..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Gülün dikene katlanması onu güzel kokulu yaptı." -Mevlana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > seyfullah ÇALIŞKAN




7 Mayıs 2012
Toto 1  
seyfullah ÇALIŞKAN
O yıllarda neredeyse bütün çocuklar yoksuldu. Aramızda varsıllar olmadığından belki bizler deryadaki balık misali yoksul olduğumuzu bilmezdik. Yoksul olmanın en kötü tarafı elbiselerinizin eski ve yamalı olması, sofranızda lezzetli yemeklerin bulunmaması değildir. Yoksulların anne babaları çok sinirli olur. Ve onların çocuklarının payına ekmekten çok dayak düşer.


:BACD:
Abdurrahman’la hiç bir zaman tanıştırılmadık. Çünkü yetmişli yıllarda küçük kasabamızda böyle aristokrasi kokan davranışlar henüz bilinmiyordu. Evleri okulun hemen önündeydi. Aynı okulun bahçesinde oynadığımız için, aynı kapılardan geçtiğimiz için, oyun oynadığımız çocuklar başka çocuklarla da arkadaşlık ettiği için zaman içinde kendiliğinden tanışıverdik. O benden birkaç yaş büyüktü. Kasabadaki diğer çocuklar büyük olmaya, kendinden küçüklere diklenmeye, emirler yağdırmaya çok hevesliydiler ama Abdurrahman böyle şeylere aldırmazdı. Kavgayı, itişmeyi pek sevmezdi. Belki de bu yüzden yumuşak başlı ve sorun çıkarmaktan hoşlanmayan herkesle takılırdı. Abdurahman adındaki insanların adı genellikle Apo diye kısaltılarak söylenir. Onunki Toto’ydu. Kendisene lakap olarak takılan Toto kelimesi bizim oralarda şişman, iri anlamında geliyordu. Apdurrahman yani namı diyar Toto hem iri hem de çok iştahlı bir çocuktu.

Toto yoksul bir Yörük ailesinin üçüncü çocuğuydu. Bütün yoksullar gibi çabuk büyümek ve eve para getirmek zorundaydı. Arada sırada başkasının işlerine gündeliğe gitmesine rağmen Toto Taşçı Akif’in esas adamıydı. Akif Abi’nin hanımı Toto’yu aileden biri gibi görür, tarla için ekmek sepetini hazırlarken onun sevdiği yemekleri pişirirdi. Onun çok iştahlı olduğunu bildiği için sepeti tıka basa ekmek ve yemekle doldururdu.

Akif Abi traktöre bindirip götürürse itiraz etmezdi ama tarlada çalışmayı pek sevmezdi. Bir de okulla arası iyi değildi. Bu yüzden ilkokulu da bitirememişti. O arabaları seviyordu. Bir de gövdesine göre kocaman olan başını sallaya sallaya koşmayı. Kasabanın tek minibüsüne muavin olabilmek için epey çabaladı. Hiç para istemeden minibüsü yıkayıp içini silip süpürdüğü de oldu. Ramis Abi kaza bela olur, çocuğun başına benim yüzümden bir şey gelir diye çekindiği için razı olmadı. Toto hemen işe alınmasa da minibüsün peşini çabucak bırakmadı.

Toto iyi bir çocuk ama iyi bir oyun arkadaşı değildi. Hızlı koşamazdı, saklambaç oynarken iri yarı olduğu için çabuk sobelenirdi. Karpuz veya erik çalmaya gitsen çok uzaktan bile kim olduğunu herkes tanıyabiliyordu. Bu işler ekip işleridir. Bir kişi enselendi mi, bütün suç ortakları bir bir açığa çıkıverirdi. Sesi de öteki çocuklardan farklıydı. Karanlıkta bile kim olduğunu çabucak ele veriyordu. Kalaycı Kapçı oyunlarında bu yüzden kimse onu grubuna almayı istemezdi. Çünkü çocuklar karanlık ve arka sokaklara kaçıp seslerini hatta giysilerini değiştirerek rakiplerini kandırmaya çalışırlardı. (Bu oyun mutlaka uzun uzun anlatılmayı hak ediyor. Şimdilerde bu oyunu bilen ve oynayan da kalmamıştır.) Aklı dolaşık işlere pek ermezdi. Yalan söylemesi gerektiği durumları bilemediğinden pat diye lafı yumurtlar hepimizi ateşe atıverirdi. Hiç kimseye öfke beslemez, kin tutmazdı.

O yıllarda neredeyse bütün çocuklar yoksuldu. Aramızda varsıllar olmadığından belki bizler deryadaki balık misali yoksul olduğumuzu bilmezdik. Yoksul olmanın en kötü tarafı elbiselerinizin eski ve yamalı olması, sofranızda lezzetli yemeklerin bulunmaması değildir. Yoksulların anne babaları çok sinirli olur. Ve onların çocuklarının payına ekmekten çok dayak düşer. Bunca yaşıma rağmen hala çocukken tanık olduğum çabucak sinirlenen, şiddet dolu insanların nasıl bu hale geldiklerini anlamayı başaramadım. Yoksul kızları biraz yetişkin görünmeye başladıklarında evlerinden kaçarlardı. Baba evinde bulamadıkları huzuru ve rahatı başka evlerde bulacaklarına inanırlardı. Kurtuluş olarak gördükleri koca evi en az kendi evleri kadar yoksuldu. Sarımsağın kokusu kırk gün sonra ortaya çıkınca gerçek anlaşılıyordu. Tütün tarlalarında yaz boyunca uykusuz geçen geceler sadece kan çanağına dönen gözlere yetinmiyordu. Bunca yorgunluk ve yoksulluk bazen intiharlara neden oluyordu. Bütün yoksullar biraz huzur ve ekmek derdi olmadan kışı atlatmayı umut ediyorlardı. Sadece ekmek değil insanların hepsine yetecek kadar umut bile yoktu.

İşte böyle umudun bile kuraklaştığı bir dönemde Toto’nun ablası kocaya kaçtı. Kasabamız için sıkça olsa da böyle vakalar o aileyi derinden salladı. Yörükler kızlarının kaçmasına göçmenler kadar esnek bakmıyorlardı. Sadece anne babanın değil kardeşlerin de başları öne düştü. Bütün kasaba işi gücü bırakıp sadece onları didikliyormuş gibi kendi içlerine kapandılar. Üstüne üstlük evin en küçüğü Osman’ın uncu dükkânı soygununa karışması aileyi iyice çaresiz bıraktı. Hırsızlık, soygun dediğime bakmayın. Tamam, epey para çalmışlardı ama soygunu yapan sonuçta iki küçük çocuktu. Henüz ikisi de on beşinde bile değil. Küçük kasabalar acımasızdır. Adınız çıkmaya görsün. Sokaktan bir tavuk eksilse, kapı önünden bir bakır kazan kaybolsa artık sizden bilirler. Osman çocuk yaşta hapse düşüp dışarı çıkınca bir daha kasabaya geri dönmedi. Toto bütün bu fırtınanın ortasında kaybolup gitti. Oyunlara karışmaz, yanımıza uğramaz oldu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gökçeada 3
Çaki, Çakmak, Bıcak, Tarak
Fatma Öğretmen Beni Severdi
Biyografimin Coğrafyasında Gezintiler
Kara Tren
Ramazanın Ötesi Bayram
Gökçeada 1
Börekçi Şükrü - 2 (Son)
Gökçeada 5 (Son)
Bul Karoyu Al Parayı

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tabanca
Saman Altından Aşk Yürürse
Rakı Şişesine Ejderha Olduk
Ben İşin Kitabını Yazmıştım
Sokarım Seni Şalvarıma Çıkarırım Tozpembe
Nataşa, Mavra ve Rakı
Öyle Pat Diye de Ölünmez ki
Güvercinli Yazı - 1
Emekleye Emekleye Emekli
Acemi Çapkın

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Başka Türlü Bir Şey [Deneme]
Canan [Deneme]
Aşkı Anlatmak Haksızlıktır [Deneme]
Zaman Sen Yalansın [Deneme]
Nisan"ın Şuçu [Deneme]
Bahar, Badem, Çocuk [Deneme]
Sonbaharı Hüznün Rekleri Boyar [Deneme]
Mevsim Türlüsü 2 [Deneme]
Bir Fırtına Tuttu Bizi [Deneme]
Delikanlıyı Bozan Yazılar [Deneme]


seyfullah ÇALIŞKAN kimdir?

Ben yazar falan değilim. Yazma eğilimli biriyim. Durumum henüz tedavi gerektirecek kadar kronik hale gelmedi. .

Etkilendiği Yazarlar:
Bilmiyorum,


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © seyfullah ÇALIŞKAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.