Hata! Klavye bağlı değil. Devam etmek için F11'e basın... |
|
||||||||||
|
Nasılsın, iyi min? Ben, her zamanki gibiyim. Çoluk çocuk, torun torba, gelin gaynana yuvarlanıp gidiyoz . Nereye gittiğimizi, ileride bizi neyin beklediğini bilmiyoz. Şöyle bi arpa boyu mesafe katedemedik milli basketbol takımımız gibi. Sanki, çaktılar bizi bi yere, debelenip duruyoz. Ihhh! Okullar açıldı, torun galdığı yerden okula başladı. Zavallı çocuklarımız! MEB her sene ayrı bi sistem deniyor çocuklarımızın üstünde. Gülden ağır söz etmeye gıyamadığımız çocuklarımız, bakanlığın kobayı oldular . Meselâ “seçmeli ders” diyorlar, ama çocuk istediği dersi seçemiyo; okul idaresinin istediği dersleri seçmek zorunda galıyo. Yurt dışında okuyan çocuklara, Türkiye’de sınavla girilen okullara sınavsız giriş hakkı tanımışlar. Harç hurç, kayıt kuyut parası da almayacaklarmış bu çocuklardan. Bizim çocuklar eşşekler gibi çalışacaklar bu okullara girebilmek için; yurt dışında malum okullarda okuyanlar Türkiye’ye gelip, sınavla öğrenci alan okullara sınavsız girecekler. Bizim çocuklarımızın hakkını yiyecekler. Hani nerde fırsat eşitliği? Birileri de “ helal ürün” derdinde. Amaç, din sömürüsü yaparak, cep doldurmak. Helal Çorap çıkarmışlar sevgili günlüğüm. Çorabın da mı helâli haramı olur Allah aşkına? Bu çoraplar ıslanmıyormuş, abdestin bozulmuyormuş ama aynı zamanda ayak, çorabın içinde hava alabiliyormuş. Islanmayan bi çorabın içinde ayağın hava alması inandırıcı gelmedi. İşin içine ticaret girince, bu muş- miş’lere hiç inanmam. Helal- haram, günah – sevap diyerek kasalarını dolduran bu zihniyeti, Allah nasıl bilirse öyle etsin. Nerdeyse Allah’ı bile pişman edecekler, kullarından helal yemelerini istediğine. Burhan Kuzu, -- başbakanın dört gözle beklediği- başkanlık sistemini tartışmak, vatandaşın hayrına olduğu için çok sevap demiş. Şu saçmalığa bi bakıver hele sevgili günlüğüm. Hani utanmasam, “oha” diyecem. İktidar; istediği şeyleri uygulamaya geçirmek, vatandaşın nezdinden kabul görmesini sağlamak için, dinimizin ipine sarılıyo görünüyo. O ip umarım bi gün ayaklarına dolanır. Dürüst olun, canımı yiyin. Ne diye vatandaşa helâl- haram, sevap- günah baskısı yapıyorsunuz? Bak sana bi şey daha deyverecem: Geçen akşam Memet Amcan, camiden söylene söylene geldi. Yaşlılıktan dolayı dizlerini büküp oturamıyo diye, camide tabureye oturuyordu. Diyanet’ten tabure yasağı gelmiş, “Tabure, bizim dinimizde yok, Hıristiyanlıkta var.” diye. Camideki tabureleri toplamışlar. Yani camide bile rahat yok sevgili günlüğüm. Memet Amca’n bu tabure işine çok sinirlenmiş de gaymakama çıkacakmış. Ne yapacak gaymakam? Sayın gaymakamımız, diyelim ki bu işe el attı, sonuç alıncaya gadar tayini çıkar. Çünkü Mudurnu’ya gelen gaymakamları makamlarında rahat oturtmazlar. Çalıştırmazlar. Üç ayda bi, en fazla altı ayda bi gaymakamlarımızı değiştirirler. Yedi kocalı Hürmüz’e döndük. Bir, iki önceki gaymakamımızın adı neydi, hatırlamıyoz. Millet gaymakamlara hoş geldin’e gitmekten yorgun düştü. Yeni gelen gaymakama hoşgeldine gidiyorlar, bi iki ay sonra başkası geliyo, hadi tekrar gidiyorlar. Gaymakamlarımız; daha Mudurnu’yu tanımadan, sorunlarımızı öğrenemeden başka yere tayin ediliyorlar. Bizim gaymakamlarımızı bizimle, hiç olmazsa bir- iki yıl başbaşa bıraksalar ya. Mudurnu gâvur memleketi mi? Artık kalkayım da, bu sinirle bizim bahçenin merdivenlerini sarılı gırmızılı boyayım. Belki aycık içim açılır, sinirim geçer sevgili günlüğüm. Bu da benim direnişim olsun. Hem bedava terapi. Memet Amcan aycık kızar, söylenir ama, umurumda değil. Biber gazı sıkacak, üstüme tomaları salacak hali yok ya. Zaten, başbakan gibi sürekli fırça attığı için, alışdım da, etkilenmiyom. Bi gulağımdan giriyo, öteki gulağımdan çıkıyo söyledikleri. Sıfır etki, sıfır. Etkisiz eleman, senin anlayacağın. Bazen, hiç duymuyom dediklerini. Ağzının gımıldamasından anlıyom gonuştuğunu. Ama gabahat kendisinde. Çok gonuşursan, kimse seni ciddiye almaz. Az ve öz gonuşursan; herkes ağzının içine bakar, susar, seni dinler, acaba ne söyleyecek diye. Bunu, Memet Amca’na bi türlü anlatamadım. Çünkü gart meşe bükülmüyo. Eee ben de gartlaştım, o da beni bükemiyo. Ölmek var, bükülmek yok sevgili günlüğüm.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Kâmuran Esen, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |