..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
En büyük mutluluk ve en büyük sıkıntı anlarında sanatçıya gereksinme duyarız. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Kâmuran Esen




18 Mayıs 2011
Okulsuz - Öğretmensiz Bırakılan Köylerimiz  
Köyümüzün 45 – 50 yıl öncesini mumla aradığım için, utanıyorum.

Kâmuran Esen


Köy Enstitülerinin kapatılması eğitime nasıl büyük bir darbe vurduysa, köylerden öğretmenlerin çekilip alınması da, köy halkının aydınlanmasına darbe vurdu. Öğretmensiz kalan köylünün içine düştüğü karanlığı görmemek için; insanın hem kör, hem sağır ve hem de alık olması gerekiyor.


:BHAI:
Çıktığım yolculuklarda; herhangi bir yerleşim biriminden, özellikle köylerden geçerken, gözlerim hep bir okul arar. Genellikle okul öğretmeninin kişisel çabalarıyla onarılmış, badana edilmiş eğitim kurumlarını gördüğümde, içim aydınlanır. Milli bayramlarda pencerelerinin bayraklarla süslendiği, bahçesinde kibrit kutusu gibi duran öğretmen lojmanlarının bulunduğu bu okullar; ışık kaynağı gibi görünür gözüme. Çünkü bilirim ki bu okullarda görev yapan öğretmenler; sadece öğrenciler için değil, aynı zamanda yetişkinler için de hem bir bilgi kaynağı, hem de bir dert babasıdır.

Köylerde on beş yıl çalıştığım için bilirim, öğretmenin köylü için önemini. Çocuğu hasta olan, hayvanı hasta olan, herhangi bir sorunu olan öğretmene koşar. Bir resmi kurumdan eline geçen bir evrakın ne demek istediğini tam olarak anlayamayan vatandaş yine öğretmene koşar. Kısacası öğretmen; köylü için, düşülen her sıkıntıda başvurulan yardımsever ve bilge bir kişidir.

İlkokulun ilk üç yılını okuduğum köyümü düşündüm bir an. Şimdi bana çok küçük gelen, ama çocukluğumda koş koş bitmeyen geniş ve yüksek bir düzlükte okulumuz vardı. Okulumuza hayat veren öğretmenimiz vardı. Bir arkadaşımızın başındaki yaraları, ateşe tuttuğu çakıyla kazıyan ve merhem sürerek iyileştiren öğretmenimiz. Akşamdan sonraları evimize geldiğinde, bir oda dolusu köylüye hitabeden, ağzından bal damlayan öğretmenimiz.

Köyümüzün, çok güzel ve bakımlı; içine girdiğimde yüreğimin çırpıntılarını dindiren camisi vardı. Cami avlusunun duvarlarına öğretmenimiz atasözleri yazdırıp, astırmıştı bize: ”Akıllı insanların içkisi sudur.”, “ Her kadeh, ölüme giden bir basamaktır.”, “ Beşikten mezara kadar oku.”, “ Okullar dolmayınca, hapishaneler boşalmaz. “ gibi….Kuranı Kerim öğrenmek, bazen de mevlit gecelerinde şerbet ikramından nasibimizi almak için gittiğimiz ve bize huzur veren bir mekândı cami. Cami hocası ise, sözü dinlenen ve güler yüzlü bir amcaydı.

Ayrıca köyümüzde ebe de vardı. Köyden biri hastalandığında, soluğu kendisinin yanında aldığımız büyük kurtarıcımız. Biz çocuklar yaramazlık yaptığımızda büyükler tarafından “Ebe’nıma söylersem sana iğne yapar.” diye korkuttukları sağlık görevlisi. Ve bize, bazen kardeş de getiren, pabucumuzu dama attıran kişi.

Arada bir, çocukluğumun bir dönemimin geçtiği köyümüze gittiğimde, içim sızlıyor. Okul binası viran, camları kırık. Bahçesinde köstebek yığıntıları ve otlayan hayvanlar var. Suyu kesilmiş değirmen gibi sessiz. Gurbete evlâdını yollamış bir ana gibi suskun ve ağlamaklı sanki. Sağlık lojmanı da aynı şekilde....Ne okulda öğretmen var, ne de sağlık lojmanında ebe. Çocukluğumdan beri varlığını sürdüren sadece cami ve köy imamı kalmış.

Kısacası, köylümüz artık öğretmensiz. Köyü aydınlatan bir ışık kaynağı kurutulmuş, okullar karartılmış. Öğretmen, din görevlisi, sağlık çalışanı bir sacayağı oluşturuyordu eskiden. Ve bu üçlü, köylüye üç koldan hizmet veriyordu. Şimdi, bu sacayağının ikisi kırık. Tek ayaklı bir sacayağı olabilir mi? Bir ayak, kırılan iki ayağın görevini yapabilir mi? Tek ayaklı sacayağı, ayakta durabilir mi? Bir Kırgız atasözü şöyle der: “ Sacayağının ayağı üçtür / Birbirine güçtür / Biri olmazsa, hiçtir.”

Demem o ki; en küçük bir yerleşim biriminde bile, olması gereken din görevlisi var. Ama; köylünün bir eğitimcisi- öğreticisi yok, sağlık hizmeti vereni yok. Taşımalı sistem, köylüyü yalnızlaştırdı. Sacayağının bir ayağını aldı götürdü. Sağlık ayağı da kopartıldı. Her yerleşim birimindeki okulların devlete artı bir yük olduğunu utanmadan söyleyebilenlerin komik mazeretini kabul etmek mümkün değil. Sağlıktan tasarruf olmaz, eğitimden tasarruf olmaz. Çünkü, bu tasarrufun kötü sonuçları; parayla- pulla düzeltilemez.

Acaba diyorum, halkın cahil kalması iktidarların işine mi geliyor. Yeteri kadar eğitim almamış vatandaşlar, bazı partilerin arka bahçesi mi oluyor ? Evet, köydeki çocuklar eğitim alıyorlar merkez okullarında ama; köylü vatandaş, öğretmenden yararlanamıyor. Ve ayrıca köy çocukları, ilköğretim okuluna başlama yaşında, taşımalı sistemden yararlanmak için köylerinden kopuyorlar. Hem ailelerine, hem köylerine yabancılaşıyorlar. Doğup büyüdükleri yerin değerlerine sahip çıkamıyorlar.

Köy Enstitülerinin kapatılması eğitime nasıl büyük bir darbe vurduysa, köylerden öğretmenlerin çekilip alınması da, köy halkının aydınlanmasına darbe vurdu. Öğretmensiz kalan köylünün içine düştüğü karanlığı görmemek için; insanın hem kör, hem sağır ve hem de alık olması gerekiyor.

Köyümüzün 45 – 50 yıl öncesini mumla aradığım için, utanıyorum.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Benim Hiç Sevgilim Olmadı
Balkonlara Asılmış Biberler
Atasözlerimiz Üzerine / Yeni Düzenleme
Fatma Nine'nin Günlüğü - 3
Bayramda Anıtkabir Ziyareti Şart Mıdır?
Mudurnu'lu Fatma Nine'nin Günlüğü / Bugün Guşlar Gibiyim
Bir Kadın Kimdir Aslında
Mudurnulu Fatma Nine"nin Günlüğü / Paralel Bir Ürya Gördüm
Mudurnu'lu Fatma Ninenin Günlüğü / Mudurnu"da Şiir ve Türkü Gecesi
Fatma Nine'nin Günlüğü - 4

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Güzel Dilimiz Türkçe
Kızım Sen Avukat Ol!
Atatürk'e Mektup
İstanbul Sizin Olsun
Ben Birazcık Deli miyim?
Öğretmenler Günü
Mudurnu'da Bir Günlük Gezi
Yeğenime Yaptığım Peynirli Börek Tarifi
Bişim Efde Heykes Bi Asayip...
Kaybedecek Hiçbirşeyi Olmayana / Ölüm...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.