Doğduğu Ev İki Yüz Yıl Sonra Müze Olsun İsteği
(Hıdır Murat Doğan) 19 Temmuz 2012 |
İronik |
| |
Aynasını arıyordu sokakta Cabbar. Sigarasını çıkarttı. Bir kibritle çekti içine. Bir teneke gıcırtısı köşedeki boyası sökük duvarın önünden geldi. Hayır. Burada bütün evlerin rengi fluydu. Bir kedi göz ucuyla önünden geçti. |
|
Bu Rüya Feyk Ulan!
(Hıdır Murat Doğan) 19 Temmuz 2012 |
Aşk ve Romantizm |
| |
“Ölüleri yaşayanlar gömmeli, fakat burada yaşayan hiç kimse yok; hayatta olanlar uykuda geçiriyorlar ömürlerini. Sen onlar için mutluluk yaratamazsın, kendi kederlerinin bile farkında değiller, üzülemiyorlar bile artık, çünkü çoktan tükenmişler.” |
|
Ekinoks
(Hıdır Murat Doğan) 19 Temmuz 2012 |
Toplumcu |
| |
Sen hiç, bir ağacı, kar yağarken gördün mü? |
|
Umut...
(Hıdır Murat Doğan) 19 Temmuz 2012 |
Toplumcu |
| |
Umut… İnsanın çocuğuna takabileceği en güzel isimlerden olmalı… Ne büyük beklentidir… |
|
Tertele
(Hıdır Murat Doğan) 19 Temmuz 2012 |
Halk Öyküleri |
| |
Biliyorsun, en çok karanlık korkutur çocukları.
|
|
Korkuyorum Lan, Başka Bişey Yapamaz Mıyız?
(Hıdır Murat Doğan) 25 Kasım 2012 |
Anı |
| |
Nenemle Ursula K. Le Guin arasındaki tek farkın, onun gibi bir fantastik köy hikayeleri müellifinin ölüm döşeğinde -muhtemelen yine bir şeyler anlatırken- birdenbire çenesinin kilitlenip, tavana asılı kalan gözleriyle birlikte, dört yıl önce ölmüş olmasıydı ve bu durum bir hayli acıydı. |
|
Ölürsem Beni Herhangi Soğuk Bir Kaldırıma Gömün.
(Hıdır Murat Doğan) 16 Aralık 2012 |
Beklenmedik |
| |
“Maraş Katliamı’nın olduğu gün ne yapıyordun?”
Sustun, gözlerini kaçırıyordun, dinledin, ben devam ettim:
“Okuldan gelmiştim, Annem ağlıyordu anlıyor musun? Ben, ölümle o zaman tanıştım… Birkaç yıl önce ölen dayımın cesedini göstermemişlerdi çünkü…” |
|
|
Bir keresinde hiç unutmam, annem beni iş yerine gotürmüş, orda bir arkadaşının kızıyla oynamamı istemişti. sonra adam "hadi bi resim çizin de görelim" dedi.. resmin konusu "havuz"du... kız bi dikdörtgen çizdi, içine bi çöp adam... ben havuzun borularını, kaykaylarını, çocukları ve oyuncaklarını çizmiştim.. kız bana "Gerizekalı" derken ağlayarak ordan uzaklaştı... çok sonra duydum ki, mimar olmuş... artık nasıl bi travma olduysa... beş yaşındaydım lan ne biliim ben...
gerçi lisede bana gerizekalı muamelesi yapmış, sürekli düşük notlar aldığım ve bana "senden hiçbişey olmaz" tarzında bir cümle kuran matematik öğretmenime rağmen matematikte 1 yanlışla üniversiteye girdim.. zihin engelliler öğretmeni oldum.. bu da ironik.. kadını yıllar sonra gördüm.. önce tanıdı, aşağılar gibi baktı, öğretmen olduğumu söylediğimde tanımazliktan gelmeye başladı. benle ilgilimi bilmem ama duydumki emekli olmuş öğretmenim.. canım öğretmenim.. çarpım tablosu gördükçe hep onu hatırlarım...
Çocukken 4-5 tane resim öğretmenini çileden çıkarmışlığım var, ancak halen mutluluğun resmini çizebilmiş değilim...
|
|