Deli keçinin bir boynuzu her zaman kırık olur. Bir deli miyim acaba? Yüreğim kırık her zaman. Kafamda her daim uzayan baş ağrısı. Nedir bu çileli duruş? Keçi gibi inatçı değilim? Üstelik ne etimden fayda var ne de derimden... Bir yığın saman sarısı yüz karşımda olsa da buğday tenli insanlar rehavetin rüzgarıyla salınsa da yanımda onlardan bir tane darı ağırlığı görmesem de yine de keçi gibi değilim. Kimseyle tokuştuğum yok. Çünkü tokluğum çok. Bir deliyim galiba. Aç değilim. En büyük deliliğim bu. Bu yüzden boynuzum kırık, yüreğim bükük. Çünkü boynuzum başımın üzerinde taşıdıklarıma batar. Bu dünyada birilerine değer vermek, baş ağrısı yapar. Hırs, açgözlülük, görgüsüzlük değer görür. Bunlara değer vermezsen boynuzun kırılır.
Delilik hoşgörülü, iyi niyetli olmaktır. Bunları baş tacı yaparsan, başın beladan kurtulmaz olur. İnsan bir sivilce yeryüzünde. Çok deşme onu, eline kiri bulaşır.
Bir deli keçi gibi dolaşırım dağ taş. Boynuzlarım her zaman kırılır. Bir deniz düşünceli olmalı derim. Koyları olmalı gemiler için, hafif dalgalı olmalı balıkçılar için, martıları doyurmalı derim; boynuzlarım kırılır.
Gözleri ürkek, elleri titrek, cam kenarından bakarım. Hangi salıncak, hangi oyun geri verir çocukluğumu? Bir sardunya çiçeğine benzer titremelerim yağmur altında. Usanırken şiirden ve en sevgili yardan, artık atlamak istiyorum bir uçurumdan. Gözlerim dolarken yar hasretinden, kirpiklerim süpürür gözyaşlarımı. Gülmek güzel şey, güzel bir şarkıyla duyurmak kendini kulaklara ve avazın çıktığı kadar bağırmak da güzel ve neşeyle kırlarda koşmak... İyi de bir yırtık çantada kum yığınıyım. dökülürüm yerlere. Gün batımında bir kumsal gibi buluşurum denizle ve deniz dalga sesiyle girerken genzime, oh be yaşamak her şeyden daha güzel derim yine. yaşamak, bir martıdan da, dağlardan da, en büyük hazdan da güzel. Yaşamak sevgilinin beyaz boynu kadar güzel. Bir gerdanlık gibi aslıyorum hayatın ipine. İnadına inadına yaşarım. Bir keçi gibi inat ederim. İki boynuzum kırılsa dahi, yaşamaya devam ederim.