendinimi zannediyorsun ? hayal kurmak isteyen. Öyle bedava değil bir jeton alacaksın, eve giderken hayal kurmak için jetonu turnikeye atacaksın. Ne kadar kalabalık değil mi iskele. Ne çok hayal kurmak isteyen varmış İtiştiriyorlar seni belli ki onların daha da acelesi varmış belki sabah senin kadar hayal kuramamışlardır yada sabah ki hayalleri akşama saklayanlar var aralarında… Neyse boşver onları dönelim sana. Biniyorsun gemiye hayallerin çantada kendine bir yer buluyorsun mümkünse dışarda, hafif hafif rüzgar esiyor, ay denizin üzerinde gümüş gibi parlamakta,gemi iskeleden uzaklaşırken, eksik bir parça ararmışcasına gözlerin tüm kıyıyı gözden geçiriyor ve o küçük aklının içinde hayallerin harakete başlıyor. Çantandan çıkarıyorsun beyaz bir kağıt bir kalem. Belki bugün şanslısın iyice bak! Yanına almış olmalısın yok, yine almadıysan eğer ne bulursan ona dök hayallerini, belki bir kart vizit arkası, belki bir fotoğraf… Hayallerini dökerken bir bir kağıda aklına geliyor sevgili bakıyorsun ki yaklaşmış vapur Kız kulesine ve sevgili seni orada beklemekte uzatıyorsun elini rüzgarla ileriye çekip alıyorsun onuda götürmek için sizin kıyıya… Önce vapur Haydarpaşa’ya yanaşıyor sen hayallerinden henüz başını kaldırmışken farkediyorsun o eşsiz büyüklükteki binanın önünde durduğunuzu, bakıyorsun binanın ön cephesinde duran kocaman saate ve diyorsun “Zaman hızla geçiyor hayallerimi ve sevgiliyi bu kıyıda bırakma vakti geliyor” Kağıdı kalemi koyuyorsun bu kez hayallerinle birlikte çantana, yavaş yavaş iniyorsun vapurun merdivenlerinden, acelen yok hayallerin çantada salıvereceksin sevgilini işte bu kıyıda… Ertesi gün sevgiliyi yine aynı yerden alacağının sevinci ile düşüyorsun, eve giden o daracık yokuş yollara. Biliyorum sende değiştokuş etmek istemezsin bu güzel duyguları şu dünyada hayal kurmak gibisi var mı? İşte herkes böyle ümit dolu yaşasa sıkıntı ve kederleri bir kıyıda bırakıp, sevinç ve heyecanlardan küçük bir kısmını hep yanında taşısa. Belki de kederler öyle ağır geliyor ki insanoğlu’na mutlulukları taşımaya dermanı kalmıyor onunda zamanla… Ömür İsfendiyaroğlu
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ömür İsfendiyaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |