Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. -Spinoza |
|
||||||||||
|
Otele gidiyoruz, kendimi hemen yatağa atıyorum. Defne yanıma gelip neler olduğunu soruyor, bir şey yok diyorum. Defne de yatıyor. Yorgunum ama uyuyamıyorum, gözlerim kapanmıyor. İçimde değişik bir duygu var, kendime dahi anlatamıyorum. Sadece yatıp boş boş tavanı izleyerek bir kaç saat geçiriyorum. Saat 12'yi çeyrek geçiyor. Hızla yataktan kalkıyorum, dolabı açıp gece elbiselerime bakıyorum. Kaan'ın yıldönümümüz için aldığı kıyafeti farkediyorum. Siyah, saten, göğüs ve bacak dekoltesi olan, şort kısmı saten ve dantel işlemeli, tek omzu açık bir kıyafet. Giyiyorum, ardından ayakkabı kutularımın içinden bileklere doğru dantel işlemeli, siyah rugan ayakkabılarımı çıkarıyorum. Banyoya gidip saçlarımı açıyorum, dalgalarını belli etmek için ellerimle kabartıyorum, her bir saç telim omuzlarıma dökülüyor, dans ediyor sanki. Nar çiçeği renginde bir ruj ve göz kalemi sürüyorum. Parfüm sıkıyorum ve küçük siyah çantamın içine telefonumu ve cüzdanımı koyuyorum. Defne'nin başucuna gidip uyuyup uyumadığını kontrol ediyorum, ardından ona küçük bir not bırakıyorum. Tatlım, uyuyamadım ve ne yapacağımı bilemedim. Seni uyandırmakta istemedim. Dışarı çıkıyorum. Beni merak etme. Beren. Otel kapısının önündeki taksiye binip beni güzel bir mekana götürmesini istiyorum. Kırmızı kapılı bir yerin önünde indiriyor beni, içeri giriyorum. Tahmin ettiğimden farklı bir yer. Kalabalık, gürültülü ve alkol kokuyor. Barmenin önündeki bar taburelerinden birine oturuyorum, kaşlarını kaldırıp bakıyor. Yeterince Fransızca bilmediğim için olarak bana sert bir içki vermesini söylüyorum. Bir kaç içkiyi karıştırıp önüme koyuyor ve gülümsüyor. Gülümseyerek karşılık veriyorum, içkiyi kafama dikiyorum. Parmağıyla boş bardağı gösteriyor, bir tane daha istiyorum. Onu da içiyorum, bir tane daha. Ve bir tane daha. İçmeye devam ediyorum, barmen yanıma yaklaşıp kulağıma bir şey söylüyor; "Buralarda senin gibi bir kadın görmedim uzun zamandır. Burası romantik bir şehir, sen hırçınsın..." Kahkaha atıyorum ve kulağına yaklaşıp saçma sapan bir İngilizce ile cevap vermeye çalışıyorum, "Ben n değilim, hayatın 'hırçın olmak zorunda bıraktıkları' ndanım..." Gülüyor. Nereden geldiğimi soruyor. Türkiye diyorum, kaşlarını kaldırıp şaşkın bir ifadeyle yüzüme bakıyor. "Ne var?" diyorum, "Hiçbir şey... Şaşırdım sadece, çünkü Türk olduğunu aklımdan geçirmiştim." diyor. Gülüyorum, "Nerden tahmin ettin Türk olduğumu?" Kahkaha atıyor ve bir içki daha uzatıyor, "Türkler bazen sert görünürler, iyi içerler ve cana yakındırlar. Senin gibi..." diyor. Cevap vermiyorum, içkiyi ona doğru uzatıp şerefe diyorum, gülüp eline bir bira alıyor. Şerefe... Mekn kapanana kadar onunla orada içki içiyorum, benim için bir kaç Türkçe şarkı çalıyor. Ardından birlikte çıkıp arabasına biniyoruz. Ona Eiffel kulesine gidip gidemeyeceğimizi soruyorum. Eiffel kulesinin çok güzel göründüğü bir tepeye çıkıyoruz. Güneş az sonra doğacak... Yüzüme bakıp adımı soruyor. Beren diyorum ve bende onunkini soruyorum, gülümseyerek cevap veriyor; "İsmim, Carlino."
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ezgi Yavuz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |