..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir dünya yurttaşıyım. -Sokrates
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > osman tatlı




20 Ocak 2013
Arayışçının Durgunluk Dönemi  
osman tatlı
İnsan, psikolojisi gereği hayatının hep tek düze olmasını yani hep iyi ve olumlu geçmesi hayali ve beklentisi içindedir. İnsan genelde mutsuzluğu, stresi, bulanımı, sıkıntıları ve sorunları kendine yakıştıramaz. Özellikle bunlarla mücadelle karşısında insanların yaşadığı yetersizlik duygusu, insanın en zayıf ve acınacak halini ortaya çıkarır. Bu da insanın kendisine olan güvenini sarsarak, insanı çaresiz duruma düşürür. Halbuki hayatın iki yönünü görmesi gereken insan, nedense hayata tek yönlü bakmayı alışkanlık haline getirir.


:ACHE:
İnsanın arayışı serüveni gel git ve zik zaklar üzerine kuruludur. İnsanın her dönem kendini keşif etme
karşısındaki şaşkınlığı ve varlığına karşı artan hayranlığı insanı giderek var oluşuna yaklaşıtırıyor.
İnsanın var oluş yolculuğu acıların toplandığı bölge de olsa, insanı yığınlardan ayıran yegane
farklılıktır. Bu farklılık hayata tutunma adına insana bir kimlik kazandırır. İşte bu yazıda Kimlik
oluşturma sürecinde yaşanan durgunluk dönemine değinmek istiyorum.

İnsan, psikolojisi gereği hayatının hep tek düze olmasını yani hep iyi ve olumlu geçmesi hayali ve
beklentisi içindedir. İnsan genelde mutsuzluğu, stresi, bulanımı, sıkıntıları ve sorunları kendine
yakıştıramaz. Özellikle bunlarla mücadelle karşısında insanların yaşadığı yetersizlik duygusu, insanın
en zayıf ve acınacak halini ortaya çıkarır. Bu da insanın kendisine olan güvenini sarsarak, insanı
çaresiz duruma düşürür. Halbuki hayatın iki yönünü görmesi gereken insan, nedense hayata tek yönlü
bakmayı alışkanlık haline getirir.

Arayış, insan doğasının bir parçasıdır. Dolaysıyla insan kendini bu serüvenden soyutlayamaz. Öyleyse
bu yoldaki koşuşturmasında yaşananları zihninde ve kalbine iyi not etmelidir ki ilerleyen yolculuk
esnasında öğrendikleri kendisine ışık olsun. Bunun adına tecrübe denilse de insan geride bıraktıklarını
çabuk unuttuğundan, yaşananlara sürekli sil baştan bir tutumla yaklaşmaktadır. Bu durumda
arayışın anlamlı oluşunu zorlaştırmaktadır. Ve hep keşke diğer insanlar gibi olsaydı sezernişleri
duyulur. Bu isyanvari duruşun altında kimlik oluşumun tamamlanmamasından kaynaklanır. Peki
arayışını bırakmak istemeyenlerin içinde çırpındıkları kazanda çıkmanın yolu yok mudur? Arayışını
sonlandırmasını istemeyenler bilmeli ki içinde çırpındıkları kaynayan kazandan çıkmanın bir yolu yok.
Aksine kazan giderek ısınır ve arayışı çekilmez hale gelir.

Hayata ve insana dair okumaları merkeze alan arayışçı, sürekli yorgunluklarla ve isteksizlerle
karşılaşır. İnsanlar ve yürek, arayışçıyı yorar. Yolundan dönmesi için baskı oluştururlar. İşte anlatmaya
çalıştığımız kilit nokta bu yorgunlukla gelen durgunluk dönemin normal olduğu ve abartılmaması
gerektiğidir.

Durgunluk dönemi bir muhasebe yani hesap görme dönemidir. İlk önce zihne ve kalbe dolaşan
bilgi ve duyguların ayıklanması için zemin hazırlanmasıdır. İkincisi yorulan kalbin kendi sesini
dinlenmesine olanak verilmesidir. Üçüncüsü ise bireyin enerji depolanmasıyla, hareket dinemiklerinin
yenilemesidir. Durgunluk dönemi ilerleyen yolculuk için gerekli bir dönemdir. Ve bu dönemin iyi
değerlendirilmesi gereklidir.

Gelin görün ki bu durgunluk dönemi genelde arayışçı ve çevresi için yanlış yorumlanır. Bu yanlış
yorumlardan dolayı durgunluk dönemi çoğu defa kayıpların yaşandığı dönem haline de gelir. Bu
dönemi yanlış değerlendirilmesinin altında: bir, bireyin kendini çaresiz ve yetersiz hissetmesiyle
doğru yerde durup duramadığını görememesi, ikincisi çevrenin arayışçıya yüklediği misyondan dolayı
yapılan acımasız eleştiri ve ön yargılardır.

Bir arayışçı bazen dinlenmeye ihtiyaç duyabilir. Herkesin bunu normal bir durum olduğunu bilmesi
gerekir. Evet arayışçı, yığınlara nazaran farklı ve güçlüdür. Etrafını kuşatan ve rehber konumundadır.
Ancak bir insanın güçlü olması demek onun insani özelliklere sahip olmadığı anlamına gelmez. O,
en az herkes kadar insani özelliklere sahiptir. Onun, birçok insandan güçlü olması demek, onunda
sorunlar yaşamayacağı, bazen kabuğuna çekilmeyeceği anlamına gelmez. Durgunluk dönemine

giren arayışçının kendisiye hesaplaşıp, o durumdan çıkana kadar ona anlayışla yaklaşılmalıdır. Ancak
görenen o ki bunu kimse görmek istemez. Her zaman karşılarında aynı mükemmmek insanı görmek
isterler. Sanki kendileri her türlü ruh halini veya dengesizliği yaşabilir ama arayışçı bunu yaşayamaz.

Hayır, herkesin hata ve yanlış yapma hakkı saklı tutulduğu kadar, arayışçının da durgunluk hakkı saklı
tutulmalıdır. Bu hakkı herkes anlamasa da arayışçı böyle bir durumda dış seslere kulağını tıkamalı,
kendi iç dünyasına dalmalı, dışarının ne düşündüğünü, ne söylediği üzerinde durmamalıdır. Çünkü dış
dünyanın baskısı, durgunluk dönemin verimliliğini azaltabilir.

Durgunluk yenilenme yani kuluçka dönemidir. Bu özel döneme kimsenin karışmaya hakkı olmadığı
gibi arayışçının bunu izah etme, açıklama getirme hakkıda olmamalıdır. Zaten bu özel dönemi
anlayacak ve anlayış göstereceklar az olsa da savaşçıların doğduğu durgunluk dönemini yine
savaşçıların anlayacağını düşürsek ve savaşçıların azlığı da ortadayken, arayışçının işinin zorluğu daha
iyi anlaşılacaktır.

osman tatlı
osmantatli@gmail.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yalnızlık Sözleri III
Birey Olabilme
Yalnızlık Sözleri II
Bilginin Köleleri
Toplayıcı Vampirdir
Kitap Okumayın Kampanyası
Bilginin Kaypaklığı

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yazar Kimliği
Aşk ve Cinsellik Ayrı Şeylerdir
Aşk Yolculuğu
Yazar Konuları Nereden Alır
İslamda Kadına Kırbaç
Yazarlık Yolunda Ara Söz
Aşkın Kölesi Olmak
İnsandaki Kaygı Örnekleri
Soğuk Bayram
Evlilik İçin Sevgi Yeterli Midir?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yalnızlık Sözleri I [Öykü]
Hayalim Yazar Olmak [Roman]
Hayalim Yazarlık [Roman]
Okuyorum Ama Yazamıyorum? [Roman]
Edebiyat Fakültesinde Dergi Çıkarmak [Eleştiri]
İklimler / Film Eleştirisi [Eleştiri]
120 / Film Eleştirisi [Eleştiri]
Üç Maymun / Film Eleştirisi [Eleştiri]
Neşeli Hayat [Eleştiri]
The İmam"ın Savaşı Kiminle [Eleştiri]


osman tatlı kimdir?

okuyucu ile beraber yolculuk yapmak


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © osman tatlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.