"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Neyse işte kahvaltılıkları aldık, ettik... Omletler ekstraya giriyormuş... Önden ödüyorsun, fişini askere veriyorsun o daha sonra masana getiriyor... Oturduk masaya, verdik fişi askere, dedim ki iki kaşarlı omletimiz var, fişimiz de burada... Tabi komutanım dedi, gitti. Komutanım lafını duyduğumda evvelden Kenan komutan triplerine bağlıyordum, ama artık sanıyorum ki elemanlar zaten baktığında kimin ne olduğunu biliyor ama kurt düşüyor içlerine... O yüzden askerlik uzamasın diye de herkese komutanım diyorlar... Bence. Yazık... Neyse işte verdik fişi falan... Karşı masada bana göre kıl albay tarzı bir adam var. ''Oğlum kaç saat oldu nerede bu omlet?'' dedi, baştan sona tüm askerler bir hopladı. ''Komutanım 10 dk gibi bir süremiz var'' dedi. ''Oğlum yarım saat oldu lan'' deyince işler hızlandı, omlet 5 dk içinde masaya ulaştı. Bunu görünce ben de hanıma dedim ki... Yavaş ye... En az 20 dk var bizim omletlerin gelmesine... Nitekim 5 dk sonra ‘’komutanım sahanda yumurta sizin sipariş mi?’’ dedi asker, bizlerin değil deyince, diğer asker doğru masayı gösterdi. Uzaklaştı... Ardından 15 dk sonra biri daha geldi... ‘’Komutanım buyurun karışık omletleriniz’’ dendi. Ses çıkarmadım. Niye? Eğer desem ki biz karışık değil, kaşarlı söyledik, hem zaman kaybedeceğim, hem üzecek, hem de üzüleceğim. Teşekkürler dedim, afiyetle yedik. Amma velakin içime de dert oldu... Karışık omletle, kaşarlı omlet arasında illa ki fiyat farkı vardır. Adamlar koca koca sucukları basmış oraya... Reflü ve gastrit bunu beğenmese de beyin yapıştır, şans demek ki yemen gerekiyormuş dedi, haliyle yedik. İşte mesela karakter ve kişilik küçük anlarda da ortaya çıkabiliyor... Karışık omleti bir güzel gömdükten sonra çeker giderdik, kimse bilmezdi bu bir seçenek... Ya da efendi gibi bizlere farklı sipariş geldi deyip farkını ödeyebilirdim bu da bir seçenek. Nitekim komutanın birinin önünü hemen kesip, derdimi kasaya anlatıp siparişin farkını ödedim... Ne o komutandan, ne de o an sıradakilerden tık çıkmadı. Niye? Özlüyoruz doğru kişileri ve davranışları da ondan. Halbuki yapılması gereken bu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |