Gözyaşının Gücü
(Abdullah Mehmed Özçam) 28 Ekim 2009 |
Sevgi ve Arkadaşlık |
| |
Siz de sevgiliniz gitmeden önce ağlamaya başlasaydınız, sevgiliniz gidecek yol bulamaz, mecburen sizin yanınızda kalırdı. Sizin, sevgili gittikten sonra döktüğünüz gözyaşları, ancak yolcuların arkasından dökülen bir kova su yerine geçer."
|
|
Kan Rengi Gül ile Ten Rengi Gül
(Abdullah Mehmed Özçam) 6 Kasım 2009 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Ten rengi gül itiraz etti: "Hayır yalan söylemiyorum. Evet benimde dikenlerim var, evet bende kendimi beğenirim, ama bu kibir sınırına gelinceye kadardır. Çünkü kibir şeytana aittir. O değil midir ki Allah'ın emrine karşı gelip, kibirinden dolayı insana secde etmeyen? Bu sayede kovulmadı mı huzurdan? Ben Allah'tan korkarım. Bir garip bülbül Allah aşkıyla yanar dururken, ilahi aşkının bir tezahürü olarak, mecazi bir aşkla, şu üç günlük dünyada bir gece benim gönül sarayımın misafiri olmuşsa, onu sahipsiz, kimsesiz biri sanıp, aşağılamak mı lazımdır? Tanrı misafirine ikram gerekmez mi?"
Kan rengi gülün son bir itirazı vardı: "Peki seni sevdiğine nasıl emin olabiliyorsun? Denememişsin ki onu hiç."
Ten rengi gülün yüzün aydınlandı birden."Onun Allah' ı sevdiğine eminim. Beni sevdiğini söyledi, Allah'ını seven yalan söylemez."
|
|
Sultan ile Dilenci
(Abdullah Mehmed Özçam) 6 Kasım 2009 |
Aşk ve Romantizm |
| |
"Seni seviyorum." dedi sultan.
"Ben seni öyle çok seviyorum ki.." dedi fakir genç.
"Biliyorum." dedi sultan. "Zaten bunca zaman bilmek için, senin beni gerçekten sevip sevmediğini bilmek için bekledim, öyle zordu ki seni beklemek, ama senin beni sevdiğinden emin olmalıydım."
|
|
Ebru (Mey'in Yolculuğu)
(Abdullah Mehmed Özçam) 6 Kasım 2009 |
Aşk ve Romantizm |
| |
"Çok güzelsin." diyorum.
"Evet, çok güzelim, hem de çok tatlıyım." diyor.
"Eminim ki çok tatlısındır." diyorum
"İçsene beni." diyor.
Sarhoş oluyorum, ne yaptığımı bilmiyorum, kadehi dudaklarıma götürüyorum, içiyorum.
|
|
Esaretten Özgürlüğe
(Abdullah Mehmed Özçam) 22 Ocak 2010 |
Halk Öyküleri |
| |
Medresede ilim tahsil etmeye başladı.
Allah’ a kul olabilmek için öğrendi, öğrendikleriyle amel etti, talep edenlere öğretti, başka da bir şey yapmadı.
İlim ile derecesi o kadar yükseldi ki devrin padişahı ayağına geldi. |
|
Sen Kim Oluyorsun da Beni Terkediyorsun Lan
(Abdullah Mehmed Özçam) 1 Şubat 2010 |
Fantastik |
| |
Çok bencildi, bu dünyada sadece o vardı, bir de diğerleri, herkes ve herşey onun gözünde aynıydı; ihtiyacı olduğunda kullanabileceği ve işi bitince de fırlatıp atabileceği birer araç, her istediği şey onun olmalıydı, o ise sadece kendisinindi, bir başkasının olamazdı.
|
|
Ebru 2 - Hazineler Hep Viranelerde Saklıdır
(Abdullah Mehmed Özçam) 20 Şubat 2010 |
Aşk ve Romantizm |
| |
"Ben de öyle sanmıştım bir zamanlar. Senin günün birinde bu kadar zengin olacağını bilseydim belki sonsuza kadar kendimi de seni de kandırabilirdim, ama nerde bende o akıl?"
"Peki küçükken sana hiç öğretmediler mi, hikaye, masal kitaplarında okumadın mı hiç?"
"Neyi?"
"Hazineler hep viranelerde saklıdır."
|
|
Cunda Adası'nda Bir Kuşluk Vakti
(Abdullah Mehmed Özçam) 7 Mart 2010 |
Anı |
| |
Ağustos’un ilk günleriydi, sevgilimle Ayvalık’ta buluşacaktık, ben İstanbul’dan, o İzmir’den geldi, Ayvalığın merkezinde bir pastanede buluştuk, kahvaltı ettik. Daha önce kararlaştırdığımız gibi Cunda adasına gitmek üzere yola çıktık.
|
|
Sahte Sevgili
(Abdullah Mehmed Özçam) 23 Mart 2010 |
Fantastik |
| |
Bir zamanlar havasının, suyunun, ağaçlarının, çiçeklerinin, çimenliklerinin, hayvanlarının ve insanlarının güzelliğiyle meşhur bir ülkede yaşayan çirkin bir adam vardı. Sadece çirkin olmakla kalsa iyi, aynı zamanda kötü kalpli biriydi. Ancak, nasıl fiziksel çirkinlerini bir şekilde örtmeye çalışıyorsa, ruhsal kötülüklerini de aynı şekilde örtmeye çalışırdı, onun çirkin ve kötü olduğunu anlamak çok zordu. Kendisi kötü olduğu gibi başka insanları da sürekli kötülük yapmaya teşvik ederdi.
|
|
|
Unuttum sandın, değil mi?
Unutmadım.
Sen de unutmadın, değil mi?
Unutma beni.
Beni unutama diye,
Sana hep bir hediye vermek istemiştim ya hani;
İşte bu, benim sana
Geç verilmiş hediyem olsun.
Sana söz vermiştim,
Pek çok söz,
Beraber olduğumuz zaman içinde hiçbirini tutamadım,
Şimdi sana verdiğim bütün sözleri yerine getiriyorum.
Ayrılırken sana son bir söz vermiştim,
Hatırlıyor musun?
İşte bu, benim
Geç tutulmuş sözüm olsun.
Senden çok kızgın ayrılmıştım,
Hala çok kızgınım sana.
Belki sen de bana kızmışsındır,
Ama senin bana kızmaya hakkın yok.
Benim ise, sana kızmaya da,
Senden intikam almaya da hakkım var.
İşte bu, benim senden
Geç alınmış intikamım olsun.
|
|