İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron |
|
||||||||||
|
Zihninizi kapatın dış dünyaya, sigaranızı söndürün, gürültüsünü unutun sokağın, gözlerinizi yumun birkaç dakikalığına ve bir anda açın kırkıncı kapısını kalbinizin… Bir kızgın kum denizi mi yakıyor şimdi gözlerinizi ve gölgeniz ayaklarınızın altına mı toplanıyor?!.. Doğru yere geldiniz. Artık ne yolunuzu, ne de yönünüzü aramaya çalışmayınız, bulamayacaksınız… Nerde, kaç yıllık yolda gizlendiğini bilmediğiniz bir sevgilinin kumdaki izlerini yok etmekte sanki sam yeli yavaş yavaş. Koşmayın siz de, acele etmeyin, yetişemeyeceksiniz nasıl olsa rüzgâra. Sakinleşin, kendinizi dinleyin ki doğru karar veresiniz; neredeyim, niye geldim, nasıl gitmeliyim?!.. Arada sırada sizi andıran, sizin gibi kaybolmuş âşinalara rastlamaya başlayacaksınız az sonra; çaresiz ve umutsuz dolaşıyor göreceksiniz hepsini. Şaşıracaksınız, gerçeği bilmediğiniz ve bildiğinizi gerçek sandığınız için… Gerçek yalnızca bir acı ve hüzün oysa burada… Bir bilseniz, ah bir bilseniz, bu çöldeki herkesin, sizin sevdiğinizi sevdiklerini!.. Ve bilesiniz ki onlar da sizin gibi bu çölde cânân diye diye candan geçecekler sonunda. Hatta arada sırada rastladığınız kemiklerin, kafataslarının da sizden önceki aşıklarına ait olduğunu bilseniz Sevgili’nin. Bu acı çöllerde bir iksir bulduğunuzu farz edin şimdi, aşk adında. Bütün zehirlerden daha acı, ama bütün lezzetlerden daha leziz. Öyle bir acı iksir ki içtikçe susayacak, susadıkça içmek isteyeceksiniz. Hani “Fe-şâribûne şürbe’l-hîm (Vâkıa, 55)” buyurulmuş ya, tam da öyle. Üstelik bu iksirin sevgiliden geldiğini de bilmektesiniz… Bir dert ki dermanı kendi içinde. Bir derman ki derde feda edilmekte. Dert ki, canla başla kabul görüyor; derman ki bizatihi dert oluyor. “Dertleri zevk edindim” diyen şairin açmazı gibi hani. Atamız Safiyyullah’ın yasak meyvayı taddığı gün yaratılan bu çölde öyle kervanlara rastlamaktasınız ki şimdi, muhtelif yönlere doğru dalgın, üzgün, küskün; ama istekle; ağır ağır, adım adım ve gece gündüz sürekli gitmekte ha gitmekteler… “Aynı kervana bu kaçıncı rastlayışım?” diye sormayınız sakın kendinize; onlar da sizin gittiğiniz yöne, sizin gittiğiniz yola ve sizin gittiğiniz sevgiliye gitmekteler, günler, haftalar ve yıllardır… Dönüp durmaktalar… Katılmak ister misiniz kervana?!.. Biraz sonra aşk sürgünü deve yavrularının boyunlarındaki ceresler çalmaya başlayacak… Kalmayasınız dağlar başında; yalnız ve tenha, uykulu ve uyanık… Ceres seslerini her işittiğinde bir kez daha tükenen ihtiyara rastlayacağız az sonra. Hani Yusuf’un hasretiyle gözlerine kara sular inen ihtiyara… Duyduğu seslerden, Yusuf’u Mısır’a götüren kervanın Ken’an illerinden geçtiğini zannedecek yine ve kokusunu almak isteyecek uzun ve derin nefeslerle. Yine “Yusuf’um!.. Yusuf’um!” diye ağlayacak. Bu kayıp elem çölünde tek bilinen kulübe onunkidir, tek mekan, tek yurt. Bütün yönler ona göre tayin edilir; bütün tarifler, bütün adresler ona göre… Hüzünler Evi derler oraya… Hoş geldiniz!.. Hoş geldiniz Yahya Kemal’in, Fazıl Ahmed’e ithaf ettiği gazelin mısralarına: Bir hıyâbândır ki hasret kûy-ı cânândan geçer Her geçen cânâna peyvest olmadan candan geçer Cümle lezzetten lezîz iksîrsin ey zehr-i aşk Zevki derdinden alan her ruh dermandan geçer Meyve-i memnûdan tadmak günâhından beri Kârbân-ı aşk bitmez bir beyabandan geçer Pîr olur Ya’kûb bir savt-ı ceres gûş eylese Mahfe-i Yûsuf sanır vâdi-i Ken’an’dan geçer Dinlemekçün mâcerâ-yı hecri nâyından Kemâl Mevkib-i yârân civâr-ı Beytü’l-ahzân’dan geçer Kaynak: İskender Pala
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Yûşa Irmak, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |