• İzEdebiyat > Eleştiri > Sinema ve Televizyon |
101
|
|
|
|
Bir kültür, sanat ve tarih kenti olan Trabzon; her dönemde sahip olduğu önemi korumuş, geçmişten bugüne kadar hep gözde kalmayı sürdürmüştür. Bu şehrin adı hep sanatla birlikte anılagelmiştir. Bu kent üzerine şiirler, öykü ve romanlar yazılmış, türküler söylenmiş, filmler çekilmiştir. Bundan sonra da bu etkinlikler artarak devam edecektir. Bunun bir delili de son zamanlarda Trabzon’da çekimleri yapılmakta olan “Öyle Sevdim ki Seni” filmidir.
|
|
102
|
|
|
|
Tanıdık değil mi? Siyah beyaz kareler, imzalanmış fermanlar, yargısız infazlar, bu ülke de mualif her şeyin sonu aynı hani Devrim Arabaları filminde ki o replik gibi ‘’zaten bu ülkede adı devrim olan hiçbir şeyin yürümesine izin vermezlerdi’’ |
|
103
|
|
|
|
Büyük şehirli olmak, üniversiteli olmak, okumuş olmak, batılı gibi olmak insanlığı öğretemez diyor Beyaz Melek. Ama bir köylü insanlığı en güzel şekilde öğrenir diyor. Sizin bahsettiğiniz çocuk eğitimi kitapları, çocuklarınızı okuttuğunuz okullar, tutuğunuz hocalar, dershaneler, çocuklarınıza aldığınız oyuncaklar ve daha nice şey çocuklarınıza sevgiyi, saygıyı, sahiplenmeyi öğretemiyor. Ama bizim okul görmemiş, şehir görmemiş çocuklarımız sevginin, saygının alasını taparcasına büyüklerine gösteriyor demeye getiriyor Beyaz Melek. |
|
104
|
|
|
|
"Casanova" Aşık olabilir mi?
Masalsı bir filmin naçizane yorumları...
|
|
105
|
|
|
|
Acaba filmin müziğine mi kapılmıştı?
Filmin çekim platosunda, müzik eşliğinde iki kere diz kırıp, el şıklattıktan sonra,
‘Ya buranın havası çok hoşmuş, nasıl derler çok janti, gelmişken bari filmin bir iki sahnesinde oynayayım’ mantığı ile |
|
106
|
|
|
|
Film çözümlenmelerinin kategorize edilmesine örnek vereceğimiz Dücane Cündioğlu'nun sinema ve felsefe kitabıdır. Cündioğlu, izlediği filmleri felsefe gözüyle değerlendirerek sinemanın varoluşa katkısını kaleme almış. İzleyicilerin dikkat etmediği, dikkatlerinde kaçan önemli replikler ve sahneler üzerinden okuyucusuna hakikat ziyafeti çektirmiş. |
|
107
|
|
|
|
Sadık Battal, “Asıl film şimdi başlıyor” dedi demesine de bakalım, bizim filmimiz ne zaman başlayacak? Türk sineması üzerine yetkin bir kalemin yazdıklarını okumakbüyük bir heyecan. |
|
108
|
|
|
|
“Ne @#!* Biliyoruz ki” bize daha olumlu soruları sormamızı sağlayan hatta filmden çıktıktan sonra bile kendimiz “Alice Harikalar Diyarı”ndaki bir kahraman zannetmemize yarayan bir belgesel yapımın kendimce yorumları
|
|
109
|
|
|
|
Sanatta ve sinema da devletin parmak izleri aranmalıdır. İhmal edilen, gözden kaçan bir konudur. Belki de bilinçli olarak değinilmeyen bir konudur. |
|
110
|
|
|
|
yada kaçırırsanız üzülmeyin.. |
|
111
|
|
|
|
Asimile olmuş bir kültürün ve dini, kültürle harmanlayıp; "hangi çağda yaşıyoruz" söylemleriyle renkli ekranlarda boy gösterenler ancak adına değişim denilen ve ne anlama geldiğini kendiside bilmeyen insanların bayraktarlığını yaptığı tek şey karakterini satmaktır... |
|
112
|
|
|
|
Mistik Nehir filminden hareketle Clint Eastwood'a katıksız bir övgü ve tabiyet bildiriminin sinema köşemden halka açık bir mektupla ilan edilmesi. |
|
113
|
|
|
|
Özgürlük Çığlığı, insanca yaşamak isteyenlerin haklarını talep etmesiyle maruz kaldığı adaletsizliği konu ediniyor. İçinde yaşadıkları zor yaşam koşullarından kurtulmak isteyenlerin, hayattan fazla beklentisi olmayanların, sadece okumak, çalışıp, kimseye muhtaç duruma düşmek istemeyenlerin sırf renklerinden dolayı baskıya, zulme reva görülmesini anlatıyor. |
|
114
|
|
|
|
Bir de bir haber magazin ya da eğlence programlarında olanlar var ki o dahada beter dahada sinir edici.Bir reklam kuşağı bitiyor az sonralarla program başlıyor.Jenerik giriyor, heh diyorsunuz başladı ama hayır hemen öyle acele etmeyin, sunucu lafa giriyor |
|
115
|
|
|
|
Dünyanın her yerinde korkuyla yüzleşen ve korkuyu yerleştiren ABD’nin gerektiğinde resmi sıfatını da taşıyan sineması Hollywood, Halka’nın ardından Karanlık Sularda ile karşı karşıya kaldı. |
|
116
|
|
|
|
The Color of Paradise - Cennetin Rengi üzerine kısa bir eleştiri. |
|
117
|
|
|
|
ayakları üzerinde durabilen, eylemini anlayabilen ve anlatabilen filmlere yol açılmalı. Ama bu sevgili yönetmenlerimizden bir ricamız olacak. Acaba dünya sinemasının şu an geldiği yerden haberleri var mı? günümüz insanına hitap eden filmleri izleyip eleşt |
|
118
|
|
|
|
Sevgilinin Yitirilişiyle Adaletsizliğe Başkaldırmak
Sinemanın terk edemediği, seyircinin de en çok etkilendiği filmlerin temalarından biri birbirini tutkuyla seven sevgililerin etraflarında olup biten haklısızlıklara, yıkımlara, tecavüzlere, öldürmelere, gasplara, kundaklamalara, baskılara akla gelebilecek bütün sosyal adaletsizliklere karşı olan duyarsızlıklarıdır. Sevgililer, kendi dünyalarında yaşar, kendileri dışında gözleri kimseyi görmez, olup biten her şeyden uzak dururlar. |
|
119
|
|
|
|
Oynayan filmin yönetmeni ‘stop, mola’ dediğinde, ‘ölü taklidi’ yapan Iraklı çocuklar ve siviller düştükleri yerden ayağa kalkacak, köşedeki Mc Donalds’a giderek hamburgerlerini yerken bir yandan da Coca Colalarını yudumlayac |
|
120
|
|
|
|
Önemli olanın film izlemenin değil, izlenen filmin okunması gerektiği düşüncesi zamanla kitleler anlayacaktır. O zaman, politika değil, sanat kazanacaktır. Unutmamak gerekir ki, politika zihinlere kilit vurur; sinema zihinlere vurulan kilitleri açar. |
|