Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe |
|
||||||||||
|
Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri elliden fazla millet, ırksal, dinsel-etnik gruptan oluşmaktadır. Bu grupların ABD’den ayrılarak bağımsız devletler kurması mümkün olabilir mi ? Siyahlar, Kızılderililer, Hispanikler, Katolikler, Mormonlar birlikten ayrılıp bağımsız devletler kurulabilir mi ? ABD buna izin verir mi ? Böyle bir şey açıkçası ancak bir ikinci iç savaşla olur değil mi ? İmdi, devletler diyalektik süreç içinde tarihsel-ekonomik-toplumsal koşullardan doğarlar. İlkel toplum, köleci-aşiret toplum, feodal toplum derken insanlık son aşamada ulusal topluma yönelmiştir. Irk, kan bağı, soy, sop gibi etmenler köleci aşiret-feodal düzlemlerde önemliydi. Ulus devletlerde ise ortak kültür, idealler, insanca ve barış içinde birlikte yaşama gibi ilkeler önem kazanmıştır. Dünya Savaşından sonra Osmanlı’nın kaybettiği petrol bölgeleri ve topraklar üzerinde emperyalislerce yeni devletler icat edilmiştir. Bunlar harita üzerinde sınırları cetvelle çizilerek (Sykes-Picot), veya terörle (Haganah, İrgun, Stern), veya BM kararlarıyla oluşturulmuştur. Ancak, tek bir istisna vardır: İşgalcilere karşı bağımsızlık savaşı vererek kurulmuş tek devlet Türkiye’dir. İşte bundan dolayıdır ki Türkiye çok rahatsız edici, çok kötü bir örnek oluşturmaktadır. ABD ve yandaşlarının (Fransa, İngiltere, Almanya) Ortadoğu’da çevirmekte oldukları oyunların asıl nedeni budur. Ulus devlet Türkiye’nin altını oyarak, etnik-dinsel grupları kışkırtarak tasfiye etme çabası içindeler. Bundan dolayı Kürtler, Sünniler, Şiiler, Yezidiler, Kıptiler, Süryaniler için güya insancıl nedenlerle ayrı ayrı devletçikler kurmak için uğaraşıyorlar. Ortadoğu’yu Yugoslavya gibi un ufak etmek istiyorlar. Ondandır ki Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal temellerini oluşturan aydınlanma, laiklik, devrimcilik, ulusçuluk, cumhuriyetin ilke ve simgeleri teker teker yok ediliyor, ülkeyi kuranlar iki ayyaş diye aşağılanıyor. Gerçi BOP denilen bu proje ismen artık telaffuz edilmese, de facto kalktı gibi gözükse de emperyalistler hedeflerinden vazgeçmiş görünmüyorlar. A planı yürümeyince, B planı, o da olmazsa C, D, E sayısız plan ve seçenek sırada bekliyor. Türkiye bu tuzaklara düşmemek için bölge ülkeleriyle dostane ilişkiler kurmalı, bölgesel ekonomik-siyasal işbirliğini geliştirmelidir. 11/9 u bahane ederek ABD kendi yarattığı terör örgütleriyle (PKK, El Kaide, IŞİD, vs) Ortadoğu bölgesini alt üst etti, sınırları değiştirdi, insanları göçe zorladı, demografik yapıyı değiştirdi, yeraltı kaynaklarını ele geçirdi. Terör örgütlerinin ele geçidiği toprakların ve zenginliklerin yeni sahibi dolaylı yoldan ABD oldu. Bu bağlamda ABD dünyadaki en büyük terörist devletlerden biri, Amerikan ordusu da terörist bir ordudur. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası iktidar ABD’ye karşı tavır almak zorunda kaldı. Çünkü ABD Türkiye’nin başına daha radikal dinci kadroları getirmek, Türkiye’yi çok daha kolay manipüle edeceği bir arabesk şeriat devletine dönüştürmeyi planlıyordu. Bu plan şu an yattı gibi gözükse de ABD bu plandan asla vazgeçmedi. Her ne kadar ABD ile çatışıyor gibi görünse de batılı güçlerin yerli taşeronları onların her isteğini adım adım yapıyor, fabrikalar, en kritik sektörler yabancılara satılıyor, saman, patates ve soğan ithal eden bu ülke artık kendini besleyemez, kendi kendine yetemez tümden dışa bağımlı bir hale getiriliyor. Ülkedeki insanlar artık her an büyük bir açlık riskiyle karşı karşıya kalmış durumdalar. O halde, her halk, her ırk, her etnik-dinsel grup için ayrı ayrı devlet kurulması ya da “milletlerin kendi kaderlerini tayin hakkı” gibi dinci söylemler emperyalist bir aldatmaca olup dünya egemenlerinin çıkarlarına hizmet etmektedir. Kader diye bir şey zaten yoktur. Açıkça görüldüğü gibi milletlerin kaderlerini (!) tayin etmeye çalışanlar perde arkasındaki dünya egemenleridir. Türkiye bu gidişata direnmeli, iş işten geçmeden bu oyunları bu oyunları bir an önce bozmalıdır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Erdağ Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |