"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Muhafazakâr kesime yaşam koçluğu yapan ve "Çokeşlilik yasal olsun" açıklamasıyla tartışma yaratan Sibel Üresin bakın ne demiş: ” Eşime bir hanım gösterdim, almak ister misin diye; kabul etmedi.”… Demek ki, gösterdiği kadını eşi beğenmemiş. “Aaaaa! Bu ne demek oluyor! Senin üstüne ikinci bir kadın almam.” dememiş yani. Eh ne diyeyim, aramaya devam etsin. Erinde sonunda eşine beğendirecek bir kadın bulur. Ayrıca; “ Bir kadın aynı anda 4 adamdan hamile kalabilir mi? Bir kere vücut buna müsait değil. Ama bir adam 5’er dakika arayla 4 kadını hamile bırakabilir.” diye de bir tespit yapmış. Erkeğin bu özelliğinden yola çıkıp, dört kadın alabileceği noktasına varmış. Kendisinin mantığıyla düşünürsek şunu söyleyebiliriz: “Bir kadının gücü kocasını dövmeye yetmez.Vücudu buna müsait değil. Ama bir erkek karısını yerden yere vurabilir, pestilini bile çıkarabilir. Çünkü Allah erkeği kadından daha güçlü yaratmıştır fizik olarak.O nedenle erkek, karısını dövebilir.”( Zaten birçok erkek yapıyor bunu.) Muhafazakâr kesime yaşam koçluğu yapan bu bayan, “ İkinci biri yüzünden evliliğimi bitirmem. Bitirenlere de sıcak bakmıyorum.” diye devam etmiş. Aklım almıyor bu sözleri. İnsan her şeyini bir başkasıyla paylaşabilir ama eşini asla. Belgesellerde izliyorum; hayvanlar bile eşlerini başka bir hayvanla paylaşmak istemiyorlar. Eşini paylaşma konusunda hayvanların gerisinde kalan bir kadın düşünemiyorum. Gelelim Cüneyt Özdemir’e: Başbakanın “Dindar nesil yetiştirmek istiyoruz.” sözleri üzerine bu hazret, programına tinerci çocuğu konuk etmişti. Daha önce de karakolda dayak yiyen kadını programına davet edince, İçişleri Bakanı N. Şahin tarafından “ bulaşıkçı” olmakla suçlanmıştı. Başbakan Erdoğan, Cüneyt Özdemir'i “ Şu gazeteciye bak, böyle gazeteci mi olur? Sen bir tinerci çocuğu oraya çıkarmakla, ona bu soruyu sormakla bir defa tiner kullanmaya meşruiyet kazandırıyorsun. “ diye azarlamıştı. Özdemir sadece azarlanmakla kalmamış olmalı ki, birdenbire ağız değiştirdi. Gazetede muhalif köşe yazan, tv’de muhalif program yapan; sonrasında da hem program yaptığı kanaldan hem köşe yazdığı gazetesinden atılan birçok yazarın durumuna düşmemek için yüz seksen derecelik dönüş yaptı. Akşam muhalif olarak yatan Cüneyt Özdemir, bir sabah iktidar yanlısı olarak uyandı. “Kırk yıllık Kâni olur mu Yani?” diyeceksiniz ama, oldu sevgili okurlar, oldu. Şaşırdık kaldık. Bir baktık, “Eşek bizim eşek de, semeri değişik.” Beyefendi iktidarı öve öve bitiremiyor şimdi. Türkiye’de her şey çok yolunda gidiyormuş, milli eğitimde çok önemli adımlar atılmışmış. Annesinin başının kapalı olmasından gurur duyuyormuş. Dindar bir ailede büyümüş bir gazeteciymiş. Sizin anlayacağınız, canını çok acıtmışlar kendisinin. Canı yanan eşek, atı geçermiş ya; canı çok yanmış olmalı ki, hükümetin icraatlarını yere göğe sığdıramıyor.Yandaşlığı hayırlı olsun demekten başka söyleyecek sözüm olamaz.Yalnız, annesinin başörtüsünün altına sığınmasını, annesinin başörtüsüyle övünmesini kendisine hiç yakıştıramadım. Kel kız, ablasının saçıyla övünürmüş deme de dur şimdi. Dünya dönüyor demenin yasak olduğu bir dönemde, “ dünya dönüyor” dediği için asılmaya giderken bile , “ Ben dönmüyor desem de dünya dönüyor.” diyen Galile gibi dik duramadığı için yazıklar olsun! Her kesimden insanın, üzerinde bir baskı ve korku hissettiği böyle bir zamanda; herkes iktidar yanlısı görünmeyi görev sayıyor, hatta mecbur hissediyor. Cüneyt Özdemir de bunun son örneği. İsteyen istediği siyasi partiyi elbette destekler, hatta partisinin hararetli bir savunucusu da olur. Buna kimse bir şey diyemez. Ama dün kara dediğine bugün beyaz dersen; dönekler listesine alınırsın. Bakalım daha kimler çark edecek? Başka kimler kişiliğinden taviz verecek, inanmadığı görüş ve düşüncelere sahip çıkacak. Yerini, makamını korumak uğruna “ dönek” unvanını alacak; iktidarın dalkavukçusu olacak. “ Bıldırcının beyliği, yığınlar (harman ) kalkana kadardır.” demişler. Elbet bu harman zamanı da geçer. Kavak ağacı uzaya uzaya göğe değmez ya, elbet bir gün belinden kırılır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |