Tarih, hiçbir zaman orada bulunmamış kişiler tarafından anlatılan hiçbir zaman olmamış olaylarla dolu bir yalan. -Santayana |
|
||||||||||
|
Yatagimdan kalktim, televizyonu actim, koydum bir sise sarap ve yayildim koltuga. Ise de gitmiyordum artik. Boyle polislik mi olurdu zaten? Kimine gore terorist, kimine gore aydinlanmis grup olan Anarsistler teker teker dunya televizyonlarini ve sosyal medyayi hackliyor; din, dunya ve olusacak duzen hakkinda bilgi veriyordu. Illuminati gibi fantastik orgutler megerse farkli isimdelermis ve varlarmis. Sasirticiydi gercekten. Her olan bitene ragmen karma dedikleri bu olmaliydi. Zamaninda imansiz diye asilanlar, cadi diye yakilanlar; simdi din adamlarini ve savunduklarini aydinlanma adi altinda birer birer karartiyordu. Fren sesi duydum. Yerimden kalktigimda beyaz bir Renault 9 karsimdaki bakkalin onunde duruyordu. Arabadan inen uc kisi bir guzel marketi taradi. Gizli gizli camdan izlemeye devam ettim. Ekmek – sut – sucuk – alkol ne varsa attilar arabaya ve iki dakika icinde tuzla buz oldular. Geriye harap edilmis bir bakkal, cennet veya cehennem gibi yerlere gidemeyecek olu bakkal sahibi ve hicbir sey hissedemeyen ben kalmistim. Ne yapabilirdim? Daha hukumeti, ibadet yerlerini ve masumlari koruyamiyorken oldurulen bir bakkal icin adaleti mi saglamaliydim? Ne fark edecekti ki? Zam mi alacaktim? Ya da adaleti sagladigim icin cennete mi gidecektim? Yoksa vicdan denilen o sihirli his devreye mi girecekti? Tekrar yerime oturdum ve bilgisayari actim bu sefer. Gazeteler guncellenmemis, sosyal medya siteleri araciligiyla insanlar haril haril bilgiler paylasmaya devam etmis, birkac kanal disinda hepsi islerini birakmis ve Anarsistler hemen hemen her seyi ele gecirmisti. Isin garibi halk ta beraberinde onlari takip ediyor ve destekliyordu. Memleket sanalindan gercegine tabiri caizse Texas’a donmustu. Insansa artik Yaratan’inin bir parcasi degil, evrim sonucunda olusmus siradan, basit bir canliydi. Bu olanlar iyice beni germis ve sarabim da bitmisti. Elimi yuzumu yikayip, silahimi ve arabanin anahtarini alip merdivenleri birer birer inmistim. Disarisi her zamanki gibi kotuydu. Karsimdaki cafede zamaninda futbol yuzunden cikan tartismalarin hatta hatta tatli kavgalarin yerini kirik cam ve kursun izleri birakmisti. Kizli erkekli gecilen caddelerin yerini korku ve endiseyle hizli hizli yuruyen insanlar birakmisti. Fazla dusunme. Sana ne olanlardan dedim kendi kendime ve bindim arabama. Karsidaki soyulmus markete gidip tepkileri uzerime cekmek istemiyordum. Ne olur ne olmaz. Arabayi calistirdim ve koyuldum yola. Yoldayken de eski sevgilimi aradim. Iyi olmaya calisiyordu o da. Anarsistlerin yapmis oldugu belki de tek iyi sey can korkusu yuzunden eski sevgilimle aramin hic olmadigi kadar iyi olmasaydi. Belki tekrar yanima bile gelebilirdi ama erkendi. Eski sevgilimle konusmayi bitirmis, kepenkleri indirilmis dukkanlari birer birer gecerken sokaklarin savas yerine donmesine uzuluyor ve keske dinler yalan olmasaydi diyordum. Ne biliyim? Hicbir zaman cok inanan olmadim ama turban mi yoksa basortusu mu sorulari icin kafayi yerken simdi tartisacak bir seyin olmamasi hatta yalan olmasi bizi ust insan degil aksine barbar ve basibos hayvanlar haline getirmisti. Bunlari dusunurken kosede genc bir kiza tecavuz eden uc kisi gormustum. Onlar da beni gormustu. Umursamayip yoldan kacanlar gibi gormemezlige gelip devam ettim fakat uzaklasirken kiz o kadar yalvariyordu ki artik dayanamayip bastim frene. Polistim ulan ben! Aractan ani bir sekilde indim ve Bam! Biri gitti. Ikinci kursunu havaya siktim ve ikisi hemen kacmaya basladi. Dayanamadim. Bam! Bam! Ikisini de oldurmustum. Tanri’nin ve devletin olmadigi yerde bir polis olarak kendi adaletimi iste o an yaratmistim. Kiza baktim. Agliyordu. Lutfen sen de dokunma bana diye feryat etti. Korkma polisim ben dedim. Polis olsan bile ne fark eder ki? dedi. Gercekten beni kurtarmak icin mi durdun? dedi. Alkolden ve karakterimden olsa gerek dogru seyleri yapmak icin Tanri’ya ihtiyac yok demistim. O an yari alkollu bir halde yeni bir felsefe yaratmistim kendi kendime. Belki hayatin hicbir amaci ve beraberinde basi ve sonu yoktu ama dogru insan kalabilmeliydim iste. Kiz yirtilmis kiyafetlerini hizlica giyerek beni eve birakabilir misin? dedi. Tamam dogru insan olmaya calisacaktim ama o kadar da dogru olmaya gerek yoktu. Cok acim bir seyler almam lazim, sen de artik ne yaparsan yap dedim. Ben de yemek yiyebilirsin, birak tesekkur edeyim, evim yakin dedi. Az once sogukkanlilikla uc kisiyi ulu orta yerde oldurmus ve acikcasi yeni bir olay ciksin istemiyordum. Peki dedim ve yola koyulduk. Elinde telefonla durmadan bir seyler yaziyordu. Erkek arkadasiydi herhalde. Ona baktigimi gordu, yanlis anlama babama yaziyorum o da evdeymis dedi korkarak. Aciklama yapmana gerek yok dedim ama o da kendince hakli ne diyeceksin ki? Su kirmizi bina evimiz, buraya park edebilirsin dedi ve arabadan indik. Kapiyi sessizce caldi ve yasli, sakalli ve nur yuzlu bir amca kapiyi acti. Herhalde inaniyordu hala… Bazi seyler asla degismiyor. Ozellikle neye ve neden inandigimiz… Ozguruz ve oyle hissediyoruz cunku. Bu yuzden de degil midir ne kadar sacma olsa da hala batil inanclara sahip olmamiz? Kiz, babasina gozu yasli bir sekilde siki siki sarildi ve babasi durumu hemen anladi. Tesekkurler oglum dedi. Bir sey degil manasinda kafami egdim. Baba – kiz onlar uzulup sarilirken ben davet beklemeden salona gectim ve televizyon izlemeye basladim. Anarsistlerin kanallarindan biri acikti. Daha da devam edecek saldirilarimiz diyordu. Insan ozgur olana kadar da durmayacagiz diye ekliyorlardi. Babasi, kizini odasina birakip geri geldi ve Allah tekrar razi olsun oglum dedi. Amca televizyon izlemiyorsun herhalde dedim. Dinler yalanmis teker teker aciklandi dedim. Olsun oglum dedi. Sukretmek – tesekkur etmek niye gereksiz, niye bos olsun ki dedi. Bak! Su an zamaninda begenmedigimiz dinler yok ama cevremizde olanlar…. Sozu bitmeden bir anda kapi tekmelenerek acildi ve amca iki tane kursuna magruz kalarak yasamini yitirdi. Ben hemen silahima sarildim ve amcayi oldurenin kafasina kursunu isabet ettirerek sola dogru kactim. Fakat uzun olani hala sapasaglamdi. Kan beynime sicramisti. Her seyi o iki saniyede dusunebiliyordum. Kiza tekrar tecavuz edilecegi – inancli birinin gozumun onunde olumu – benim biraz sonra olecegim – insanin din ve onu kontrol eden degerlerin olmadigi zaman kultur ve ahlak yerine, arzularinin ve isteklerinin pesinde kosan basit bir hayvan oldugu – kalbimin hizli hizli carpmasi – bunca yasadiklarim – hatalarim – polis olma sebebim – hicligim – ve yavas yavas bana dogru gelen ayak sesleri… Ve karsima cikti… iki cift goz! Bam! Bir anda onume yikildi. Adini bile sormadigim kiz, vurdugum ilk adamin silahini almis ve hayatimi kurtarmisti. Tesekkurler dedim. Hicbir sey dedi. Babasinin yerde yattigini gordu ve uzunca bagirdi. Bagirmasi bitince gozlerini kapatarak kafasina sikti bir tane. Durum soyleydi. Sarap icin disari cikmistim. Bilmedigim ve tanimadigim bir baba kizin evindeydim. Ikisi oluydu. Iki kisi zorla eve girmis ve onlar da oluydu. Bense korkudan yerde yatar haldeydim ve silah elimdeydi… O soru geliyordu aklima. Sen de devam edecek misin?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |