..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnızca sevgiyi öğret, çünkü sen osun. -Anonim
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Emine Pişiren




3 Şubat 2011
Anılarımın Dallarında Bir Hüzün Tomurcuğu  
Emine Pişiren
Yüreğimden bir çığlık kopmuştu adeta. Hızla ikinci kez yanımdan geçerken, o açık pembe şişkin meme uçlarından kan, “fiskiye” gibi sütle birlikte fışkırmaktaydı.


:BBIG:
Onu ilk gördüğümde telaşla koşturmaktaydı. Pembe meme uçları şişmişti emilmekten. Kahverengi ve kadife gibi teni, güneş bulutlardan sıyrılınca daha da parlıyordu. Tabi beş dakika sonra bu polaroid görüntüde oldukça farklı renkler hakim olmuştu.

Yüreğimden bir çığlık kopmuştu adeta.

Hızla ikinci kez yanımdan geçerken, o açık pembe şişkin meme uçlarından kan, “fiskiye” gibi sütle birlikte fışkırmaktaydı.
Ben ne olduğunu anlayamamıştım. Boğazıma yapışkan bir sıvıyla birlikte hıçkırıklar düğümlenmişti.

” Biri tekme atmış galiba!”

Diye hıçkırdım. Artık göz pınarlarımdan akan yaşların freni hiç yoktu.
İlk görüntüyle ikinci görüntü arasındaki bu farkı çözememiştim. Hızla koşturdum arkasından. Yerler kan içindeydi. Onun geçtiği yerleri takip ediyordum ağlayarak..

“Aman Tanrım!”

“O kanama durdurulmazsa ölecek!” dedim ve kan damlaların bittiği yere geldiğimde gözlerime inanamıştım.
Gördüğüm manzara daha da farklıydı.
Üçüncü polaroid karede; zavallı hayvanın kan fışkıran memelerini emmeye çalışan miniklere baktım.

“Olamaz böyle şey!”

Acı yüreğime konuk olmuştu. Çaresizlik içinde etrafıma bakındım. Meraklı bir kaç kişi öylesine yüzlerini buruşturmuş, bu kanlı sahneye bakmaktaydılar. Herkes bu ana seyirciydi. Kimse elini telefona götürmüyordu.

“Ne olur birileri 112 acil servise telefon açsın”

Yalvarmam boşaydı.
Cebimdeki telefonun şarjı bitikti ve ben bir şey yapamıyordum.
Sesimi yükselttiğide bir adam yaklaştı yanıma:

“Boşuna yormayın kendinizi hanımefendi 112 acil servis, bu köpeğe bir şey yapamaz. Bakın zaten burası hastahane…”

Evet, bir anda nasıl da unutmuştum, bulunduğum yerin hastane bahçesi olduğunu.
Altı aylık periodik dr kontrollerim için geldiğim hastahane bahçesinde böylesi bir drama eşlik ederken ben, acz içindeydim.

“Ne olur bir şeyler yapın, görmüyor musunuz ölecek bu hayvan, hemde beş yavrusunu geride bırakarak, yalvarıyorum onu götürelim içerdeki doktorlara. Belki kanayan memesini dikerler.”

Ama nafile ağlıyor, sızlanıyordum. Adam başını sağa sola sallayıp uzaklaştı. Bir cam açıldı ve bir doktor:

“Hanımefendi susar mısınız lütfen! Burada hasta muayene ediyorum. Sesinizden rahatsız oldum”

Ve” çat” ikinci kattaki cam hızla kapanmıştı.
Gözyaşlarım yağmur sicimleri gibi yüzümden aşağıya süzülürken, bana numara almaya giden eşim yaklaştı. Elinde beni muayene edecek dr fişini tutmaktaydı. Kendi rahatsızlığımı unutmuştum. Bir çocuk gibi zıplayıp, onun ellerinden tuttum, kanlı görüntülerin olduğu yere sürükledim eşimi.
Aa, o da ne anne köpek sırt üstü devriliverdi birden!..
Bu acı tabloya kısa bir bakış atan eşim, fırladı hastane merdivenlerine.
Bir süre sonra bu görüntü değişmişti.
Yeni doğurmuş köpek meğerse hastanenin bayan müdüresinin beslediği bir köpekmiş. Hemen gazlı bezlerle kanayan memesine tampon yapıp, hayvan hastanesine götürdü.
O anne köpek; süt dolu memelerine ya biri korkuyla tekme vurmuştu, ya da dikenli tellerle çevrili bahçede atlarken kazazede olmuştu.
Beni asıl düşündüren o yavrulardı.
Hani, sağa sola korkudan sinmiş annesiz kalan yavrular…
Hani, annelerinin memelerine açlıktan emmek için çırpınan yavrular…

