|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sonra Bir Gün
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)
Bir varmış, iki yokmuş, üç varmış dört yokmuş, beşin bu işler ile hiç alakası yokmuş, beş o sırada senelik izindeymiş. Develer tellal, pireler berber iken, yavru pireler berber çırağı iken, hem develerin tellallığına hem pirelerin berberliğine, hem de yavru pirelerin berber çıraklığına itiraz çokmuş. İtiraz çoksa da hem develer, hem pireler, hem de yavru pireler hiç mi hiç umursamamışlar bunu. Masal bu ya, adı üstünde işte masal, sen de oku bakalı
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Eleştiri > Unutulamayan Dönemler |
41
|
|
|
|
Sedat Bey, aynı zamanda Yahya Kemal Beyatlı Şairimizin de bir öğrencisiydi. Birkaç saat sonra gün batacaktı ve ben yine İstanbul-umu özlemiştim. Baharat tadında benim dudaklarımdan döküldü ünlü şairin dizeleri, bir bir özlemini içtiğim İstanbul-umla birlikte… |
|
42
|
|
43
|
|
|
|
‘TEMÂŞÂ-YI GARİBE-İ KÜHEYLÂN
|
|
44
|
|
|
|
1993 yılında Sivas da madımak otelinde yakılan 35 güzel insandan biri de sizin Anne'nizdi, Baba'nız, Oğlunuz veya Kızınızdı.. değil mi ? |
|
45
|
|
|
|
Bu kalabalıkların altından bizlere bağıranlar var. Kulaklarınızı kabartın, gözlerinizi o tarafa çevirin, susun azıcık, konuşmayın, sadece onları dinleyin. Çok fazla zamanınızı almaz, sadece 10 dakika… |
|
46
|
|
|
|
edebî akımlar üzerine edebî bir yazı |
|
47
|
|
|
|
1930’lu yılları başında, Ankara’dan Zonguldak’a gelen CHP’nin üç kodamanı, rakı masasında “Uzun Mehmet” masalını uyduruverdiler.
Osmanlıyı hatırlatan her şeyi ortadan kaldırınca, doğan boşluğu böyle hayali kahramanla |
|
48
|
|
|
|
İngilizler, uzun bir süre İrlanda’yla uğraşmışlar. Bir türlü bu insanlara yaptıkları güzellikleri kabullendirememişler. Sonra fak etmişler ki, bu insanların hepsi cadı ve hepsi sihirle uğraşıyor. O halde yapılması gereken de, bu sihirle uğraşan canlıların elebaşlarını yok edip, sihir ve sihirbazlığı ortadan kaldırmak… Bu çaba insanlık tarihi için büyük bir hizmet olacaktır. |
|
49
|
|
|
|
Türk Tiyatro' sunun önemli isimlerinde Hâzım Körmükçü' nün mûsıkîşinaslığı |
|
50
|
|
|
|
Fransızlar, Kuzey Afrika’ya medeniyet ve özgürlük götürdüler. Ama gel gör ki, Libyalı Ömer Muhtar gibi nankörler bunun kıymetini bilemedi ve oraya giden Fransız askerleriyle savaştılar. Sen kalk Akdeniz’i aş medeniyet götür, ama oradaki insanlık düşmanları seni mağdur etsinler. |
|
51
|
|
|
|
Belgesel, 1 saat 3 dakika sürüyor. Çok sürükleyici ve akıcı bir film olarak hazırlanmış. Bir türlü bırakıp ara veremiyorsunuz. Ben, de adeta bir solukta izledim. Etkilenmedim desem yalan olur.
Gazeteci Konuksever, adeta Türkiye’nin son 60 yılına şahitlik etmiş. Hemen hemen bütün siyasi olaylara şahit olmuş. O dönemin bütün kahramanlarını yakından tanımış. Liderlerle röportajlar yapmış. Deniz Gezmiş’i ve Mahir Çayan’ı yakından tanımış. |
|
52
|
|
|
|
Gündemden düşmeyen bir konu; Soykırım… Bazı kaynaklarda 1) Siyasi soykırım ... |
|
53
|
|
|
|
İskenderun'da yaşadığım süre içinde yaşadığım, bende derin iz bırakan kişilerin, olayların; pek çok güzel, ilginç ve önemli anılarıyla doluyum. Bunları mümkün olduğunca yazmak istiyorum. En azından benimle birlikte yokolup gitmezler. |
|
54
|
|
|
|
kalma mateminle yanımda kus kus kus... |
|
55
|
|
|
|
Yeni bir umut diye geldikleri, yeni bir hayat diye geldikleri, yeni bir dünya diye geldikleri Güvercinlik Köyü artık ebediyette kaldı onlar için…
Hepsini saygıyla anıyor, kendilerine Tanrı’dan rahmet diliyorum.
Talip Güvel’in ölmeden önce Güvercinlik Köyü’ne yazdığı özlemini dile getiren şiiriyle yazımı noktalıyorum.
Bir sevgi, bir özlem ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi:
NE HABER?
“Rüyamda ben bazı, köyü görüyom,
Söyle Oğuz, köyümüzden ne haber?
Tüm elimize uzun ömür diliyom,
Anlat Torun, elimizden ne haber? |
|
56
|
|
|
|
Nereden bilecektim aynı fincandan içtiğimiz kahvenin falında ayrılık olduğunu. Kahvenin sıcaklığı içime akmışken, tadı damağımdan daha gitmemişken çekip gittin. Konuşmaların mendireklere vuran sakin dalgalar gibiyken, hayatımdan çekilip giden bir dalga olacağını nereden bilecektim. Beni acılara boğacağını nereden bilecektim. |
|
57
|
|
|
|
Bu yıl, Karaburun Börklüce Şiir Günleri’nin dördüncüsü düzenledi.
Yine bir avuç, eşitlik, özgürlük ve şiir tutkunu aydının olağanüstü özverisiyle.
Kellesi uçurulan Börklüce’yi unutmayan toplumsal bellek, Sivas’ta cayır cayır yakılanları unutur muydu? Etkinlik bu yıl, şair Behçet Aysan anısına düzenlenmişti. Genç yaşta, pek yakında yitirdiğimiz Ahmet Erhan da anıldı elbette.
|
|
58
|
|
|
|
“Haydi yaşlı başlı adamların kalbini kırmayalım” diyoruz.
“Bırakalım tonton amcalar nostalji yapsın” diyoruz.
“Zaten kader vurmuş bunlara bir de biz vurmayalım” diyoruz. |
|
59
|
|
|
|
İşte, Davos’ta sevgili Başbakanımızın duruşu böyle bir duruştu. Bize yakışan aşırı mütevaziliği ve suskun duruşumuzu anlamadı dünya, anlamak da istemedi.
Ermeni çıktı AHİM’e...
Yunan çıktı AHİM’e...
Rum koştu AHİM’e...
Koşanlar oldu AHİM’e...
Dışta ve içte herkes AHİM’e vardılar, şikayet ettiler, güzel yurdumu...
Peki neden?
|
|
60
|
|
|
|
"...İnanın orayı ziyaret ettiğimde farklı bir hava soluduğumu hissettim. İçim ayazlarda kaldı, titredim, daimi bir ağlama hissi ile sanki yüreğime ince ince çiviler çakıldı..." |
|
|
|