• İzEdebiyat > İnceleme > Din |
181
|
|
|
|
Dinden yüz çevirerek özgür olacağını zanneden kişi, içinde yaşadığı toplumun kısıtlayıcı ve yasaklayıcı kurallarına uyarak gerçekte özgürlüğü değil, tutsaklığı yaşar. Toplumda yerleşmiş yanlış telkinler, batıl inanışlardan kaynak bulan din dışı uygulamalar kişilerin yaşadığı hapishanenin sınırlarını çizer. Yalnızca Allah’ın kulu olmak yerine, onlarca sahte ilahın emrine giren kişi asla gerçek anlamda özgürlüğü tadamaz.
|
|
182
|
|
|
|
"Depremden korkan, daha doğrusu "en güçlü" babasının kaçışına mâna veremeyen çocuk, Yüce Allah’ın iradesi olmadan yaprağın bile kımıldayamayacağını bilseydi, hadiseyi zihninin derinliklerinde iz bırakmadan, zararsız geçirebilirdi." |
|
183
|
|
|
|
Güçlü bir beraberlik ve dayanışma içindeki İslam aleminin ortak sesi olacak, dünyaya hoşgörüyü öğretecek, Müslüman olan ve olmayan her insana refah ve huzur getirecek olan İslam uygarlığının yeniden inşası için çaba göstermek, en önemli sorumluluklarımızdan olmalı.
|
|
184
|
|
|
|
’İmana zulüm karıştırmak’ insanın, Allah’ın büyüklüğünü, gücünü kavramasına, dünyada ve ahirette gerçek mutluluğu ve kurtuluşu için hak dine uyması gerektiğini bilmesine rağmen, din dışı ahlâk özelliklerinden kopamamasıdır... Bu kişiler imanı yaşarlar ancak nefsani istekleriyle/çıkarlarıyla çelişen durumlarda ya da zorluk zamanlarında, Kur’anî davranışlar yerine din dışı tavırlar sergilerler.
|
|
185
|
|
|
|
... ‘nasuh tevbe’, tevbenin o günahı bir daha asla işlememek niyetiyle yapılması anlamındadır. Nasuh tevbe, pişmanlığı kalpte hissetmek, dille bağışlanma dilemek, bedenen de günahı terk etmek ve ondan uzak durmaktır. Kuşkusuz bu bilgi, her günah için yalnızca bir kez tevbe edileceği anlamında değildir. |
|
186
|
|
|
|
Biz insanlar,pek çok hareketimizle kendi bünyemizde tezat oluştururuz.İnsanlar bize herhangi bir şey verince teşekkür eder,hatta çok kere karşısında iki büklüm oluruz.Fakat nimetlerin mutlak sahibi olan Allah’a teşekkür etmeyi her nedense ihmal eder |
|
187
|
|
|
|
İmtihanın gereği olarak zayıf yaratılmıştır insan; uykusu gelir, acıkır, yorulur… Zaaflarını yenerek Allah’ın hoşnutluğu amacıyla kendisini kontrol edebilen insan, ruh terbiyesinin ilk adımını atmıştır. Bu nedenle tüm diğer ibadetler gibi, oruç tutmak da kişinin imanının derinleşmesine vesile olur.
|
|
188
|
|
|
|
Toplumda sabır, insanın yaşamı boyunca karşılaştığı zorluklara direnmesi, katlanması ve tahammül etmesi olarak bilinir. Bu düşünceye göre sabır ‘bir yere kadardır’ ve insanın ‘burasına kadar geldiğinde’ ise ‘taşması’ doğal karşılanır. Hatta insanlar arasındaki en sabırlı kişiye “sabır taşı” denir ve o bile zaman zaman sabrı ‘tükenip, çatlayabilir.’ |
|
189
|
|
|
|
İftiraya uğrayan müminin gösterdiği sabır, tevekkül ve kararlıklık, inkarcıların küçük düşürme amaçlarının tam aksine onu onu değerli kılar, derecesini artırır. İftirayı atan fasıkları ise aşağılatıcı azaba yaklaştırır.
|
|
190
|
|
|
|
Modern bilimce doğrulanan, zamanın, yaşanan olaya, mekâna ve koşullara göre değişen bir algı olduğu gerçeğini Kur’an ayetlerinde görebiliriz. |
|
191
|
|
|
|
Fransız düşünür René Descartes de, insan ruhunun bedenle maddesel bağlantısını aramış, sonunda bu bağlantının, pineal bez (epifiz) üzerinden kurulduğunu düşünmüştür. Pineal bez, onun vücutta simetrik yapıda olmayan ve merkezi yerleşimli olarak gördüğü tek organeldir ve günümüzde biyolojik saatin merkezini oluşturduğu anlaşılmıştır. Descartes, bunu ruhun evi/sandalyesi olarak kabul eder.
|
|
192
|
|
|
|
Dinci Terörün Kaynakları üzerine Bir inceleme |
|
193
|
|
|
|
İnsanların pek çoğunun mutlu olmak için buldukları çözümler din dışı cahiliyenin alternatifleridir ki bu denemeler onlara birşey kazandırmaz. Çünkü cahiliye sistemleri temelde birbirinden farklı değildir; insanlar, mekanlar ve koşullar değişse de yaşanan kaygılar, amaçlar hep aynıdır. Zengin ya da yoksul, kültürlü ya da varoşlarda yaşayan kişinin de, orta halli olan insanın da asıl hedefi dünya hayatına yöneliktir.
|
|
194
|
|
|
|
Allah,dünyayı yarattıktan sonra Hz. Adem Aleyhisselâmı halketmiştir.Onun sol kaburga kemiğinden de eşi Hz.Havva’yı vücuda getirmiştir.Bu çift,zamanla çoğalarak bugünkü insanlığın oluşumuna zemin hazırlamıştır. |
|
195
|
|
|
|
Kuran’da, müminlerin tüm yaşamlarının Rabbimiz’in hoşnutluğuna uygun olduğu bildirilir. Salih müminler, her ne iş yapıyor olsalar, okula gidiyor da olsalar, ticaretle uğraşıyor da olsalar, tüm gün evde de bulunsalar, hasta ya da sağlıklı da olsalar yalnızca Allah’ın hoşnutluğu için yaşarlar. Çok açıktır ki, samimi müminlerin yaşamında “biraz Allah rızası için, biraz nefsi için” gibi bir ayrım asla yoktur. Yaptıkları her işte yalnızca Allah’ın hoşnutluğunu kazanma çabası vardır. Samimi müminler dini yalnızca Allah için yaşarlar. |
|
196
|
|
|
|
Deccal'in fikir sistemi ve kurduğu tuzaklar, insanları Allah'ın yolundan engellemek için kurulmuş özel yöntemlerdir. Peygamberimiz'in (sav) de hadislerinde dikkat çektiği Deccal'in tuzaklarının büyüklüğü ve fitnesi, samimi müminler dışında, neredeyse tüm insanlığı içine alabilecek boyuttadır. Bugün tüm dünyada yaşanan ahlâki dejenerasyon ve karmaşa ortamı, bu fitnenin boyutlarını gösterir... Peki Deccal böylesine yoğun faaliyet halinde iken Müslümanlar, dünyayı etkisi altına alan bu mücadelenin neresinde?
|
|
197
|
|
|
|
Yaşlı dünyamız,kurulduğu günden beri binlerce çirkin savaşa sahne olmuştur.Barut kokusu hiç eksik olmamıştır yeryüzünden…Hz.Adem’in oğulları arasındaki kanlı kavga bu işin temelini oluşturmuştur. |
|
198
|
|
|
|
Hac mahşerin sembolik provasıdır. Allah’a teslim olmanın, yeniden dirilişin, Allah ile ahdini yenilemenin, dünyevi bağımlılıklardan kurtulup, özgürlüğe kavuşmanın sembolüdür... Kurban, Allah’a yakınlaşmak adına çok sevdiği oğlunu feda etmeyi göze alabilen Hz. İbrahim’in(as) mübarek anısıdır...
|
|
199
|
|
|
|
Aradan binlerce sene geçmesine rağmen söz edilen toplum yapısında ve inkar sisteminde pek bir şey değişmemiştir. Günümüzde, Sodom ve Gomorra kentlerindekine benzer hatta daha da aşırı sapkınlıklar yaşayan, sayısı oldukça fazla "Lut Kavmi" vardır. Tartıda adaletsizlik yapan Semud Kavmi, Sebe ve İrem Halkı gibi Allah’ın nimetlerine karşı nankör, Nuh Kavmi gibi dine ve müminlere karşı alaycı, Ad Kavmi kadar adaletten sapmış toplumlar oldukça fazla sayıdadır. |
|
200
|
|
|
|
Peygamberimiz’in ve diğer peygamberlerin dualarında, her konuda Allah’a yöneldiklerini, O’na gönülden teslim olduklarını, yalnızca O’ndan yardım dilediklerini ve Allah’ı en güzel şekilde övgüyle yücelttiklerini görürüz. |
|