..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnızlık güzel birşey, ama birilerinin yanınıza gelip yalnızlığın güzel birşey olduğunu söylemesi gerekir. -Balzac
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Kâmuran Esen




17 Aralık 2010
Dün Gece Bir Rüya Gördüm - 16  
Kâmuran Esen
Rüya değil, sanki Kâbus.


:BHAI:
Dün gece bir rüya gördüm. Rüya değil de sanki kâbus gibiydi. Ne gibisi canım, kesinlikle kâbustu.

Ben, - ne desem bilmem ki - çok kuralcı, çok dakik, hiç hile hurda bilmeyen çok namuslu bir vatandaşmışım. Gökten altın yağsa, eğilip bir tane almazmışım ve bunu meziyet sanırmışım üstelik. Bi gün maaşımı on kuruş fazla vermişler, aradan iki gün geçtikten sonra farkettiğim için, on kuruşu, iki günlük faiziyle birlikte geri vermeye kalkışmışım devlete. Daha bunun gibi ne saçma sapan şeyler yapmışım, inanamazsınız.

Dün gece rüyamda, evimdeyim. Akşam üzeri, dışarıdan sesler duyuyorum. Sesler gittikçe evime yaklaşıyor, her saniye biraz daha yükseliyor seslerin şiddeti.

Camdan bir bakıyorum, kapımın önü ana baba günü. Onlarca insan. Üstelik, benim çocuklarım da aralarında. Oğlum varmış dört tane, iki de kızım. Kime güvenip de doğurmuşsam bu kadar çocuğu ? Kesin, RTE girmiştir kanıma. Herkesin elinde bir pankart var. Benim çocuklarımın elinde çifter çifter pankart var.

Pankartların üzerinde - af edersiniz ama - " salak " , " enayi " ," geri zekâlı " , " sazan " gibi hakaret içeren sözler var. " Hıııımm ! Bunlar çok haber bülteni izlemişler ya da meclis görüşmelerini hiç kaçırmamışlar; bu nedenle ağızları bozulmuş." diyorum içimden. Rüya bu ya, meclis dışında kimse böyle kötü sözler kullanmazmış çünkü. Saçmalığa bir bakın hele. Küfür bilmeyen bir toplum yani.

Sadece pankartlar olsa iyi, kızgın yüz ifadesiyle bağrışıyorlar evimin pencerelerine bakarak. Allahallah ! Bu da ne?

" Dışarı dışarı !" diye tempo tutuyorlar. Evde benden başka kimse olmadığına göre, demek ki beni çağırıyorlar. N'apacaklar acaba bana? Başlıyorum titremeye. Rüya bu ya, öyle titriyorum ki; sarsıntıdan takma dişlerim düşüyor ağzımdan, saçlarım ve kirpiklerim dökülüyor.

Benim çocuklar kalabalığın önündeler. Kalabalığı onlar yönlendiriyorlar. " Hadi hadi, bağırın. Canımıza tak etti artık, yedi bitirdi bizi bu annem." diyorlar. Çocuklarıma ne yaptığımı, onları nasıl olup da bitirdiğimi anlamaya çalışıyorum.

En büyük oğlum alıyor sözü:
- Anne ! Ben sana söylemedim mi vergi borçlarımızı, elektirik faturalarımızı ödemeyelim diye.

Diğer oğlum yırtınıyor:
- Hayali ihracat yapmama sen engel oldun. Günah dedin, haram dedin. Para kazanmama engel oldun.

En küçük oğlum alıyor sazı eline:
- Naylon fatura kesersen, sana annelik hakkımı helâl etmem dedin. Bak başımıza ne işler açtın.

Küçük oğlum başlıyor yırtınmaya:
- Ne vardı vergi borcumuzu zorla ödettirecek ? Seçimlerden önce silerler borcumuzu oy almak için, ödemeyelim dedim, dinlemedin. Yatacaktım borçlarımın üstüne, izin vermedin. Senin gibi anne olmaz olsun. Gitti paracıklarım.

Büyük kızım geri kalır mı hiç ! Boğazı yırtılacak gibi bağırıyor:
- Su, elektrik faturalarını günü gününe yatırmam için, etmediğin eziyet kalmadı. Bilmem ne vergisini ilk gününde ödettin bize. Madalya mı alacaktın ? Senin yüzünden gitti paracıklarımız. O paralarla tatile gidebilirdim, yüzüme estetik yaptırabilirdim.

Küçük kızım geri mi kalacak. Bas bas bağırıyor:
- Senin yüzünden rezil olduk. Borcunu zamanında ödeyen tek aile biziz bu mahallede. Vergi barışını yaşayamayacığız senin yüzünden.

Bir türlü anlayamıyorum olup biteni. Vergisini zamanında ödemek suç mu ? Bu çocuklara n'oldu bugün diyorum. Bugüne kadar kendilerine öğrettiğim güzel davranışlar için beni suçluyorlar. Kahrediyorum. Başlıyorum ağlamaya. Rüya bu ya, sıcak sıcak göz yaşı döküyorum, yüzüm yanıyor. Saçımı onlara süpürge ettim, yine de çocuklarıma yaranamadım diye göğsümü yumrukluyorum. Derken, kalabalık beni balkona davet ediyor. İşin aslını da öğrenmek istiyorum bir yandan. Acaba bu çocuklar, dışarıda toplanan kalabalık neden kızgın bana ? Benden ne istiyorlar?

