..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir. -Puşkin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Kesinlikle Karşıyım! > Mudi Beya




12 Mayıs 2008
Gaz Bombası ve Basınçlı Su İle Saldırılması Olası Eylemlere Katılacak Olanların Dikkâtine!  
Mudi Beya
1 Mayıs 2008’ de hayasızca yapılan insanlık dışı uygulamaların toplumsal bünyede açtığı yaraları sarmak yine de işçilere, emekçilere, kamu çalışanlarına ve onların örgütlerine düşecek. Zira, çalışan, üreten, inşa eden, yapan ve ortaya çıkaran onlardır. 1 Mayıs da onların bayramıdır…


:BFDA:


Olan oldu, ama etkisi sürüyor! Başta başbakan olmak üzere, AKP’ nin ileri gelenleri 1 Mayıs konusunda maraza çıkarmayı kafalarına koymuşlardı. 1 Mayıs’ı amaç ve anlamına uygun olarak kutlamak isteyen işçilere, emekçilere, kamu çalışanlarına ve onların örgütlerine reva görülen şiddetli (şedit! ) uygulamanın neden olduğu toplumsal hasar, kutlamanın Taksim Meydanı’ nda özgürce yapılması durumunda ortaya çıkacak olası hasardan çok daha büyük olmuştur. AKP ileri gelenlerinin kafalarının içinde besleyip büyüttükleri provokasyon saplantısı daha çok hasarların ortaya çıkmasına da neden olabilirdi…Ancak, işçiler, emekçiler, kamu çalışanları ve onların örgütleri, Taksim’ e çıkma kararını yeniden gözden geçirerek yeni kararlar alınca, izine ancak AKP ileri gelenlerinin konuşmalarında ve davranışlarında rastlayabildiğimiz provokasyon proğramının uygulanması önemli bir sekteye uğradı gibi bir izlenim edinilebiliyor yer yer…Ama, kuşkusuz; en iflah olmaz hasar, sözü edilen kafaların içindeki hasarlardır!...
1 Mayıs 2008’ de hayasızca yapılan insanlık dışı uygulamaların toplumsal bünyede açtığı yaraları sarmak yine de işçilere, emekçilere, kamu çalışanlarına ve onların örgütlerine düşecek. Zira, çalışan, üreten, inşa eden, yapan ve ortaya çıkaran onlardır. 1 Mayıs da onların bayramıdır…
Dünyanın gözü önünde olanları, en azından şimdilik öteki dünyaya havale etmeyi önermek insana acı verse de, bü gün için elimizden başkaca bir şeycikler gelmiyor. Oysaki, kim istemez işlenen insanlık dışı suçların sorumlularının anında yakasına yapışılarak adalete hesap vermelerinin sağlandığı bir toplumun bireyi olmayı? Bunu istemeyenler kuşkusuz var… Bunu istemeyenlerden bildik zevat, ( adları lâzım değil) nasırına basılınca nasıl da insan hakları savunucusu kesiliyor başımıza!...Bir anda ibadet, ahiret, cennet, cehnnem tacirliğini bir yana koyarak, ülke halkından esirgedikleri demokrasiyi, özgürlükleri dillerine dolamaya başlıyorlar… 1 Mayıs vahşetine gelince, demokratlık, insan hakları savunuculuğu buhar olup havada kayboluyor…Yapanın yanına kaldığı gibi, yapanların sırtlarının ödüllendirilircesine sıvazlandığı ve emekliliklerinde kimi siyasi oluşumlarda kendilerine makam sunulduğuna göre, adaletin gereğince işletilemediğinden yararlanan azımsanmayacak denli güçlü bir yapının olduğu belli. Her zaman, her türlü suçu işlemeye eğilimli örgütlenmelerin özendirildiği ve bu suçların üst düzey yönetici kadroların bilgi ve desteğiyle işlendiği bir toplumda gerçekleşmeyen umutların ve adaletin öteki dünyaya havale edilmesi içiniz karartıyor, kimyanızı bozuyor olsa da bir gerçektir. Elinizden gelse, gücünüz yetse ve adaleti işletebilseniz, hakkınızın bir kıymığını bile ahirete havale etmeyecek, söke söke burada almaya bakacaksınız değil mi? İlâhi adalet, ahiret, ibadet, cennet, cehennem vb. soyut kavramların siyasette kullanılıyor olması, geniş halk yığınlarının bu dünyada gerçekleşmeyen her ne umutları, mutluluk beklentileri ve kazanamadıkları hakları varsa hepsinin de öbür dünyaya havale edilmesinin sağlanmasına dönüktür…
Zaten kişioğlu, kendisine yapılmakta olan kötülüklerin hesabını burada sorabilme kudretinden yoksun olduğu için, ister istemez davayı öbür dünyaya havale etmek zorunda kalmıyor mu? Amma ve lâkin, kudretiniz varsa, karikatürünüzü çizen bir karikatüristi ve servetinizi hangi yollardan edindiğinizi araştıran bir gazeteciyi ve ya biyografinizde gizleme gereği duyduğunuz karanlık noktaları açığa çıkaran bir yazarı mahkemelerde sürüm sürüm süründürebilirsiniz…Madem ki, dilinden düşürmediğin ilahi adaletin tecelli edeceğine inanıyorsan niye ki, sen de havale etmeyi düşünmüyorsun davalarını ahiret adaletine? Biliyorum inanmıyorsun ağzından dökülen sözlere? İnanmıyorsun da söyleyemiyorsun inanmadığını… Bizim bildik zevat, zaman zaman mahkemelere güvenmediğinden veya ilgili mahkemelerin aldığı kararlar hoşlarına gitmeyince, konuyu havale ediyorlar etmesine de ahiret adaletine değil… Peki, nereye mi? Elbette sırtlarını dayadıkları AB ve ABD gibi güç merkezlerine…
Yazımıza adını veren, Gaz Bombası ve Basınçlı Su İle Saldırılması Olası Eylemlere Katılacak Olanların Dikkâtine! konusuna gelince saldırının hangi merkezlerden yönlendirildiği çok önemlidir. Bu yazıda işlenmeye çalışılan konunun; dünya işçi ve emekçilerinin birlik mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs kutlamasıyla ilgili AKP ‘nin uyguladığı terör ve provokasyon olduğuna göre, sözü uzatmadan söyleyecek olursak şöyle özetleyebiliriz:
Olağanüstü yetkilerle donatılmış vali, emniyet müdürü ve onların da üstünde bakan ve başbakanların hoşuna gitmeyen eyleme mi katılmak istiyorsunuz? 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olabilir.. Üreticinin ürettiğine bin pişman edilmesinin protesto edileceği bir üretici mitingi olabilir… Emekli eylemi olabilir… Gidişattan zarar gören her hangi bir toplum katmanı olabilir… Bir memur eylemi olabilir…Ya da emeğin bayramı 1 mayıs kutlaması olabilir... Siz böylesi bir etkinliğe katılmaya inanmış biriyseniz bilirsiniz ne tür eylemlerin hoşlarına gidip gitmediğini…
Sonuç olarak, kadın erkek fark etmez; organize bir şekilde başınıza külah, fes, sarık, çarşaf, peçe türban mürban gibi bir şeyler takarak sözleştiğiniz alanda buluştunuz diyelim, sizleri hangi babayiğit coplayabilir ve üzerinize gaz bombası atabilir ve basınçlı su sıkabilir, görelim bakalım? Eskiden sağ sol çatışması diye gençlerin birbirine kırdırıldığı yıllarda sağ cenahtan eylemci bir grup polisin müdahalesini oracıkta namaza durarak önlemişti…Denemekte yarar var!




