Sen kendini ulaşılmaz sandıkça, başın göğe ermeye devam edecektir. İster dağ ol, ister bayır. Benimse istediğim yer, geniş düzlüklerdir. Bana geniş bir dünya vadedmeyen, ululuğuyla kendi büyüklensin. Yükseklik güzel olabilir, asıl güzellik ya denizde ufuk ya da bir ovada alabildiğine verimli toprak olabilmektir. Çünkü hayat bana, çuvallar dolusu buğdaylar bırakmadığı için, bir tohumdan dağlar ortaya çıkarmak alnıma yazılmıştır. Bir emekçiyim ben, alnımdan ter boşalmayınca, bana rahatlık yasaktır. Sen aşkı, özgürlüğe tercih edersin. Aşk rahatı yerinde bir gülüş olabilir; ama gerçek mutluluk özgürlüktür. Ayaklarımın üzerinde durmak, yüreğimin aşkla tıka basa dolmasından iyidir. Sen, aşk adına büyüklense de, herkes sana imrenerek baksa da, benim gözümde bir buğday başağının sarılığı kadar değerin yoktur. Ben bir emekçiyim. ne takım elbiselerimin içinde, aşk mektupları saklarım ne de cüzdanımın içinde tomar tomar para koyarım. Benim özgürlüğüm, sevilmezliğimdedir. Sevilmek ve sevmek bir rüyadır. Sabah kalkınca hiçbiri yoktur. Benimse gecelerim, ellerime bağışlanan aydınlıktır. Bir kağıt alırım elime, kelimeleri ekerim her yerine. Başak başak cümleler biçerim sonra. Her kelime yürek ateşimde pişer. Bir ekmek tadında, emekçi şiirleri çıkar ortaya. Dilimlerim her cümleyi, hayatına anlam katmak isteyenlerin sofrasına koyarım onları. Sen aşkı, özgürlüğe tercih edersin. Aşk, özgürleşmek olsa da, yürek yalnızlığında, asıl yalnızlık kendini bir başkasının "Seni seviyorum." deyişine teslim etmektir. Şu dünyada insanlar birbirlerini gerçek anlamda tanımış olsalar, aşk bir yangından kaçmak olur. Aşk, bir başka yüreği işgal edip, oraya kendi saltanatını kurmaktır. Aşk bir padişahlıktır. Ben ise bir emekçiyim. Ne saltanatı severim ne de dayatmaları. Aşk yüreğe zorla girmektir. Ben ise, hiçbir zorlamaya gelemem. Yüreğim özgür olmalı. Kimi seveceğine de kendi karar vermeli. Aşk, yüreğe giren kapkara bir yılandır. Aşk, panzehir olarak sevgiliye sarılmaktır. Sevgili ise, seni sarıp durdukça, bizi ölüm ayırır dersin. Oysa ölen hep sen olursun. Özgürlük, bir insanın bir insana ayak diretmesidir. Özgürlük bir ova, aşk ise bir dağdır. Aşk hep tırmandırır, uçurumlarla tanıştırır, her yükselişinde düşme riski kazandırır. Özgürlük ise koşmaktır, gelinciklerin arasında kırmızı olmaktır. Aşk bir prangadır. Özgürlük ise, ayaklarının serbest bırakılmasıdır. Aşk git derken, onun arkasından yalnız kalacağından korkmaktır. Özgürlük ise, kendin gitmektir.