Hiçbir şey insan kadar yükselemez ve alçalamaz. -Hölderlin |
|
||||||||||
|
Hemen ilerde, arkasına dönüyor caddenin bembeyaz boşluğunu süzüyordu. Yine durdu. Önce sola, sonra sağa, sonra ardına… Her gün aralıksız bu ritüeli gerçekleştiriyordu. Merdivenin üzerindeki karları elleriyle karıştırdı. Sonra buldu. Kapağını okudu elindekinin. Sonra içini açtı, bir hastanın kalbine ellerini sokar gibiydi. Okudu, Platonov şöyle diyordu: “Ölüleri yaşayanlar gömmeli, fakat burada yaşayan hiç kimse yok; hayatta olanlar uykuda geçiriyorlar ömürlerini. Sen onlar için mutluluk yaratamazsın, kendi kederlerinin bile farkında değiller, üzülemiyorlar bile artık, çünkü çoktan tükenmişler.” Sonra geldiği yolu geri döndü. Yine marketin camından paltosunun rüzgarını izleyerek… Bugün de amacına ulaşmış, o kitabı, o bodrum katın penceresindeki havalandırma deliğinden içeri atmıştı. … Sonra bugün, karın üzerinde koca teker izleri gördü. Baktı. Üstüne basılmamıştı. Yeni geçmiş bir kamyondan başkası değildi bu. Koştu sonra. Bu sefer markete değil, pencereye. Baktı, hala görünmüyordu oda. Apartman kapısından daldı içeri. Baktı. Bi adam. Elinde kağıt. Kağıtta yazı. “Kiralık” Sordu. - Nereye gittiler? Adam tok bir ses tonuyla, döndü bir baktı, gözlerini çekti, cevapladı: - Bilmem. … Yine o gün, kederli yürüdü. Üstünden üniformasını çıkarıp attı. Çöpçüydü. Her gün yürüyor, köşedeki sahafın dışarı attığı kitapları toparlıyor, elleriyle temizliyor, yapıştırıyor, düzeltiyor, ve o camdan içeri atıyordu. Camın ardında duran bir çift göz geliyordu aklına. O kitapları okuduğunu düşlüyordu. Utanıyordu kendinden. Ama seviyordu. … Sonra koştu. Yaşlı adamın omzundan tuttu. Peşinden dalmıştı içeri. - Oğlum, bilmiyorum dedim ya. Gördüğü ilk odaya daldı. Yok. Bir diğerine. Boş. Ve sonunda kapalı kapıyı zorladı. Adam seslendi. - Orası kullanılmadı hiç. Kapıyı zorladı, girdi içeri… Pencerenin dibinde koca bir kitap yığını vardı. El sürülmemişti. Marketin ışıltısız vitrinine baktı önce. Sonra sağa… Sola dönüp yürüdü. Peşinden çuvalları sürükleyip, kamyonun teker izlerini silerken, sokakların karanlığında kayboldu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hıdır Murat Doğan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |