Sevgili Günlüğüm;

Nasılsın bakalım, iyi misin ? Ben şincilik iyiyim. Memet Amca’nla barıştık nihayet. Özür dileme modasına o da uydu, benden özür diledi. Özür dileyince, yralaraın kanaması durmuyo ama, olsun. Başbakanın özründen etkilenmiş, öyle diyo. Ben hiç etkilenmedim. Neden diye soracak olursan; başbakanın özür dileyeceği çok kişi var daha da onun için. Silivri’de kaç senedir neden yattıklarını bile bilmeyenlerden, basılmamış kitabı yüzünden tutuklananlardan, kendisini protesto ettiler diye göz altına alınan öğrencilerden, korktukları için muhalif haber yapamayan basından, Van’da hâlâ laylon çadırda galanlardan özür dilemesi gerekiyo. Daha çok da, yazmaynan bitmez sevgili günlüğüm.

Dün akşam canım sıkıldı, komşumuz Ayşe Hanım’lara gittim oturmaya. Amanin evde bi telâş bi telâş sorma gitsin. Ayşe Hanım’ın gelini, oğlu harıl harıl çalışıyorla masa başında. Ellerinden renk renk gartonlar, boya kalemleri, bilgisayar çıkdıları. Uşak dedim, siz açık öğretime mi yazıldınız? Hariçten üniversite okuyosunuz da benim mi habarım yok dedim. Nerde! Meğer çocuklarının performans ödevini yapıyolarmış. Sanki öğretmen ödevi anne- babaya vermiş gibi...” Ayol, sizin yaptığınızı öğretmen anlar, çocuğa ceza verir.” dedim. Gülüştüler. Vermez vermez dediler. Meğer öğretmen zaten bilirmiş ödevi çocuğun değil de velilerin yaptığını. Anlarmış da ses çıkarmazmış. Öteki çocuklar da anne- babalarına yaptırıyorlarmış. Onların çocuğu niçin anne babasına yaptırmasınmış.

Ondan sonra karı koca bi gavgaya dutuşlar ki sorma gitsin. Gelin gocasına, “Geçen senin yaptığın performans ödevinden çocuk orta not aldı, benim yaptığımdan beş aldı. Bi ödevi bile beceremiyon.” diye söylendi. He şu başıma gelen! Şaşdım galdım. “Sizin yediğiniz yemek, sadece sizin garnınızı doyurur; çocuğunuza bi faydası olmaz.” deye akıl verecek oldum ama dinleyen kim. Okullarda verilen eğitimin hali işte böyle sevgili günlüğüm.

Okul deyince aklıma geldi; Rize Üniversitesinin adının Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi olarak değiştirilmesi için üniversite senatosunca karar alınmış. Eeee normal. Fatma Nine Üniversitesi olacak değil ya. Rize Atatürk Stadı yıkılıp yerine yapılan yeni stada " Recep Tayyip Erdoğan Stadı " ismi konmak istenmişti, daha sonra Rize Stadında karar kılınmıştı. Dün gibi aklımda.

Televizyonda haberleri dinledikçe canım sıkılıyo sevgili günlüğüm. Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolsuzluk iddialarının kapatılması için HSYK’ nın devreye girdiğini, HSYK üyelerinden birinin Kayseri’ye gittiğini ve tebligat yazılana kadar beklediğini yazmıştı gazeteler. HSYK demiş ki: “ Adliye’ye gittik ama devam eden hiçbir soruşturmayla ilgili gündem ve amaç taşıması söz konusu değil.”…Sevgili günlüğüm şinci ben sana “ Hamama gittim ama, bi tas su dökünmedim.” desem, inanır mısın? İnanmazsın. Benim dört yaşımdaki torunum bile inanmaz. “ Madem yıkanmayacaktın, hamamda ne işin vardı anneanne?” der.

Memet Amcan'ı soracak olursan, pek mutlu. Ekvador’ la vize kalktı ya, onun uçun. Sanki Ekvador’da yapacağı bir işi varmış gibi, habire Ekvador’a gidip geliyomuş gibi, bu ülkeye ihracat yapıyomuş gibi. Be adam, parasızlıktan Bolu’ya gidebildiğin yok, Ekvador’a mı gideceksin de vize galkdı deye seviniyon. Mudurnu nere, Ekvador nere.

Bi şeye daha çok canım sıkıldı sevgili günlüğüm.Üst düzey kamu yöneticilerimizin ve devlet memurlarımızın; dini esaslara göre yönetilen İran’da, kamu yönetimi konusunda inceleme yapması kararlaştırılmış. İran’dan ders alacakmışız yani. Ders aldığımız ülkeye bi bak hele sevgili günlüğüm. Namus cinayeti adı altında insan öldürenlerin yargılanmadığı, idam cezasının uygulandığı, kadınların örtünmek zorunda olduğu ve şeriatla yönetilen bi ülkeden öğreneceğimiz ne olabilir sevgili günlüğüm? Çok değil kısa zaman sonra hangi ülkeye benzeyeceğimizi şimdiden görebiliyom. Zaten kimlere benzemeye özendiklerini gözümüze gözümüze sokup duruyorla, görmemek için kör olmak ilâzım. Cumhuriyet idaresi sayesinde bugünlere gelenler, her şeylerini borçlu oldukları cumhuriyet rejimine alternatif arıyorlar. Atalarımızın kemikleri sızlıyodur mezarlarında.

Al sana bi flâş haber: NATO ve Körfez ülkelerinden bir grup subay, İskenderun’da çok gizli bi toplantı yapmışlar Suriye’yi işgalle ilgili. Nasıl gizli toplantı ki bu, benim bile haberim oldu sevgili günlüğüm. Ama Memet Amca’nın haberi yoktur kesinlikle. Çünkü televizyonda pek haber dinlemez. Evlilik programıyla magazin haberlerini izler, Bugün Ne Giysem’i izler. Ağarmış saçlarından, erik buruşuna dönmüş suratından da utanmıyo. Gavga çıkaracam emme, daha yeni barışdık diye ses etmiyom. Ya sabır !” Bret Bit mi Pit mi ne, işte onun garısının dudakları silikonlu değilmiş; Allah vergisiymiş.” diyo bana. Elâlemin garısının dudağının senin ağzında işi ne? Sen önce kendi garını düşün. Tansiyonu va, şekeri va, kalpte ritim bozukluğu va; adamın umurunda değil. “Gomşu varlığı, goca sağlığı severmiş.” derler; ne kadar doğru. Hasdalık bi yandan, etdiyarlik bi yandan; sonunda biz de AUT olduk Memet Amca’nın nezdinde. Ama kendisini ben çoktan taca attım da farkında değil.

Hoşça kal sevgili günlüğüm. Gene başını ağrıttım. Eee naparsın, “ Hayat, paylaşınca güzel!