En büyük şans seçme şansıdır. Böyle bir şansımız da yoktur. Elmayı seçsen cennetten kovuluyorsan; yönlendiriliyorsun demektir. Dünyada hep bizlere cennetler sunulmuyor mu; hep cehennemlerle korkutulmuyor muyuz? Sürekli yönlendirilmiyor muyuz? Atatürk diyor ki; Allah diyor ki; uzmanlar diyor ki; kutsal kitabımız diyor ki hep bir yönlendirmedir. Kıbleye yönel deniyorsa, seçme şansın yok demektir. Bizler sadece başkaları yönlendirmez. Duygularımız ve düşüncelerimiz de bizi yönlendirir. İnsan arzularının, düşüncelerinin ve kendine yüklenenlerin kölesi ise aslında seçmiyor; meylediyor demektir. Tüm reklamlar, tüm diziler, tüm kampanyalar; hatta tüm bilgiler bizi yönlendirir. Seçmek bir ütopyadır aslında. Ne eşimizi seçiyoruz ne de sevgilimizi. Dürtülerimiz, ön yargılarımız, menfaatlerimiz hep bizi yönlendirir. Biz de bu işaretlere bakarak kendimize bir yol çizeriz. Bu yol seçtiğimiz yol değildir; bedenimizin ve ruhumuzun bir dayatmasıdır. Hayat bir dayatmadır aslında; dayandığın sürece mutlusundur. Hayat bir dayatmaysa, seçme şansımız yoktur aslında. Ezan niçin okunur; çan niçin çalar? Bunlar bir yönlendirmedir. Reddetme bir seçim değildir? Sağın, solun, önün, arkan varsa, yönünü sen seçsen de, başka bir yolunun olmaması bir dayatmadır ve her dayatma bir yönlendirmedir. Tüm solcular dayatmalara ve yönlendirmelere karşı çıksalar da, solcuyum diyerek hem kendilerini hem de başkalarını yönlendirirler. İnsanda başka şans bırakmazlar. Dünya görebildiğin kadar değildir; tüm gördüklerin senin seçimlerini belirlemez, yönelimlerini belirler. Gittiğin yer senin seçtiğin yer değil; seni çeken yerdir. Seni çeken şeyler de seni yönlendiren şeylerdir; şeçtiğin şeyler değil.