Korka korka çıkıyorum balkona. Neden bu kadar bana kızgın olduklarını soruyorum. Yan komşum açıklıyor:
- Nasıl kızmayalım ! Vergi affı geldi. Senin ve çocuklarının senin yönlendirmenle günü gününe ödediğiniz vergiler boşa gitti. M. k mu vardı hemen gidip yatıracak !

Yıkılıyorum o anda.
- Ne ? Boşa mı gitti ? Yani şimdi yeniden mi ödeyeceğiz o vergileri, borçları ? Üstelik, faiziyle birlikte.
Büyük oğlum açıklıyor:
- Bakın, hâlâ vergi ödemekten bahsediyor. Hayır anne, öyle değil. Biz ödedik eşşekler gibi; ödemeyen akıllıların borçları neredeyse tamamen silindi. Devleti dolandıranlar hep affedildi. Bizi enayi durumuna düşürdüğün için senden nefret ediyorum.

Sonra öbür çocuklarım alıyorlar sırayı:
- Biz de nefret ediyoruz, biz de.
Başlıyorum ağlamaya:

-Benden nefret etmeyin. Size doğruları öğreten annenizden değil; annenizi gözünüzden düşürenlerden nefret edin.

Bir titreme alıyor beni. Hadi çocuklarım bana kızgın diyelim; iyi de, şu kalabalık niye bana kızgın diye soruyorum kendime ama yanıt bulamıyorum.

Peki, bu insanlar niye geldi buraya diye soruyorum büyük oğluma . Hep bir ağızdan bağırıyorlar:
-Sana enayilik plaketi sunacağız. Enayiliğinin tescillendiğine tanık olacağız.

Balkona tırmanan kalabalık, beni yaka paça aşağıya indiriyor. Ağlamama, yırtınmama aldırmadan elime kocaman bir plaket veriyorlar. Hep bir ağızdan bağırıyorları: Enayi enayi enayi !

Plaketin kenarları keskin bıçak gibi. Ellerimi kesiyor plaket, oluk oluk kan akıyor. Rüya bu ya; akan kanım sel olup basıyor her yeri. Plaketin sebep olduğu kan seline kapılıyor gidiyor bütün kalabalık.

Çığlık çığlığa bağırıyorum sele kapılanların arkasından. Sesime uyanıyorum ve bir bakıyorum ki, sıcak yatağımdayım.

Açıyorum tv' yi. Vergi affından bahsediyor cırtlak sesli spiker. Tıpkı rüyamdaki gibi, gerçekten vergi affı çıkmış. Adına da " vergi barışı " diyorlar, " yeniden yapılandırma " diyorlar. Adını ne koyarlarsa koysunlar, bunun adı belli: Dürüst vatandaşı aptal yerine koymak.

Sonra, başlıyorum kendimle konuşmaya:

Devletle barış yapamayacağım, çünkü hiç borcum yok. Yoksa ben, gerçekten bir enayi miyim ?


.Eleştiriler & Yorumlar

:: namus!
Gönderen: asivemavi36 / , Türkiye
21 Aralık 2010
düşündümde öğretmenim, ismet inönü vergi konusunda işi çok sıkı tutmuş, geçmiş osmanlı devletinden kalan tüm borçları ödemiş, devlet bütçesi ağzına kadar dolmuştu... iktidarı demokrat partiye devrettiğinde dış borcumuz yok, dolar 90 kuruş civarındaydı... ve CHP o günden sonra belini doğrultamadı... ... bu vergi afları bir arz-talep meselesi olarak düşünülmeli bence, ayrıca bu vergi affı vatandaş için değil AKP li belediyeleri ve ak partili işadamlarını borç batağından kurtarmak içindir... ... çok nazik ve güzel dokunuştu sevgili öğretmenim, teşekkürler...

:: Dürüst vatandaş "out" ! (avut)
Gönderen: Hulki Can Duru / , Türkiye
20 Aralık 2010
Ağır vergilerle halkı ez. Vergisini ödeyemeyenleri affet. Borçlarını yapılandır (!). Kredi alıp borçlarını ödesinler. Böylece yaşamları boyunca hep "borçlu" ve müteşekkir kalsınlar. Mutlu son !




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Enflasyon Düşüyor (Muş)
Sinir Olduğum Tipler - 5
Perşembenin Geleceği Çarşambadan Belli Olur
Fatma Nine'nin Günlüğü - 6
Fatma Nine'nin Günlüğü - 7
Sinir Olduğum Tipler - 4
Sinir Olduğum Tipler - 5
Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü / Yine Paralel Bir Ürya Gördüm
Mudurnu'lu Fatma Nine'nin Günlüğü - Diş Ağrısı Değil Kabir Azabı
Çocuklar ve Çiçekler

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Güzel Dilimiz Türkçe
Kızım Sen Avukat Ol!
Atatürk'e Mektup
İstanbul Sizin Olsun
Ben Birazcık Deli miyim?
Öğretmenler Günü
Mudurnu'da Bir Günlük Gezi
Yeğenime Yaptığım Peynirli Börek Tarifi
Bişim Efde Heykes Bi Asayip...
Kaybedecek Hiçbirşeyi Olmayana / Ölüm...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.