Onları düşündükçe gönlüm bulanmıştı.

Hemen hastanenin kantin bölümüne bir koşu vardım: İki kutu süt aldım ve boca ettim, mama kaplarına. Belki de annelerini bir daha görmeyeceklerdi.
Sığındıkları yerden çıkıverdiler, süt kokusuna doğru.
Tek tek saydığımda tam sekiz harika köpek yavrusu olduklarını farkettim.

Ürkek ve tombiş köpek yavrularının “şalap, şulup” süt içerken çıkardıkları sesleri kulağıma gelince içim sızladı. Bir süre izledim onları. Eşimin gelmesiyle yüreğim buruk bir hüzün yüklenerek oradan uzaklaşmıştım.

Gözlerimin önünden asla silinmeyecek olan bu polaroid kare, hala dün gibi hüzünlü tomurcuklar açar anılarımın dallarında…

30.01.2011
Emine PİŞİREN/Edremit

.Eleştiriler & Yorumlar

:: ANILARIMIN DALLARINDA BİR HÜZÜN TOMURCUĞU
Gönderen: Zümrüt Mimoza / , Türkiye
18 Mayıs 2016
Keşke herkes sizin gibi duyarlı olabilse Emine Hanım'cığım. Her gün sosyal medya hesaplarında bunun gibi pek çok haber ve görüntü yer alıyor ne yazık ki.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gel Mezarıma İşe Oğlum
Biz Önce Beş Kişiydik
O Annene Söyle, Çocuğun Aklına Bunları Sokmasın (Son Bölüm)
O Annene Söyle, Çocuğun Aklına Bunları Sokmasın (3)
O Annene Söyle, Çocuğun Aklına Bunları Sokmasın (2)
O Annene Söyle, Çocuğun Aklına Bunları Sokmasın (1)
Davetsiz Konuk - 3 -
Bana İnsanca Yaşamayı Öğrettiğin İçin Teşekkür Ederim Anne
Davetsiz Konuk - - - Son Bölüm - - -
Çıkar Ağzından Baklayı

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Anne Cennette Yemek Var mı?
Yumurtanı Nasıl İstersin Canım, Rafadan mı Kafadan mı?
Sarı Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmıştım? - 1 -
Sarı Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmıştım? - 2
Sarı Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmıştım? - 2 -
Aşık Olmak İstiyor Musunuz?
Bu Çocuk Benim Değil
Seni Seviyorum Işıl
Sarı Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmıştım? (Son Bölüm)
Vurgun Yedi Yüreğim!..

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Adamdan Saymışız [Şiir]
Ah Ulan Istanbul! [Şiir]
7. Didim Şiir ve Şairler Buluşması [Şiir]
Çekinme Söyle [Şiir]
Yağmur Kuşu Suskunluğu [Şiir]
Hangi Dua İle Sana Gelelim? [Şiir]
İsterdim [Şiir]
Davetsiz Konuk - 1 - [Şiir]
Madem ki... [Şiir]
Git Demene Gerek Yok [Şiir]


Emine Pişiren kimdir?

Yazmayı, okumayı ve birikimlerimi paylaşmayı seven biriyim. Edremit'in yerel bir gazetesinin köşe yazarıyım. Bazı web sayfalarında da edebiyat adına paylaşımlarım yayınlanmaktadır. Sevgi ve ışık sizle olsun.

Etkilendiği Yazarlar:
Mehmet Emin Yurdakul, Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Victor Hugo, Balzac, Leo Buscaglia, Eric Frrom, Irvın Yalom, Dale Carneige, Doğan Cüceloğlu, Haluk Yavuzer...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.