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Milli Piyango Milyonerleri
Bir Portakal Gazı Eksikti
Günlük:

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Akşamdan Yazılan Mektup Sabahleyin Yazanı Tarafından Okunur Mu [Öykü]
İşte Geldi 8 Mart Bakın Neler Olacak [Öykü]
Ereğli Çamlıyayla 2015 Toroslar Geçişi [Öykü]
Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi [Öykü]
Görme Engellinin Fendi Münasip Münasebattar' I Yendi [Öykü]
Abdülrezzak Holding 2 [Öykü]
Abdülrezzak Holding 1 [Öykü]
Kriz Ortamında Ekonomik Garantili Konuk Ağırlama Önerileri [Öykü]
Ona Öyle Demezler Peynir Ekmek Yemezler [Öykü]
Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü [Öykü]


Mudi Beya kimdir?

Bilgisayar edinip İnternet ile yakından ilgilendiğim zamana kadar ülkemde okurdan çok yazarın varlığını düşünür ve bundan büyük kaygı duyardım. . . Uçsuz bucaksız olanakları bulunduğumuz odaya, ayağımıza getiren İnternetle tanııştıktan sonra, ülkemde okurdan çok yazarın olduğunu düşünmüyor, çok net biliyorum böyle olduğunu. Bunu bilmem, yukarıda sözünü ettiğim kaygılarımın katlanmasına neden oluyor. İçinde debelenmekte olduğumuz sorunların temelinde, okumayan bir toplum oluşumuzun katkısı sanıldığından daha daha çok diye düşünüyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Jack London, Ernest Hemingway, Gogol, Zola, Aziz Nesin, Nazım Hikmet ve daha başkaları...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Mudi Beya, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.