..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şahin bakışlı, ahu gözlü, şirin davranışlı ve tatlı sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Çocuk > ömer akşahan




5 Mart 2003
Noel Ağacı  
ömer akşahan
Bu yıl dördüncü sınıfa gidiyordu. Sınıfta tek yabancı oydu. Öğretmeni Bay Paul’ü beğeniyordu. Kendisine derste çok yardımcıydı. En çok matematik dersini seviyor ve başarıyordu.


:CCCG:
Ömer Akşahan

O gün Emre’yi annesi erkenden uyandırmıştı. Gözünü zorla açıp, isteksizce tuvalete gitti. Annesi: „ Oğlum bütün eşyalarını çantana yerleştirdin mi ? Hangi dersleriniz var ?“ diye sorduğunda, Emre kısaca:
„ Nikolaus bize hediyeler verecek.“ dedi. Annesi ise onu anlamamışçasına baktı. Sorusunu tekrarlamak istedi, sonra vazgeçti. „Haydi sofraya.“ dedi. Annesinin isteklerini yerine getirip, bir an önce sokağa çıkmak isteyen Emre kahvaltısını çabucak bitirdi. Bu yıl dördüncü sınıfa gidiyordu. Sınıfta tek yabancı oydu. Öğretmeni Bay Paul’ü beğeniyordu. Kendisine derste çok yardımcıydı. En çok matematik dersini seviyor ve başarıyordu. Bu yüzden öğretmeni kendisinin liseye gidebileceğini söylüyordu.
Bu düşüncelerle otobüs durağına gelmişti. Arkadaşı Thomas’ı gördü.„Günaydın !“ dedi, ona gülerek. O da aynı şekilde yanıtladı ve „Biliyor musun Emre, bugün yılbaşı ağacı pazarı kurulacak. Bu yıl ki ağacın nasıl olacağını merak ediyorum. Babam belki bir sürpriz yapıp, daha büyük alabilir.“ dedi. Emre bir şey diyemedi. Thomas’ların salonunu süsleyen ve üzerinde pırıl pırıl hediyeleri, ışıkları, renkli küreleri olan ağacı gördükçe içinde bir şeylerin koptuğunu hissediyordu. Keşke babası da onun için bir ağaç alsaydı, diye düşündü. Thomas:“Emre, beni duyuyor musun ?“ dedi. Emre, dalgınlıkla: „Ne ?“ diyebildi. Otobüsleri de gelmişti. Beraberce arabaya bindiler. Okula varıncaya kadar hep yılbaşı ağacı üzerine konuştular.

Bay Paul her zamanki gibi neşeliydi. Ancak Emre kendini bir türlü derse veremiyordu. Aklı hep yılbaşı ağacındaydı. Aklına çeşitli sorular geliyordu. Acaba babası neden onlara ağaç almıyordu ? Bir defasında babası, „Biz müslümanız.“ demişti. Acaba bunun etkisi var mıydı, bilmiyordu. Dalgınlığı öğretmenin de dikkatini çekince: „Emre, derse niçin katılmıyorsun? Bir problem mi var ?“ diye sordu. O da içini çekerek:„Hiç !“diyerek yanıtladı. Üçüncü derste Nikolaus ziyaretlerine gelince, arkadaşlarıyla birlikte onu sevinçle karşılayıp, hediyesini gülerek aldı.
Noel Babanın gelişiyle, eski neşesine yeniden kavuştu. Son dersin ardından arkadaşı Thomas’la evlerine geri döndü.

Annesine o gün Noel Babanın verdiği hediyeyi sevinçle göstererek, derste neler yaptıklarını anlattı. Sonra da ödevlerini yapmak üzere odasına çekildi. Zilin çalması onu daldığı çalışmadan uyandırmış, ona babasının geldiğini anımsatmıştı. Çünkü babası eve hep bu saatlerde gelirdi. Kapıyı açtığında yanılmadığını anladı.
Gülerek:“Hoş geldin, babacığım !“ dedi.
Babası da:“Hoş bulduk, oğlum !“ dedi.
Emre:“Baba, ellerini neden saklıyorsun ?“ diye merakla sordu.
„Bil bakalım ?“ diye, soruyla yanıtladı babası.
O, aklından geçeni bir türlü söyleyemedi.
“Umarım sevdiğim bir şeydir.“ diyebildi.
Babası akılcı yanıttan mutlu olarak:
“ Sana Noel ağacı aldım.“ deyip, ağacı gösterdiğinde, Emre sevinçle babasının boynuna sarıldı.

O gece Emre, rüyasında neler görmedi ki !
Sabah uyandığında, gördüklerini annesine, sonra da Thomas’a neşeyle anlattı. Arkadaşı:“Emre senin de artık bir Noel ağacın var. Buna gerçekten çok sevindim. Biliyor musun, ben de sana bir hediye aldım. Böylece birlikte bayramı kutlayabiliriz. Çünkü beraber okuyoruz ve iyi arkadaşız.“ diye, ona duygularını açıkladı. Ertesi gün, başta öğretmeni olmak üzere bütün arkadaşları ona daha dost bir gözle bakmışlardı. Şimdi o, babasının kendisini ne kadar çok sevdiğini biliyordu. Çünkü, aldığı hediyeyle Emre’nin arkadaşlarının yanında ezik kalmamasını sağlamış, onlarla olan dostluğunun da pekişmesine katkıda bulunmuştu../..

.Eleştiriler & Yorumlar

:: hikayeler
Gönderen: gulru / İSTANBUL/Türkiye
24 Şubat 2006
hikayele güzeldir dalıp girdersin aynen sizin öykülerinizde çok güzel

:: çok güzel
Gönderen: gülru önder / İstanbul/Türkiye
4 Şubat 2006
çok beyendim.çok güzel hikayaeleriniz çok güzel




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın çocuk kümesinde bulunan diğer yazıları...
Arkadaşsız Kemal
Benimle Evlenir misin?
Emanetçi Dede

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Kalkınma Öyküsü
Sözünü Tutmayan Öğretmen
Bir Bağışın Öyküsü
Sıpa
Ödemiş Hamamköy Atatürk Çocukları Kütüphanesi
Bir Yudum Su
Tokat ve Cüzdan
Bir Bayram Günü
Salvador Şimdi Nerede?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hiçliğe Övgü [Şiir]
Kayıtdışı Şiir [Şiir]
Gece Dokunuşları [Şiir]
kalem [Şiir]
Meğer [Şiir]
Güz Yağmurları [Şiir]
Küçük Mariya İçin Kar Senfonisi [Şiir]
Giderken Düşürdünüz 'Ben'i Çantanızdan [Şiir]
Issız Sokak [Şiir]
ayrılıklar [Şiir]


ömer akşahan kimdir?

Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz. . Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar. Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR! İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim. Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm. Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız. Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR! Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M. E. B. ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir. Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.

Etkilendiği Yazarlar:
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ömer akşahan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.