"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sırtında elbise yok." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Şimdi ise, batılıların sevgiyi ve cinselliği farklı olarak gördüklerini aşağıdaki yazıyla sizi baş başa bırakarak göstermeye çalışacağım. Yazıyı sonuna kadar okuyun ki batının sevgiye ve cinselliğe nasıl baktığına dair bir düşünce zihninizde netleşebilsin. Kaynak yazının sonunda belirtilmiştir. “Seks, bir içgüdü, biyolojik bir ihtiyaçtır; bedene bağlıdır, organizmadan doğar. Açlık ve susuzluk gibi organizma içindeki kimyasal değişmelerin şartlandırdığı büyük dürtülerden birisidir. gücü(libido) yalnızca kimyasal terimlerle düşüneceğimiz günler uzak değildir. Cinsel dürtü, iç salgılara bağlıdır. Cinsel organlarda ya da diğer şehevi duygu bölgelerinde yerleştiği söylenebilir. Amacı, bedensel bir gerilimin ortadan kaldırılmasıdır. Doğuşta nesnesizdir. Sonraları, cinsel nesne bu gerilimi ortadan aldıran araç olur. Sevgi de bu, niteliklerden hiçbirini bulamayız. Eğer sıradan erkeklerle kadınların, sevginin yürekte bulunduğu yolundaki düşüncelerini kabul etmezsek, ona bir yer veremeyiz. Bu duyguyu hissetmeyen milyonlarca insan olduğu ve böyle bir şeyin bilinmediği pek çok yüzyıl –dolaysıyla, pek çok kültür örnekleri- bulunduğu için bunun kesin biyolojik ihtiyaç olmadığı sonucuna varılır. Bundan sorumlu olan iç salgılardan ya da belirli bezlerden söz edemeyiz. Seks, başlangıçta nesnesizdir. Sevgi ise kesinlikle nesnesiz değildir. Bir ‘Ben’ ile bir ‘Sen’ arasında çok belirli, duygusal bir ilişkidir. Seksin amacı nedir? Az önce de söylediğimiz gibi bedensel bir gerilimi ortadan kaldırılması, bir boşalma. Boşalmayla rahatlama arasındaki bu karşılaştırma sonucu, en kesin farklılıklardan biri ortaya çıkmaktadır. Seks doygunluk, sevgi ise mutluluk arar. Cinsellik, insanlar ve hayvanlarda ortak, tabii bir olay olarak görülür. Sevgi, kültürel gelişmenin sonucudur ve bütün insanlarda görülmez bile. Cinsel dürtü gittikçe artan ve azalan dalgalanmalara bağlıdır. Bu, daha çok hayvanlarda göze çarpmakta ve insanlardaki ilk varlığın kalıntıları da kolayca fark edilebilmektedir. Sevgide böyle bir şey yoktur. Seks, nesnesi konusunda umursamaz olabilir; sevgi olamaz. Sevgi, her zaman kişisel bir ilişkidir. Bu seks için zorunlu olarak böyle değildir. Doyuma varıldıktan ve gerilim giderildikten sonra, seks nesnesi önemsiz, sııkıcı, hatta nefreti gerektiren bir şey haline dönüşebilir. Oysa sevgi nesnesi için aynı şey söylenemez. En aşırı ve kaba durumları ele alırsak, cinsel eş, bir kimsenin cinsel organlarının tamamlayıcısı, yalnızca cinsel bir nesne olarak görülebilir. Sevginin nesnesi, her zaman bir insan ve bir kişilik sahibi olarak belirir. Cinsel nesnesinin, insanı heyecanlandıracak ya da uyandıracak belirli bedensel nitelikleri olması gerekir. Bunlardan yoksunsa, karşısındaki ilgisiz kalır. Sevgi nesnesi için böyle bir durum söz konusu değildir. Onun, basit bir cinsel nesnede varlığı aranmayan, çok değerli tutulan belirli bedensel niteliklere sahip olması gerekir. Nesnesiz hem seviliyor, hem cinsel istek uyandırıyorsa, yine de cinsel çekicilikle kişiliğin çekiciliği arasında bir ayrım yapılabilir ve bunların ayrı ayrı şeyler olduğunu bilirsiniz. Cinsel dürtü, şehevi zevk peşindedir; sevgi ise neşe ve mutluluk arar. Yine yalnız aşırı tipleri ele alırsak, seks mutluluk olarak bencildir. Nesneyi doyuma varmak için kullanır. Sevgi “bencil değildir” denemez ama sevilen insanın mutluluğunda mutlu olmaktan başka bencil hedeflerin bulunduğu ileri sürülemez. Sevgi, hiçbir şekilde seks kadar bencil ya da yalnızca bencil olamaz. O zaman, bu, sevgi olmazdı. Sevgi her zaman öbür insanın mutluluğu ya da “refahı” ile ilgilidir; ötekinin yokluğundan yakınır, nesnesiyle birlikte olmak ister, onun başına bir tehlike ya da felaket gelmesinden korkar ve o olmadan kendisini yalnız hisseder. Kaba cinsellikteyse, buna benzer hiçbir şey yoktur. İnsan, cinsel isteklerle uyandırılmışsa, bu cinsel doygunluğa varıldıktan sonrası için de geçerlidir. Doygunluk veren cinsel ilişkiden sonra, pek çok erkeğin tek isteklerinin yalnız bırakılmak olduğunu söylediklerini işittim. Bu yalnızlık da, cinsel nesnenin yanlarından çekilmesi anlamına geliyordu. Bir erkek, “Kadınlar yıldızlar gibi olmalı: Gece geç vakti ortaya çıkıp, sabah gün doğarken kaybolmalıdır.” Demişti. Sevilen nesneye karşı böyle bir istek düşünülemez. Seks, ayrım yapmaz. Bir kadın ister. İsteklerinde alçak gönüllüdür. Oysa sevgi her zaman seçim yapar. “şu kadını” ister ve başkasına dönüp bakmaz. Kişiliksiz sevgi diye bir şey yoktur. Cinsel bakımdan istenen insanla, kendisine taptıran insan, yani cinsel nesneyle sevgi nesnesi iki ayrı kimse olabilir. Cinsel nesne, cinsel ihtiyacın baskısıyla insanın bütün tutkularının merkezi haline gelebilir. Bazı anlarda putlaştırılır da…yokluğunda, cinsel eşe ilgi çoğalmaz. Seks doygunluk, sevgi rahatlık verir. Seksin hedefi başka, sevgininki başkadır. Seks, bir başka vücuda duyulan şehevi ilgidir; sevgi ise başka bir kişiliğe ya da onun hayatına duyulan tutkulu ilgi. Nesnesi zarar gören cinsellik acı duymaz; mutlu p olabilirsiniz; ama bazen buna rağmen onun sevgisini elde edemezsiniz. Sevgi de bir insana sahip olunmaz; yalnız ait olunur. Bir kimseyi cinsel ilişkiye zorlarsınız ama sevmeye zorlayamazsınız. Cinsel eşlerden “birlikte çarpan tek yürek” diye söz edebilir misiniz? Bedenin öteki bölümleri daha çok ilginizi çekecek değil midir? Sonsuza kadar cinsel çekicilik yeminleri edebilir misiniz? Jüpiter sevgililerin yeminlerine güler; oysa cinselliğin esinlediği böyle yeminlere bütün tanrılarla birlikte insanlarda güler. ……. Seks ve sevgi, farklılıklarından dolayı, ayrı araştırma alanlarının konusu olur: seks, biyokimya ve fizyolojiye, sevgi de duygular psikolojisine. Seks, bir dürtü, bir tutkudur. …… Sevgi, seksin kötü bir kopyası değildir; aynı organik dürtüden gelmez. Bir insana karşı cinsel istek duyulman önce de sevgi söz konusu olabilir ve bu, cinsel birleşmeden çok sonra da devam edebilir. Cinsel istekler çoktan sönmüş olmasına rağmen, birbirlerini hala seven yaşlı çiftler vardır… Sevgi ve cinselliğe çoğunlukla bir arada rastlanması, bizi aldatmasın. İnce bir gözlem, birbirinin alanına girdikleri, birleştikleri zaman bile ayırt edilebileceklerini ortaya koyacaktır. Cinselliği olmayan bir sevgiyi ya da sevgisiz cinselliği kavrayamaz mıyız? Her sevgide bir cinsellik olduğu doğru olsa bile, bu hiç de önemsenmeyecek kadar az da olabilir…cinselliğe susamış insanla, sevgiye susamış insan arasında bir takım temel farklılıklar vardır…”( Theodor Reik – Sevgi ve Cinsellik Ayrı Şeylerdir – Aşkın Anatomisi kitabından) Osman tatlı www.osmantatli.com.tr suskunsinemayazilari@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman tatlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |